Anadolu kültüründen vazgeçmelisiniz, Kent kültürünü özümlemelisiniz diyecek bir vefasızlık göstermek niyetinde değiliz.
Her satırda bizi ayakta tutan Anadolu kültürümüzdür diyerek sevdamıza sahip çıkanlardanız. Anadolu kültürünü yaşatmak, gelecek nesillere aktarmak, ülkü anlayışımızın temelidir. Anadolu kültürü bir medeniyettir!
Ancak Aydın; büyükşehir anlayışına öncelikle, ne yazık ki önce ki dönem yerel yönetimler arasında uyumsuzluk yaratarak tepki verdi.
Bütün Şehir sorumluluğu, halkımız arasında da hala sindirilemedi ve anlaşılmadı mı nedir bilmiyorum! Yasadan gelen hükümler çerçevesinde bağlı kalmayı da sindiremedik/ Bildiğimiz doğrudur ve yerel yönetimler bizim bildiklerimiz ve şimdiye dek yaşadıklarımız la uyumlu olmalı ve karşı çıkmamalı diyorsanız; bizde o zaman /yok öyle bir kent kültürü deriz…
Yerel yönetimler bu dönem kararlı, uyumlu ve bütün şehir anlayışında büyükşehir sorumluluğunu daha iyi betimlemiş ve kanıksamış görünüyorlar. Efeler belediyesi tam bir ağabey anlayışı, kurumsal kimliği titizlikle uygulamaya koyan, şeffaf, sıkıntısız ve uyum açısından örnek bir duruşla işlevciliği ile kurumsallaştırmanın öncülüğünü yaşıyor. “Kentte yaşıyoruz” sloganının öncülüğünü net ve kararlı bir şekilde ortaya koyduğu sıfır işgaliye uygulaması akıllara işte bu dedirtecek bir çağrışımla kabul görmeye başladığını görüyoruz. Arada ki çatlak seslere diyecek çok şey var ama hiçte önemi yok
GEÇMİŞE YOLCULUK GELECEĞE UMUTTUR
2020! Tam tamına realist kuşağın ülkede ki doğrulara hüküm süreceği bir yıl? Milenyum yılından yirmi yıl sonra neler değişti bunu biraz geriye dönerek bakalım mı? Neleri değiştire bilmişiz, yâda üzerimizden nasıl bir yönetim silindiri geçmiş bunu görelim?
Yıl 1950 ve 1970 arası doğan nesil! Bu nesil hala genç delikanlılar gibi ideallerinin peşinden koşup duruyorlar.
Tamamen otantik koşullarda yetişmiş, teknolojinin ve sanayinin hiçbir ürünüyle yüzleşmemiş nesil. Hatta evlerinde inek yâda koyun sütü olmasına rağmen ABD’nin neden yapıldığı belli olmayan süt tozunu içmiş kuşak bunlar.
Arşivlerinde bebeklik resmi olmak üzere, renkli resimleri bile olmamış, onların zamanında iyi okul seçme tercihi, dershaneler ve özel derslerde yoktu. Ama hepsi de yürüyen birer kütüphane.
İstemediğimiz kadar harp, darp ve darbe görmüş, karakollarda işkence, hapishanelerde isyanlar yaşamış, ihanet kalleşliğin dik alasını insan belledikleri döneklerde görmüş, ihtilaller, post-modern darbe ve ihtilallerde alışıla gelmiş hayat biçimleri olmuş bu neslin.
On yılda bir ekonomik kriz bunların bakkaldan ekmek alır gibi ezberleri olmuş, yoklukla terbiye edilmiş, direnç abidesi olmuş bir nesil!
Bunlar her türlü oyunlara düşürülerek vatan için biri birlerini katletmiş, vurulmuşlar, dövmüşler, ne yapmışlarsa kendi ideolojilerine uygun yapmışlar.
Düşmanının merdine şapka çıkarmış, dostun ihanetine ve arkadan vurulmasından nefret etmiş! Birbirini ölümüne mücadele ederken, neslini tüketmemiş bu nesil! İntiharı yakışık bulamayan idam sehpasına selam veren bu nesil. 1950 ve 1970 yıllarının tozuyla büyümüş, açlığa, yoksulluğa, eğitimde ki zorluklara ve her şeyin olumsuzluklarına rağmen mücadelelerini ideolojik anlamda mertçe vermiş, dik durmuş, eğilmemmiş, sayısız kitap okumuş, aydınlanmış, aydınlatmış, sorumluluğunu asla unutmamış, onurunu her şeyin üstünde tutmuş, hırçın ve öfkeyi katık yapmış bu 1950 ve 1970 yıllarının nesli…
Dikkat edin bu nesil son kalan eldeki en çıtası yüksek, yumuşak yüreğin gerektiği yerde çelik gibi yumruğuyla korkusuzca yanlışları dağıtan nesil. Bu soyu tükenen son kalanlarına iyi bakın ve sahip çıkın! Bu nesil öyle şeyler yaşadık ki, anlatsak anlamazsınız, inanın desek inanmazsınız! Çünkü bu neslin kendisi olmak için hiçbir gayretiniz yok. Onun için yanlışların bizleri yıllardır belki bugün umutlarıyla ile üzerimizden silindir gibi geçmesine sesimiz çıkmıyor! Bu nesil hala yaşadıkları yerde bir şeyleri başarıyorsa, oturun onlardan bilgi alın ve eksiklerinizi tamamlayın. Yâda başarılarının arkasında durun.
İşte Fatih Atay bu neslin insanı ve bugün birçok idealist düşünceleriyle hala bu neslin örneklerinden bir olmaya devam ediyor. Her yaptığı bir güzellik olarak yaşadığı kente dönecek. Dokunduğu her mevzu ve konu yeşerecek, halka dönecek. Bu nesilden alabileceklerinizi alın ki geç kalmayalım daha fazla. Bu milletin üzerinden bir daha silindir geçmesin ve bu imkânı vermeyin ki, yeni nesil olarak kendinizle gurur duyasınız!
Aydın emin ellerde diyelim değil mi?
KENT KÜLTÜRÜ VE EFELER
Paylaş