Salı yazımın sonu şöyleydi. “…Demokrasiyi askıya alan, hak ve özgürlüklerden vazgeçen, hukukun üstünlüğüne inanmayan, toplumsal dayanışmayı engelleyen ve farklılıkları yok sayan bir iktidar anlayışıyla ekonominin çöküşü durdurulamaz!” Demiş, yazıyı bir soruyla bitirmiştim,”Peki böyle bir durumdan nasıl kurtuluruz?”
Ülkemizde benzeri olmayan ucube bir siyasal yönetim hüküm sürüyor. Yandaşları da dahil, kimsenin yaşam garantisi yok! Halk adeta bir cendere içine sıkışmış kalmış! Ve yurttaş vatanın paylaşanı olarak, ortak değerlerden, örf ve adetlerden gelen haklarını alamaz durumda.
Dahası, insan olarak evrensal hukuktan, Anayasa ve yasalardan oluşan hak ve özgürlüklerini kullanamaz halde…
Asıl vahim olanı ise; eşit ve aynı haklara sahip, yönetime katılan, tüm kaynakları adil bir şekilde bölüşen, saygın bir yurttaşlık anlayışı yok edilmiş!
Baskı ve korkutmayla, birey ve toplum haklarını gasp eden bu siyasal iklim, insana yaşama sevinci vermediği gibi alabildiğince tepkilenmesine neden oluyor.
Patlamaya az kaldı!
Siyasal İslam’ın dayatılması, yurttaşların yaşam biçimlerine müdahale, işsizlik, çocuklarının ve kendilerinin gelecek güvencesi olmaması ve de umutsuzluk halkın, mevcut siyasal partilere karşı soğumasına neden olmaktadır...
TBMM’de bulunan muhalefet partilerinin halka verdiği hiçbir katkı yoktur.
Alanlara çıkmadan, halka dokunmadan, yalnızca mecliste salı günleri yaptıkları göstermelik konuşmalarla vakit geçiriyorlar.
Zaten AKP’den bir şey beklenmiyor…
Kaldı ki AKP’de halka temel konularda düzeyi yüksek projeler sunmuyor.
Yönetimsel değişimlere,çağdaş açılımlara gitmiyor… Halkın rerafını oluşturacak, istihdamı artıracak, tarımsal reformlara açık, sanayi yatırımlarını destekleyen gerçek ekonomik bir plan yapmıyor…
Aksine toplumun gözünü boyayacak, yandaşı kayıracak, faaliyetleri allayıp pullayıp vatandaşa sunma yolunu izliyor.
Bunda da başarılı oluyor.
Hatırlayın, 7 Haziran 2015 bozgun seçimi sonrasında AKP’nin kodamanlarının seçim değerlendirilmesi Nokta Dergisi tarafından açıklanmıştı.
Dönemin Bakanı Taner Yıldız’a atfedilen “Eğitim oranı yükseldikçe bize oy verme oranı düşüyor. Bu mantıkla her şehirde üniversite açmak kendi kendimizi bitirmek anlamına geliyor.” Sözü AKP’nin, ülkede neyi yapmak istediğini göstermekteydi!
Nitekim günümüzde pandemi bahane edilerek milyonlarca genç ilk, orta ve yüksek okul eğitimini yeterince alamıyor.
Devlet köprü, yol, havaalanı ve de hastane müteahhidlerinin parasının öncelikle ödediği için internet ve bilgisayarı olmayan milyonlarca öğrenciye destek vermiyor.
Böylece gençlerimizi cahil bırakacak o sinsi AKP planı uygulanmış oluyor…
Görülen o ki; CHP ve HDP dışında sağdaki tüm partilerin AKP karşısında durarak iktidarı değiştirme güçleri yoktur!
Hepsi aynı kaynaktan besleniyorlar ve kimlikler üzerinden siyaset yapıyorlar.
Kapitalist sistemi önceleyen, emek sermaye çelişkisinde sermayeden yana tercih yapan ve emek sömürüsüne göz yuman siyaset yaptıkları için AKP’den farklı değiller. Zaten 70 yıllık sağ iktidarlar, dini kullanarak sömürü düzenin kalıcı olması için Türkiye’nin çağdaş ve bilime dayalı bir eğitim politikası izlemesini engellediler.
Başta “derin devlet” olmak üzere AKP ve ortağı MHP’nin kana dayalı ırkçı ve dışlayıcı politikaları karşısında HDP, demokrasi ve barış temelli ideolojisini topluma yeterince ulaştıramadığı ve halkın güvenini kazanmış Selahattin Demirtaş’ın hala özgür kalmadığı bir ortamda yeterince direnemeyeceği açıktır.…
Geriye CHP kalıyor.
Aslında misyonu ve de vizyonu,dahası laik demokratik Cumhuriyet’in kurucusu olan CHP’nin halkın umudu olabilmesi mümkündü!
Ancak CHP’nin bugünkü yönetim kadroları AKP’nin gitmesi, Büyük Ortadoğu Projesi’nin sona erdirilmesi inancında değil!
Dahası çağdaş, laik, sosyal ve hukuk devletine sahip olma isteminde bulunan halkın taleplerine de kulak veren konumda da değil.
Tüzük ve programının uygulanmamasıyla sol bir parti olmaktan çıkarılmış bir durumda. Üyelerine saygı duyan, parti içi hukuk ve demokrasiyi öne çıkaran,topluma kadrosuyla birlikte iktidar umudu veren, iddialı ve cesur CHP yerine maalesef sağcılarla birlikte sığ politikalar yapan bir parti konumuna getirilmiş.
Bu durumda tek yol kalıyor!
Ya CHP aslına dönmeli! İddialı,cesur, arkasında iz bırakan kadrosuyla sola yüzünü dönmeli dürüstçe mücadele etmeli!
Ya da Muhalefet Sineyi Millete dönerek yeni yapılarla birlikte yeni iktidarı kurmalı!
Siney-i Millet!
Paylaş