Koronavirüs her şeyi değiştiriyor! Yurttaş, canını emanet ettiği devletten yardım alacağı yerde, işini kaybetmiş ve evde oturmak zorunda kalanlardan bağış toplamasının şaşkınlığını yaşıyor. Dahası yurttaşını kollamayan ve bir sosyal devlete yakışmayan önerilerin, aslında yarınlarını yokluğa sürükleyeceğini görüyor. Bu nedenle ailece devletin güvencesinde olmadığının kaygısını duyuyor... Diğer yandan, ölüm kalım mücadelesinde yalnız bırakılmasının gerekçesinin siyasal yönetimin basit partizanlık kompleksinden kaynaklandığını ayan beyan görüyor.
AKP tembel ve hizmet veremeyen kendi belediyelerinin üstünü örtebilmek için başarılı hizmetler yapan CHP’li Belediyeleri önünü kesmeye çalışıyor. Gerekçesi de bir cehalet örneği; “devlet içinde devlet olmaz!” Belediyeler devletin vaz geçilmez kurumlarıdır. Devlet sadece Cumhurbaşkanlığı’ndan ibaret değildir. Üstelik belediye yönetimleri seçilerek işbaşına gelirler! Tek görevleri hemşerilerine hizmet etmektir. Belediyeler hemşerisinin doğumdan ölümüne kadar her türlü ihtiyacını karşılar. İşsiz, aşsız kalanlara öncelikle yardım elini uzatmak temel görevleridir. Bu salgında kimin aç, kimin hasta olduğunu en yakından yerel yönetimler bilir.
Virüs parti gözetmiyor. Herkesi öldürüyor. Zor günlerde partizanlık yapmayan CHP’liler olağanüstü yaratıcılıkla oluşturdukları yeni hizmet biçimleriyle kentlilerin güvencesi olmaktadır.
Bu arada yandaş kalemşorların Kurtuluş Savaşı sırasında “bedeli sonradan ödenmek üzere alınan zorunlu iç borç için çıkarılan Tekâlifi Milliye” yasasını hatırlatarak iktidarın sosyal devlete yakışmayan işsizlik ve açlıkla karşı karşıya olan yurttaştan bağış toplamasına gerekçe oluşturmaya çalışıyor.
Alın size bir başka cehalet örneği! AKP’nin devlet kasasını boşaltmasının üstünü kapatmak için ayyaş dedikleri Atatürk’ün arkasına sığınması aciz kaldıklarının son örneğidir...
Pandemi bahane edilerek seçimlerden bu yana Bahçeli’nin istediği af teklifi nihayet TBMM’ye geldi. Düşünce ve ifade suçlarının af kapsamında olmadığı bu teklife, can derdinde olan toplum tepki gösteriyor. Daha önceki aflarda görüldüğü gibi adi suçlular kısa zamanda tekrar suç işleyerek hapishanelere dönüyorlar. Evrensel hukuka göre kişilere karşı işlenmiş suçlarının affı toplumsal vicdanla oluşur. Yani katilin affını mağdurun ailesi verir. Meclisler, terör ve devletin güvenliğini yok eden suçlar dışında düşünce, ifade ve siyasal suçların affında yetki sahibidir. Gelen tasarıda devlete karşı işlenen düşünce suçlarına af getirmemekte yazar, çizer, düşünür, demokratik hakkını kullanan siyasetçi, işçi, sendikacı, öğrenci ya da genççi affetmemektedir.
***
23/24. Dönem Mersin Milletvekilliği sırasında Adalet ve Anayasa Komisyonu üyeliği yapan dostum Av. Ali Rıza Öztürk’ün TBMM gündeminde olan “Bahçeli Affıyla” ilgili görüşlerini özetle paylaşmak isterim; “…AKP ve MHP’nin hazırladığı teklif; çeşitli kanunlarda değişikliği içermekle birlikte asıl amaç, cezaevlerindeki aşırı doluluğa bir çözüm bulmak olduğu herkesçe bilinen bir gerçektir. Bilindiği gibi, ceza evlerindeki doluluğun asıl nedeni; tutukluluğun keyfi ve uzun süreli uygulanmasıdır. Dolayısıyla bu tasarı ile koşullu salıverilmede ‘iyi halle geçirilmesi gereken sürede’ yapılmak istenen değişiklik, eşitlik esaslarına zaten aykırı olan durumu daha da artıracaktır.
Sonuç olarak, hırsızını uğursuzunu tasarı kapsamına alırken, şiddete başvurmamış kişilerin, sırf düşüncelerini açıklamalarını terör suçu olarak nitelendirilerek bu tasarıdan yararlandırmamak adil olmayacaktır.
Bu AKP+MHP teklifi; her şeyden önce Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı olduğu için adil değildir. Ayrıca denetimli serbestliği kontrol edecek bir mekanizma yoktur. Kaldı ki Gazetecilerin keyfi nedenlerle tutukluluğuna çözüm getirmeyen ve düşünce suçundan hüküm giyenleri kapsam dışı bırakan tasarıyı onaylamak mümkün değildir. Umarım ve dilerim ki CHP bu yasa teklifine olumlu oy vermez. Sevgiyle kal.
AKP iktidarı hukuka saygıda sabıkalı. Toplumun %82’si yargıya güvenmiyor. Üstelik anayasamızın 90. Maddesi’ne rağmen AİHM kararlarına uyulmuyor. Türkiye’nin Demirtaş ve Kavala kararları da dahil 184 kararı uygulamadığı Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi raporunda açıklıyor. Kısaca koronavirüs bahane, Bahçeli affı şahane, Hukuksa avare!