Bahçeli’nin 2 ay kadar önceki çıkışı ülke gündemini değiştirdi. “Öcalan gelsin DEM Parti grubunda konuşsun, örgütün silah bırakacağını açıklasın” demişti. Bu cümleyi Türkiye’de son kuracak kişi Bahçeli olduğunu düşünenler fena halde yanılmışlardı. Hatta birçok kişi kulaklarına inanamadı. Yıllardır CHP’yi, HDP/DEM ile ortak görenler, şimdi Dem ile yakınlık kurmaya mı çalışmıyorlar? Ah benim güzel ülkem, “Dün dündür, bugün bugündür” öyle mi?
Bugün için bu çağrı değişti. “ Öcalan meclise gelip konuşmasın, sadece silahların bırakılması için çağrı yapılsın” deniyor. Sadece Umut hakkını kullansın isteniyor artık. 30 bin kişinin ölümünden sorumlu bir teröristin Gazi Meclis’e gelip konuşma yapması birçok kesim tarafından kabul görmedi. Hatta İYİ Parti Genel Başkanı Musavvat Dervişoğlu grup konuşmasında Bahçeli’ye ip attı. Bunun bir anlamı vardı tabii. Bahçeli muhalefetteyken Öcalan'ın asılması için bir mitinginde ortaya kürsüden darağacı ipi atmıştı. Şimdi meclise gel diyor.
Bahçeli çağrılarına devam etti. Hepimizin malumu DEM Parti heyeti oluşturuldu. En son Mardin Belediye Başkanı Ahmet Türk de heyete katıldı. Ahmet Türk’ü hatırlayalım 3 ay önce Belediye Başkanlığından terör örgütüne destek vermesi iddiasıyla görevden alınmıştı. Yerine ise Kayyım atanmıştı. Yine bir gariplik oldu. DEM milletvekili Cengiz Çandar, Ahmet Türk’ün heyete katılması için Barzani’den izin alındığını açıkladı. Barzani kim? Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı. Neden izin alınıyor Barzani’den? Bu operasyon küresel bir operasyon mudur? Neymiş efendim Ahmet Türk ile Barzani arasında sorunlar varmış. O nedenle “Heyette olsun mu? diye sorulmuş. Bakalım kamuoyu bunu yeterince konuşacak mı?
DEM heyeti İmralı’ya gidip görüşmeyi yapıyor. Görüşmeden sonra siyasi partilerle bilgilendirme turu başladı. Sadece İYİ Parti görüşmeyi reddetti. Bu turdan sonra kamuoyu yeterince bilgilenmedi. Yalnızca satır aralarından çıkarımlar yapıldı. Öcalan sadece benim çıkmam değil, diyor. Örgüt üyesi olarak hapiste tutulan 4500 tutuklu ve hükümlünün de serbest bırakılmasını istiyordu. Burada esas olan Örgütün dağ kadrosu bu çağrıya uyacak mı? Daha doğru soru, “Örgüt Öcalan’ı mı dinleyecek, Amerika’yı mı dinleyecek?” Amerika’nın ağır silahlarla donattığı Kürt ayrılıkçılar neden Öcalan’ın çağrısına uysunlar. Bir de Türkiye’de çok az örgüt üyesi var. Öyle söylemiyorlar mıydı? “Ayakkabı numaralarına kadar biliyoruz” demiyor muydu Soylu? Şu an için dağlarda herhangi bir çatışma yok. İnsanın aklına şu soru geliyor. Nereden çıktı bu iş?
Beklenen açıklama Sırrı Süreyya Önder’den geldi. Öcalan Konfederasyon istiyor. Bu işin çözümü de bu diyor. Gelin bakalım şimdi çıkın işin içinden. Acaba bu işin çıkışını yapan MHP bu konuda ne diyecek? Başlangıçta süreçle ilgili susan Cumhurbaşkanı Erdoğan sürece dahil oldu. Zaten Bahçeli’nin bu çıkışından Erdoğan’ın haberinin olmaması düşünülemezdi. Ev hapsi mi?, “Umut hakkı kullanımı mı? sorularının arasında Erdoğan’dan bir çıkış geldi. “O da nereden çıktı adam çıkmak istemiyor ki” sözleri çok dikkat çekti. Burada akla gelen umut hakkından yararlanmak isteyen bir mahkum “Ben burada çok rahatım, yerimde kalayım” diyebilir mi? Daha iyi anlaşılsın diye bir örnek vereyim; 16 yıl ceza evinde kalan bir mahkum, tahliye zamanı geldiğinde “Dışarısı çok soğuk, ben biraz daha burada kalayım” diyebilir mi? Elbette diyemez.
Pekala, bu çıkışın ve devamındaki gelişmelerin altında ne var. Anayasa değişikliğini gerçekleştirmek olmasın. Bunun altında Erdoğan’ın bir kez daha seçilmesi, ya da bir kez daha, bir kez daha, bir kez daha… Anayasa değişikliği için DEM parti milletvekillerine ihtiyaç var. Bakalım nasıl bir imtiyaz verilecek, bekleyip göreceğiz. Anayasanın ilk dört maddesini değiştirilmek için bazı çevrelerce gündem yapıldı. Tepkiler gelince bu tartışma sonlandı. Fakat ilk dört madde kadar önemli üç madde daha var. Anayasanın 24, 42 ve 66. Maddeleri de çok önemli. Anayasa yapmak ile Anayasayı değiştirmek arasında fark var. Yeni Anayasa yapmak şu an için mümkün değil. Çünkü Yeni Anayasa sadece kurucu Meclis tarafından yapılır. 1924, 1961,1982 anayasalarını yeni kurulan meclisler tarafından yapıldı. Kısaca “Yeni Anayasa yapmak istiyoruz” demek beyhude çabadır. Cumhur İttifakı’nın Anayasayı değiştirecek gücü yok. Dem Parti’nin tüm milletvekilleri evet oyu kullansa bile 360 vekili ancak buluyorlar. Bu da ancak referanduma götürebilir. Şu an Anayasa değişikliği için referandumda çıkma ihtimali yok. Zaten sistem işlemiyor. Göreceksiniz bir süre sonra “Parlamenter sisteme geçelimi” diyecekler. Şuan için halen anketlerde birinci parti Cumhuriyet Halk Partisi, bu süreci çok dikkatli yönetmeli. Kılıçdaroğlu dönemindeki hatalar tekrarlanmazsa, bir devir kapanacak görünüyor. Nefes alamayacak duruma gelen halkın sabrı da, dayanacak gücü de kalmadı. Halkın umudu olanlar kişisel çıkar peşinde koşamazlar. Bu kez ne halk, ne de tarih onları affeder. Son olarak, Prof.Dr.Tolga Yarman hocamın her konferansında söylediği bir sözü de hatırlatmak isterim. Kürt can kardeşlerimiz “Emperyalizmin kucağında Bağımsızlık mücadelesi olmaz”, der. Ben de ekleyeyim. “Bağımsızlık savaşı Emperyalizme karşı verilir.” Tam da dedelerimizin yaptığı gibi…