1973/1980 yılları arasında, yeni bir ruh ve anlayışla ortaya koydukları projelerle, belediyeciliğe çağ atlatan CHP’li Belediyelerdi!
Dönemin sosyal, ekonomik ve siyasi farklılaşmasına uygun olarak köyden kente hızlı bir göç başlamıştı.
Sadece il içi değil, bölgesel göçlerde hızlanmıştı.
CHP’li belediyeler bir yandan “kavruk kalmış kentlerin” alt yapısını çağa ve insanlığa uygun hale getirirken, diğer yandan hemşerisinin daha mutlu, rahat ve refah içinde yaşaması için en ileri teknolojileri kullanarak hizmet kalitesini yükseltmeye ve yaygınlaştırmaya, yaşam koşullarını kolaylaştırmaya çalışmışlardı.
En belirgin örnek CHP’li Mersin Belediye Başkanı Kaya Mutlu’dur.
Mutlu, kentin yaşanılabilecek bir konuma gelmesi için yol, su elektrik vb. gibi alt yapılarını süratle hallettikten sonra hızlıca sosyal projelere eğildi.
Türkiye’de ilk sosyal konut projesini oluşturdu! “Akbelen Gecekondu önleme bölgesinde” 3200 çağdaş konut yaparak sorunu dönemsel olarak çözdü. İlk Ekmek fabrikasını yaptı. Avrupa’nın en teknolojik entegre hal tesisini kurdu. Kentin rekreasyon alanı olan deniz kenarındaki Atatürk parkını Mezitli’ye kadar uzatarak Kültür Parkına çevirdi. Tüm bunlar ve sayamadığım hizmetleri nedeniyle Onu şimdi Mersinliler, “efsane Başkan” diye anarlar.
Kaya Mutlu, Türkiye’ye örnek olacak çok önemli bir hizmet daha yapmıştı. Tüm kentin çöplerinden verim alacak olan çöp fabrikasını kurdu! Çok iyi hatırlıyorum. Bu yatırımı yapacağını açıkladığında herkes gibi bende şaşırmıştım. “Çöp Fabrikası ha!” demiştim.
***
Mutlu’nun öngörüsü çok yüksekti. Gelişen Mersin’i düşünerek, atık konusunda en önemli çözümü o gün bulmuştu. Bugün, çöpün depolanması, geri dönüşümü ve yok edilmesi kentli ve doğa için yaşamsal önem taşıyor!
Fransız firması Sofitam /GONDAT’ın yaptığı tesiste toplanan çöp, içindeki metal, cam, kâğıt ve evsel atıkları ayırıyor. Kümeliyor, paketliyor sonrasında kalan evsel atıklardan tarımda kullanılacak “ Kompost gübre” oluşturuluyordu!
Fransa ve Almanya’daki fabrikaları görmüştüm. Bir tek koku yoktu.
Gül bahçeleri içindeki fabrikalarda doğa ve insanlar sessizce çalışıyorlardı. O dönem İstanbul, Ankara, Adana, İzmir belediyeleri de benzeri yatırımlara hazırlanıyordu!
Ne yazık ki 12 Eylül faşist darbesi, her şeyi altüst ettiği gibi belediyeleri de işlevsiz bıraktı.
***
Bu hikâyeyi neden anlattım?
O günkü yönetimlerin anlayışını aktarmak istedim.
O belediyeler ülke insanını, vatan toprağını ve doğayı düşünen vizyoner yönetimlerdi!
Şimdiki iktidarsa, bırakın kentlerin yaşamsal sorunlarını çözmeyi, kenti parsel parsel FETÖ’ye peşkeş çeken, hemşeriyi soyan ama bir makarnayla da onu kandıracağını zanneden ve insafsızca doğayı katleden bir anlayış sergiliyor! Kendilerini bu ülkeye ait hissetmedikleri için dağı, taşı, suyu, gölü, ormanı, kıyıyı, toprağı, kültür varlıklarını, hele hele ki yurttaşını çok rahatlıkla satabiliyor. Zaten kendilerini, Türkiye’nin pazarlamacısı olarak görüyorlar! Rant uğruna yapmayacakları hiçbir şey yok. Değer bilmezler, vefalı değiller, yeter ki para ve çıkar olsun, memleketi bile satabilirler!!!
Bunlar bilinmeyenler şeyler değil!
Son zamanlarda da ülkemizi “çöplük” ülkesine dönüştürdüler. Çin’in yurt dışından atık ithal edilmesini yasaklamasının ardından plastik ithalatı, Endonezya, Hindistan ve Türkiye’ye kaydı.
Plastik atık ihraç eden ülkelerin başında ise ABD, Almanya, İngiltere ve Japonya geliyor.
***
Avrupa Birliği İstatistik Ofisi’nin (Eurostat) verilerine göre Türkiye, Avrupa’dan yapılan atık ihracatının en büyük alıcısı konumunda!
Türkiye’nin ithalatı 2016 yılının başında aylık 4 bin ton iken, 2018’in başında aylık 33 bin tona yükseldi. Son yıllarda tarım alanları ve yerleşim yerleri dahil birçok noktaya atılan ithal çöpler özellikle Adana -Tarsus ve Osmaniye’nin verimli topraklarını kaplıyor!
***
Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı’nın 2017 yılı verilerine göre Türkiye, plastik üretim kapasitesiyle Avrupa’da ikinci, dünyada ise altıncı sırada yer alıyor.
Acı olan nokta; OECD’nin verilerine göre Türkiye, ithal ettiği çöplerin sadece yüzde 1’ini geri dönüşüme yolluyor.
Ya gerisi? Elbette ülkede kalıyor...
***
Greenpeace Akdeniz’in, Adana’da plastik atık ithalatının çevre ve insan sağlığı üzerindeki olası etkilerini ortaya koyan “Atık Oyunları Raporunda; “2021 Nisan ayındaki saha araştırmasında, ithal edilen plastik atıkların Adana’da yasa dışı olarak çevreye döküldüğünü ve açıkta yakıldığını tespit etiklerini, bu alanlardan toplanan toprak, kül, su ve tortu örneklerinin incelenmesi sonucunda kirleticilerin, tehlikeli ve kalıcı toksik (zehirli) etkiye sahip kimyasallar olduğu” açıklandı.
Devamla; “İncelenen 5 farklı çöp döküm alanının, Adana’nın verimli tarım, hayvancılık ve sulama arazileri içinde yer aldığı” belirtilerek, Adana için büyük bir tehlike olduğunun altı çizildi.