Siyasal güç, Ekonomik güç, Bilimsel ve Teknolojik güç, Lojistik ve savunma gücü ile bütünleştiğinde, Dünya’yı bir küresel yapı içinde düşünmek, yönetim erklerinin tekelleşmesini olanaksız kılmak, mantık dışı olarak görülmeli. Hele bütünün kendisi olarak düşünmek ayrıca bir hayal kırıklığı olarak kabul edilmelidir. Sistem; güçler dengesini iki ayrı noktada iki ayrı güç olarak yaratmış, iki uç arasındaki var olanları, taraflarına çekmek için amansız bir savaşın içinde itmiştir. Yaşamı, bir türlü huzura ve yaşamsal refaha taşıyamamıştır.
Ufakları, İrilerin gölgesinde barındırmaya mecbur kılan güçler dengesi; kendi aralarında dengeleri farklılaştırmak için, ufakları harcama ve kullanma konusunda acımasızca davranmayı asla ihmal etmemiştir.
Burada önemli olan iki ucun başında ki güçler değil, iki uçuk arasında ki var olanların homojen yapılanmasını ve dağılımını sağlayıp, irilerin, ufakları yok saymasını, sömürmesini ve kendi döngüsünde olan uydular olarak kullanmasını engellemektir.
Siyasi partilerde öyle değil midir? Merkezi idarenin ana kademelere kadar gelen kısmında homojen yapılanmanın kendisinin yaratılmasıdır. Düşünün! Taban ile tavan arasında ki kademelerin oluşması, tamamen örgütün yapılanması ve iradesini ortaya koyması ile mümkündür. Tüm kademeler oluşmadan, önce örgütlenmenin iç dinamikleri yapılandırılır. Bu yapılanma hiçbir kurumun ve şahsın elinin altında olmaması için gerekli hükümler ile korunur. Burada en önemli örgütsel kollar, kuşak ve cinsiyet yapılanmasının kendisidir. Kuşaktan kastım gençlik kollarıdır. Bu iki kol, örgütlenmenin ana arterlerine sürekli kan taşır. Bu kolları kurumların ve kişilerin kontrolüne verdiğinizde, objeler yaratırsınız. Bu objeler güç bende diye dillenmeye başladı mı, bu yapının ana taşlarını ele geçirmeden önüne geçemezsiniz. İşte o süreç başladı mı örgüt yapılanması kendiliğinden erimeye ve kişilere hizmet etmeye başlar. Buda ayrıştırma dediğimiz farklılaşmaları yaratır.
Bu ayrışan tarafların devamlılığı biat ettikleri kişinin liderliğinin güçlülüğü ve devamlılığıdır. Tek adam risk altındadır. Ölüm, hastalanma ve mağlubiyet her zaman gündemdedir. Tek adama bir şey olması olasılığı ise bir başka gurubun liderinin güçlenmesi ve karşı kişiyi köşeye sıkıştırma, hatta mağlup etmesi, yenmesidir.
Yani her iki ayrışan tarafın riski büyüktür. Biat ettikleri kişinin koltuğunu yani iktidarını kaybetmesi an meselesidir. Giden iktidar, yok olan tek kişidir. Arkada yozlaşmış, kişilik yoksunluğunu hat safhada yaşamış, yeni biat edeceği kişi bekleyen niteliksiz bir toplum bırakmış olursunuz. Hanginiz böyle bir toplum ya da taraf içinde olmak istersiniz. Kendi örgüt yapısının içinde gücünü ana kademelerde kullanan özgür siyasi yapılanma, iradesini kontrolünü elinde tutan bir yapıdan, kişilerin biati altında olan kişiliği hanginiz istersiniz.
Sap ile samanın karıştığı bir ortamda “Siyaset yapan bir Aydın siyaseti” Saman alevi gibi yanıp parlayan, arkada yanmış küllerini bırakan bir süreç ve bu sürecin kurbanları. Kendine iş yaratanları. Siyasetin iç güz arları ve Donkişotları.
İşte bizler ve siyasetin şahsi menfaatlerinden ve edinimlerinden uzak duranlar, bu süreci durduramaz sanız, iki tarafın tek adamları ortaya çıkar, bazen hiç çekinmeden ”kim demiş biz hasımız diye, kimin gücü bizi dağıtmaya, bölmeye, ayrıştırmaya yeter” der ve bizler padişahım çok yaşa deriz. Oysa hasta daha hastalanmıştır ve masada yatmaya devem eder.
Kandırılan biz, kendilerini de kandıran tek kişilikli siyasetin padişahları.
Bırakın ne olur bu silikleşen siyasetin figüranı olmayı. Çekilin bu ayrışan tarafların içinden ve kuva-i Milliye’nin asil ve onurlu duruşu ile bu süreci kurtaran yapılanmanın içinde yerinizi alın Birilerinin arkasında koşmak, günü kurtarma, siyaset değil, olsa olsa yozlaşmanın ve yok olmanın kendisidir.
İnandığınız ideoloji, örgütün terbiyesi ve karakteri ile varlığını korur. Bizler siyasetin ağabeyleri, koltuk ve günü kurtarmadan uzak durmalıyız Bizi bekleyen çok önemli bir süreç var. Bu saman alevinin içinde yanacakların bırakacağı enkazı, bir daha tek kişiliklerin eline geçmemesini sağlamak, tabandan tavana giden her kademeyi yapılandırıp, iradenin kendisine teslim edeceğimiz bir görev bizleri bekliyor. Bizim ve bizlerin koltuk ve makam sevdası, mensubu olduğumuz siyasi partinin ve Milletin bizden beklediği görevlerden daha önemli değildir. Kadınlarımız ve gençlerimizi bu yapılanmanın içinde güçlendirip, onlardan korkmadan, bu kokuşmuş ve çirkinleşmiş siyasi ortamın Dina zorlarından uzak tutup, kirlenmelerini engellememiz boynumuzun ve ideolojik ahlakımızın görevidir.