15 Temmuz darbe girişiminin 5. yılını devirdik. Uluslararası bir casusluk hareketi olan FETÖ girişiminin niteliklerini bir kez daha belirtmeliyiz.
1. FETÖ hareketi, süper devletlerin güdümünde yıllarca planlanmış, uygulanmış ve gerçekleştirilmiş bir oluşumdur.
2. Hareket, sağ iktidarların (Demirel, Özal, Çiller ve Erdoğan) tarikatlara az ya da çok verdiği desteklerin sonucunda bu vahim duruma ulaşmıştır.
3. 15 Temmuz darbe girişiminin kuşkusuz bir siyasal ayağı vardır. Ancak, siyasal ayağın ortaya çıkmaması için AKP iktidarı tarafından özel gayret gösterilmiştir.
4. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce kurulan araştırma komisyonu raporu Meclis Başkanlığı’na sunulduğu halde rapor, özel olarak yok edilmiştir. Şu anda kayıp olarak kabul edilmektedir.
5. Erdoğan, FETÖ hareketi için “aldandık”, “aldatıldık” diyerek beş yıldır “bir mazeret” ileriye sürmektedir.
6. FETÖ girişimi başarısız oldu ancak FETÖ’nün gizli örgüt elemanları çalışmalarını hâlâ sürdürüyor.
7. FETÖ hareketinden boşalan alana farklı tarikatlar yerleşiyor. Buna da göz yumulmaktadır. “Cüppeli amiral” bunun en açık örneğidir. En üst düzeyden korunduğu için “cüppeli amiral”e ve tarikatına hiçbir şey yapılamamaktadır.
8. FETÖ’den sonra tarikatlar faaliyetlerini artırdılar, Fatih Camii’nin içine koltuklar yerleştirip kürsüler koyarak merasim yapacak duruma geldiler.
9. Bu gidişle bir gün yine AKP siyasal iktidarı “yeniden yanıldık” diye dert yanabilir. Çünkü önlem alınmazsa “tarih tekerrür eder”.
Demokrasi, belli aralıklarda yapılan dürüst ve adil seçimlerle iktidarın belirlenmesidir. Siyasal iktidar halkın verdiği oylarla ortaya çıkar. Ve seçimlerde kazanan partiye siyasal iktidar, barış içinde devir ve teslim edilir. Demokrasinin en belirgin tanımı da budur.
14 Mayıs 1950’de yapılan dürüst seçimleri DP kazandı. 27 yıllık tek parti CHP, siyasal iktidarı barış içinde DP’ye devretti. İşte bu nedenle Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, bütün dünyada demokrasi kahramanı olarak kabul edildi.
Geçen hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Memleketi bunlara teslim etmeyiz” dedi. Bu söz demokrasi karşıtıdır. Hukuka aykırıdır.
Millet sandıkta karar verdikten sonra bu kutsal karara kimse karşı çıkamaz. Siyasal iktidar da kazanan partiye veya partilere devredilir. Bunun tersi “Ben seçimleri tanımıyorum”, “Ben iktidarı devretmiyorum” demektir ki, bunun anayasa hukukundaki adı “siyasal darbe”dir. Böylesi bir durum ülkeyi kaosa götürür.
Türkiye’yi kimin yöneteceğine halk karar verir.