Dünü ve bugünü harmanlamak, siyasetin yarınını aydınlatmaktır
Bir devlet dış siyasetinin ve iç siyasetinin güvenirliği ile itibarını uluslar arası düzeye çekebilir. Aksi olduğunda; bolca "U" dönüşleri, dün dündü bugün bugündür, biz iktidarız ama kandırıldık, hataları yaptılar böyle olmuyor, başkanlık sistemi olsa bu tür kandırılmalar ve hatalar işlenmez politikasının mağduriyet anlayışından beslenmesidir gelinen nokta. Bu noktada çaresizlik içinde, can korkusu ile yaşama sarılmış bir toplum yapısı, asla sağlıklı kararlar veremez. Direnme gücü çökmüş, örgütlülük anlayışı sıfıra düşmüş bir toplum yapısıyla yarınları aydınlatamayız.
Milliyetçilik; ulus olmak için, milliyetçilik; ulus olduktan sonra bağımsızlığı korumak için, milliyetçilik; yaşadığın vatanın tüm farklılıklarını sevmenin önemidir. Orta Doğu'da ulus olmayı başaramayan devletler parçalanmaya, ufak ufak devletlere dönüştürülüp, İsrail'in geleceğinin teminat altına alınması kontrolünde olunmalarına mahkûm edilmişlerdir..
Eleştiriye kapalı, bildiğim bildik diyenler, onun her dediğini yerine getiren AKP neden hükümet olmuştur ve hükümet kalma konusunda neden ısrarla devam ediyor. AKP yandaşları ve seçmenleri, bu sorunun cevabını aşağıdaki yazımı okuduktan sonra cevaplamanın vicdanen gönülleri huzurlu kılacağını düşünüyorum.
ULUSUN, topraklarında; yollar kesilip kimlik sorgulandı.
Bayrak indirildi, askerin ve emniyet güçlerinin eli ayağı bağlandı adeta yönetim tarafından ”ACILARI VE DİYETİ BÜYÜK ÖDENDİ.”
Konsolosluk işgal edildi, yani topraklarımız işgalden arındırılıyor, peki nasıl bu duruma getirildik?
Topraklar perde arkasında yok pahasına nasıl parsellendi, nemalandı, arpalık edildi?
Dış politikamız sıfır riskten iflasın eşiğine nasıl getirildi.
Devletinin meşruiyeti tartışılıyor, kimsenin kılı kıpırdamadığı gibi asıl sorun başkanlıkmış gibi bir algıya nasıl kitlenildi?
Ekonomi pamuk ipliğine bağlı, orta doğuda terör örgütlerinin orta doğuda ufak ufak devletler haline gelmiş, biz bu durumu bile engelleyemeyecek kadar önemsenmez duruma nasıl düşürüldük?
Türkiye hiç yoktan yanlış noktadan Suriye politikasına nasıl bulaştırıldı?
Tüm bu noktalardan yola çıktığınızda, Avrupa’yı, Asya’yı ihmal eden bir Türkiye, sıkıştırılmış bir siyasetin içinde üçüncü bir döneme nasıl düşürüldü?
AKP ve onsuz bir iktidarı kabul etmeyen, hükümetin tüm kadroları nasıl oldu da bir tek kişinin siyaseti ve geleceği için bir noktaya kitlendi? Kendi iktidarının geleceğini, yandaşlarıyla beraber büyümeyi ve menfaatini korumayı planlarken yola çıktığı yoldaşlarını nasıl birer birer kenara ittiğini siyaset birebir gözlemledi.
Her alanda içte ve dışta hatalar yapan bir dış işleri, içişleri bakanlığı, Başbakanlık ve TC hükümeti, kimin ve kimlerin kontrolünde yönlendiriliyor?
HATAY ilimizi alan ama ömrü Musul ve Kerkük ile ilgili politikaya ömrü yetmeyen Atatürk ve onun politikalarından eser kalmamıştır.
Musul; Kuzey Irak hükümetinin işine gelecektir. Musul; Amerika ve İran ilişkisinin gelişmesine yol açmıştır.
Tüm bu geldiğimiz üzücü, hoşnutsuzluk ve itibarsızlık durumları, verdiğiniz oyların, şimdi ise Başkanlık sistemiyle parlamentodan koparılan bir Türkiye ve Başkanlık sistemi ısrarıyla geldiğimiz nokta kör kuyuya taş atmak gibi bir şeydir. Artık Olanları fiili olarak yaşadığımız başkanlık sisteminde görmekteyiz. Türkiye ekonomide adalette eğitimde ve daha birçok kavramlarda içinden çıkılmaz bir sıkıntı içindedir. Son zamanlarda yaşanan sıkıntılar ve sistem sıkışıklığı; “Genişletilmiş parlamenter sistemiyle” düzeltilmekten başka bir çare kalmamıştır. Ülkenin pandemi süreciyle başlayan ekonomik sıkıntısı tarım sektöründe daha büyük sıkıntılarda katlanarak giderken, gündemi çoklu barolar sistemi ve Ayasofya ile meşgul etmek temel sorunların üzerini asla örtmeyecektir. Yaşanan tüm iç ve dış siyasette ki olumsuzluklar parlamenter sistemin çalıştırılmamasından ve yeterli olmayan tek adam politikalarının sonucudur. Ülkemiz A Politize edilmiş, acınacak ve biçare duruma düşürülmüş ve yalnızlaştırılmıştır. Parlamentonun çalıştırılmaması, tek adamlılık ısrarı yeterli olmayan bir alt yapının kendisini göstermiştir. Bu durumun devamı, güç ve kuvvetlerin tek elde toplanması durumu Türkiye için RİSKTİR. Tekrar belirtmek isterim ki “Genişletilmiş parlamenter sistem acilen oluşturularak sıkışan tüm kavramların önü açılmalıdır. Genişletilmiş parlamenter sistemde güçlü bir Cumhurbaşkanlığı kavramının bulunması da bu sistemi güçlendirecektir.
YÜRÜTMENİN TEK ELDE TEK NOKTADA Kİ RİSKİ
Paylaş