Yörük Efe Gazetesi ®️ | Aydın Haberler
2022-08-21 09:23:53

MUHARREM AYINI ANLAMAK

Erdal Demir

erdaldemir_1957@hotmail.com 21 Ağustos 2022, 09:23

Tek din tek kültür bu Millete dayatmacılık olarak getiriliyorsa, kültür ve inanç erozyonunu asimilasyonla destekleniyorsa....inançları üzerinden siyaset yapıp nefret ve kin söylemleri ile vatan ayrıştırılıyorsa, günü geçirmek için aile büyükleri onurunu ayaklar altına alıp açlığa çare arıyorsa, kimse din ve vicdan özgürlüğünden bahsetmeyecek yada oturup tahkiye yapmaktan vazgeçecek...

Bir sessizlik içinde yapılan ibadetin özünü anlamak, ibadete verilen mananın Allah'a duyulan Şükran ve Hz. Hüseyin'e yapılan adaletsizliğin kendisini anlamaktır. Hz. Hüseyin'in Kerbelada yaşadığı haksızlıklar ve adaletsizlikler aslında İslamiyet de olmaması gereken ama bir saltanat uğruna Allah peygamberinin torununa nelerin yapıla bileceğinin tarih sayfalarına kazınışıdır. İktidar ve ihtişam hırsının yol açacağı toplumsal felaketlerin en önemli örneğidir.

Keru Belada küçücük sebiye su verilmedi! Aleviler Muharrem ayında tuttukları Allah'a şükran ve Hz. Hüseyin'e yassı matem orucunda şu içmezler bu yüzden! 

Taha Suresi (2) ci ayetin de belirtiği üzere Yüce Allah, kulları için zorluk değil kolaylık ister. Bu nedenle vücudun ihtiyaç duyduğu suyu değişik yollarla da olsa karşılamak şarttır.

Oruç tutan can, saf su içmese bile sulu içeceklerle vücudunun su ihtiyacı giderilmelidir.

Hiçbir ibadet insanın sağlığından önemli değildir.

Tersine ibadetler insan sağlığını gözeterek yapıldığında gerçek ibadet olma vasfına sahip olurlar.

Bu nedenle insan sağlığı bakımından gerekli olan gıdaları almak ibadetin makbul olması için şarttır.

Aksini düşünmek kişinin kendi kendine boş yere eziyet etmesi olacaktır.

Bu hususta yüce Peygamberimizin ” Müjdeleyin, nefret ettirmeyin. Kolaylaştırın, zorlaştırmayın” sözü hatırdan çıkarılmamalıdır.

Ker bela şehitlerinin acısını hissetmek, onları büyük bir aşkla severek olur.

Hz İmam Hüseyin ve Kerbela şehitlerinin davası insanlık davasıdır. Hakkın ve adaletin davasıdır. İnsanca, korkusuzca ve şerefle yaşamanın davasıdır.

İşte bu gerçekleri anlamak ve kavramak Muharrem orucunun ve matemin özünü keşfetmek demektir.

Bu ayda her zaman olduğu gibi insan olmanın kemale tiyle özümüzü dara çekip iç dünyamızı sorgulamalıyız. İmam Hüseyin gibi mi, yoksa “lanetlenmiş soy” olarak Kur’an da geçen zalim yezit gibi mi yaşadım. İçimiz de ki Yezit’i adam etmeden dışımız da ki Yezit’e lanet okumak kişiye ne kazandırır ki?

Ne mutlu bu bilinçle oruç tutan canlara! Ne mutlu şehitler şahı İmam Hüseyin’in yoluna yön veren canlara selam olsun.

Ne mutlu Hüseyin’in hayatını yaşayanlara selam olsun.

Muharrem orucu süresince düğün, nişan sünnet ve benzeri eğlenceler yapılmaz, can incitilmez, kan akıtılmaz, et yenilmez. Nitekim dince oruç tutmaması gerekenler dikkate alındığında dinde kolaylığı önemi daha iyi anlaşılacaktır. Hasta olanlar, anne olup sütü emzirenler, hamile olanlar ve ülkemizi sınırlarını koruyan görevdeki askerler oruç tutmamalıdır. Adet dönemindeki kadınların ise oruç tutup tutmayacakları kişinin kendi iradesine bağlıdır.

Ancak adetli olmak bir kirlilik değildir. İnsan neslinin devamı için gerekli olan doğal bir olaydır. Bu nedenle bu durumdaki kadınlar kendilerini hasta ve bitkin hissetmiyorlarsa oruçlarını tutabilirler. 

Bütün ibadetlerde olduğu gibi oruç ibadetinde ’de içtenlik temel kuraldır. İçtenliğin sağlanabilmesi de zorlaştırmayla değil ancak kolaylaştırmayla unutulmamalıdır ki, Alevi inancı şekilcilikten ve kalıplarda yana değildir. Asıl olan manevi derinliğe ulaşarak özü yakalamaktır.

Muharrem orucu ve matemde ’ki öz, Hz. İmam Hüseyin ve diğer Kerbela şehitlerinin acılarının, sıkıntılarının ve çektiklerinin susuzluğun yüreğimizde ve beynimizde hissedilmesidir.

Bunu hissetmek bir takım şekillerle ve katlanılması güç kurallarla olmaz.

Kerbela çünkü bu matem Kerbela şehitlerine hürmeten tutulan oruçlardır.

Onların acı çektiği, sıkıntılara maruz kaldığı bir ayda eğlence yapmak, kan akıtmak, can incitmek, matemin mantığına aykırıdır.

Muharrem orucu boyunca, yıkanmamak,

Tıraş olamamak, elbise değiştirmemek, günümüz koşullarında ve kent yaşamında katlanılması imkânsız sorunlara yol açmaktır. 

Yıkanmadan, tıraş olmadan çalışmak ev toplumsal yaşamı katılmak telafisi güç zararlara neden olacaktır. Bir Alevi memurun tıraş olmadan, yıkanmadan ve elbise değiştirmeden işine devam edebilmesi mümkün değildir. Bunlar olmazsa olmaz kurallar olarak görülmemelidir. Bunlara takılıp kalmak şekil ve kalıba hapsolmak demektir. Oruç matemdeki özü kavrayamamak demektir

Biz Aleviler olarak ibadetlerde ki Batını /içsel yönü anlayarak ibadet ediyoruz. Şekil ve şölenlerden sıyrılarak manevi derinliğin hazzını tadıyoruz. Aşkla, huzur ve mutlulukla Yüce Tanrı’nın rızası için oruç tutuyoruz. Ne mutlu ibadet ederek huzura kavuşanlara! Ne mutu Ehl-i Beyt sevdalılarına! 

Ne mutlu hak Muhammed Ali sevgisini yüreklerinde duyanlar Yüce Allah yaptığımız ibadetleri kabul eylesin... 

İbadetlerimizi ulu dergah-ı izzetinde kabul olsun…

Tüm Ehl-i Bey ulularının himmetleri üzerinize olsun! 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.