Yirmi Yıla yakın AK parti iktidarı ve yanılmıyorsam 13. reform adı altında gelen paketler.
Sırayla açıklanıyor; eylem planı, ekonomi alanında reform ve beklenen adalet ile ilgili reform paketi! Reform adı altında gelen paketler açıklandıkça hükümetin yaptığı hataları kabul eden bir ifade tarzıyla karşılaşıyoruz adeta! Sistemin ve başındaki gücün; toparlanması güç hale getirdiği ekonomi, adalet ve tüm devlet disiplinin bozulduğu kavramlar ile ilgili açıklanacak reformlar, öncekileri ne kadar başarılı olduysa bunlarda o kadar başarılı olacaktır dedirtiyor. Her şeyden önce söylem ve eylem arasında ki uyumsuzluklar güvensizlik ortamını düzeltemeyecek bir hale getirmiştir! Devlete olan güvenin sarsılmasının nedenlerinin başında gelen Liyakat anlayışının neredeyse yok olması, aslen beklenen adalet reformunda alacak hususların neler olacağı beklentisi, yabancı yatırımcıyı ülkeden gitmesine ve geri gelmesi için adalet sisteminin sonuçlarının iyileştirilmesine bağlıdır.
Ekonomi sorunu, adalet sorunu çözülmeden asla çözülmeyecektir! Düne kadar söz konusu olan reformların kısa sürede kendisini yok sayması durumu, söylem ve eylem planları arasında ki uçurumların ortadan kaldırılmasına bağlıdır!
Açılan ekonomi reform paketinde başta devlette olmak üzere, belediyelerde tasarrufa gidilmesine yer verilmiş!
Devlette; bir kişinin, bir ya da iki iş yerinden başka bir başka iş yerinde yani devlette çalışması söz konusu olmayacak deniyor, bu neyin ifadesidir? Devletin birçok iş yerinde görev yapıp 150 bin TL maaş toplayan aynı kişinin birçok yerde görev almasının hatasını anlamak ve işsizler ordusunun on milyonları aştığı Türkiye’de sosyal adaletsizliğin farkındalığının hissedilmesi mi, yoksa yapılanın yani hatanın kabul edilmesi midir? Hatanın kabul edilmesiyse; o zaman Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin, parlamenter sisteme tercih edilmesinin yanlışlığının da ifadesi olmuyor mu? Bir önceki dönem millet vekilliği yapmış bir vatandaşın birçok işyerinde görev alması, diğer taraftan evine erzak alamayan bir işsizin intihar etmesi karşısında izahı olamayacağının örneği değil midir?
Devlet’te Liyakat esastır! Devlet’te güvenirlik esastır! Devlet’te vatandaşlık haklarının eşitliği esastır!
Devlet’te (Demokrasilerde)fikir beyan edilmesi, konuşma özgürlüğü, devletin bütünlüğüne yönelik tehdit teşkil etmiyorsa, esastır! Devletin dünya konjonktüründe Adalet yapısının durumu ve sıralaması önemlidir. Devletin kredibilitesi bu saydıklarımla ölçeklidir!
Yani işin özü hangi reform paketini açıklarsanız açıklayın, Adalet yapınız dünyada nerelerde seyir edileceği ve yurtta bir vatandaşın adaletten nasibini ne kadar pozitif ayrımcılığa dayalı aldığıyla önemlidir! “Adalet mülkün temelidir” anlamı, özgür ülke, özgür vatandaş, güvenilir devlet ile izaha ihtiyaç duyduğu bir dönemden geçiyoruz!
Devlet’te Liyakat sisteminin disipline edilmesi, kavramların kendi kurumsal iç dinamikleriyle, denetimli demokrasi yapısıyla düzenlenmesi ve bir tek noktanın yönetim gücünden çıkarılması, merkez bankasının bağımsız kılınması gibi önemli konuların bağımsız adalet sistemiyle desteklenmesi şarttır! Hiçbir siyasi düşünce ve beklenti, bugün yarınlara büyük reformların beklentisi ile gidilirken, biz yaptık iyi oldu anlayışı ile geçiştirilemez!
Mesela; hükümetin “muhalefete çağrı yapıyoruz gelin sivil bir anayasa hazırlayalım” demesi gibi…
Yapılacak yeni anayasalar çoğulcu katılımların içinde olmadığı bir yapıyı kabul etmez. Kısa zamanda yeni bir siyasi yapının gelmesiyle, siyasi tercihlere açık olur! Yeni yapılacak anayasa alt komisyon, üst komisyona, halkın yani milyonların nasıl bir anayasa istiyoruz tercihlerinin değerlendirileceği yerlerde çalışarak yapılır! Yeni yapılacak anayasalar yılları kapsayan süreçte yapılır! Tıpkı Güney Afrika’da, tıpkı İspanya’da olduğu gibi!
Hiçbir reform ve yeni anayasa; siyasi yapının tercihi ve siyasi düşüncesine muhatap olmamalıdır! Halkın beklentilerine ve sosyal dengeleri koruyacak, eşitlilik ilkesinin, eşit vatandaş ilkesine, hak hukuk ve adalet söylemlerinin karşılığının olacağı uygunluğuyla geçerlilik kazanır!