Yazmak istediğim fakat kelimeye dökerken bile nereden giriş yapacağımın belirsizliğini özellikle bu süreçte karıştırdığım bir kavramdır siyaset. Anlamaya çalıştığım ve anlamaya çalışırken de beynimin sağ ve sol lobunu zorlayarak bazen pür dikkat bazen de şaka gibi gelen bir içeriktir siyaset.
Taban birikimin gerektirdiği ayrıca bu kavrama önem veren ve bilgi dağarcığı çok yüksek olan bireylerin içinde olması gereken bir alan olduğunu düşünüyorum siyasetin. Toplumu temsilen makamlarda yer alanların kelime anlamı dışında farklı çıkar ve dayatmayı gözetmeksizin halka yönelik bir tavırla işlenmesi gereken bir kavram olduğunu düşünüyorum siyasetin. Derme çatma bir birikimle değil de işin ehemmiyetine uygun tavır ve işleyişle edebinde adabında yapılması yerinde olan bir sorumluluk olduğunu düşünüyorum siyasetin. Yaşamın her alanında tesadüfen bile olsa meşhur siyaset dili denilen söylemin yer ettiğini düşünüyorum siyasette. İçimize işleyen cümlelerin, arada bilindik ve çok tanıdık ahkam şeklinde konuşmaların, vücut diline bile yön veren değişik bir bağımlılığı olan bir akış olduğunu düşünüyorum siyasetin.
Çok uzatmak gereksiz lakırtı olur aslına bakarsanız. Ülkemizde ve dünya genelinde yapılan siyasetin köklü anlamının dışında farklı mecralar üzerinden yol yüründüğünün çoğumuz farkında. Toplumun yolunu çizmek yerine halka ışık tutmak yerine belirli menfaat üzerinden çizilmeye çalışılan ve yaşama bile işleyip bizi samimiyetten ıraklaştıran sözde anlamıyla hareket edilen bu kavramın, önemini ve asıl görevini iletmek boynumun borcu. Halk varsa siyaset ve siyasetçi vardır. Halk güvenirse baş tacı yapar eğer ki üzülürse dibe de indirir. Dediğim gibi anladığım ve çözebildiğim kadarıyla bir Selva bakış açısı.