6 Mayıs 1972’de Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, emperyalist işbirlikçilerin korku, hınç ve kini uğruna asıldı!
Ellerine silah almadan, tek bir kurşun dahi atmadan vahşice öldürüldüler!
İdam kararını verenler yargıç değildi.
Faşist efendilerinin buyruğu ile hareket eden kuklalardı!
TBMM’de idamlarına el kaldıranların vicdanı yoktu.
İnsanlığa yakışmayan bir ruh halindeydiler.
“3 bizden, 3 sizden” diyerek alçakça yurtsever gençleri katlettiler!
Aslında onları astılar ama öldüremediler!
48 yıldır 25 yaşındalar! Hala dinç, vakur ve cesurlar!
Ve Onlar bağımsızlık, laik demokrasi, sosyal ve hukuk devletinden yana olanların yine önderliğini yapıyorlar…
Devrimci hareketin önderi Deniz Gezmiş’in yargılandığı mahkemede Türkiye’nin tam bağımsızlığı adına yaptığı savunmasının bazı bölümlerini paylaşmak istiyorum
Malum günümüz Türkiye’sinde aymazlık içinde yaşayanlar var. Belki onlara ibret olur!
Tarihe iz bırakan bu savunma bugün için de geçerli.
“…Ben şunu iddia ediyorum ki, hareketimiz tamamen Anayasal bir harekettir. Anayasa’nın başlangıç ilkesinde belirtilen ulusun zulme karşı direnme hakkını kullandık. Bu sebeple Anayasal bir davranışta bulunduk. Yaptıklarımızın haklı olduğuna inanıyorum.
…. Türkiye’nin bağımsızlığından başka bir şey istemedik. Ve bu sebeple Amerikan emperyalizmine ve işbirlikçilerine karşı mücadele verdik. Bundan dolayı da ölümden korkmuyoruz. Onu ancak işbirlikçiler düşünsün. Ve ancak onlar kendi canının telaşına düşsün.
…. Ve ben 24 yaşındayken kendimi Türkiye’nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum. Bu bağımsızlık düşüncesini mezara kadar götüreceğiz.”
…. İddianamede bizim Anayasa’yı cebren ilgaya teşebbüs ettiğimiz ileri sürülmektedir. Oysa bu ülkede Anayasa’yı en fazla savunanlar bizleriz. Anayasa’yı ihlal edenlerse ortadadır.
…. İddia makamı verdiğimiz Bağımsızlık Savaşı’na karşıdır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na ve reformlarına karşıdır. Bu nedenle bizim Anayasa’yı ilgaya teşebbüs ettiğimizi ileri sürmektedir.
…. Bizi bağımsız bir ülkenin çocukları olmaktan mahrum eden hepiniz dahil sizlersiniz. Çünkü Amerika sizin döneminiz sırasında Türkiye’ye girdi ve hiçbiriniz sesinizi çıkarmadınız.
…. Türkiye’nin bağımsızlığından başka hiçbir şey istemedik ve hayatımızı bu yola koyduk. Varlığımızı Türkiye halkına armağan ettik. Bunun aksini iddia edenler vatan hainidir.
…. Biz düşüncelerimizi hiçbir zaman saklamayız. Hangi şartlar altında olursak olalım bunu açıkça söyleriz. Düşüncelerimizi mezara kadar götürürüz.
…. Bizim düşmanlarımız Amerikan emperyalizmi ve onun yerli işbirlikçileridir. Yani emperyalizm ile iş birliği yapan patronlar, feodal mütegallibe yani bezirgânlar, tefeciler, toprak ağaları ve diğer işbirlikçileri. Bütün eylemlerimiz bu hedefe yönelmiş bulunmaktadır. Bunun dışında başka bir hedefimiz yoktur.
…. Vatan toprağı emperyalist işgal altındayken milli bütünlüğü bozmakla suçlanıyoruz
…. Bizim kişi güvenliğini, mülkiyet hakkını, egemenlik ilkelerini, milli bütünlüğünü bozmak için harekete geçtiğimiz iddiaları vardır. Karakollarda işkence gören bizler olduk. Meydanlarda kurşunlanan yine bizler olduk. Hapishanelere atılan bizler olduk. Buna rağmen kişi güvenliğini bozan olmakla itham ediliyoruz.
…. Mülkiyet hakkını ortadan kaldıracağımız iddia ediliyor. Bizatihi Anayasa mülkiyet hakkını toplum yararına kısıtlamıştır. 50 köye sahip bir toprak ağasını anayasamız kabul etmemiştir. Egemenlik ilkelerine karşı çıkanlar, halkın sırtından geçinenlerdir.
…. Ayrıca milli bütünlüğe karşı çıkmakla da suçlanıyoruz. 101 tane Amerikan üssünün bulunduğu ülkede milyon metrekare vatan toprağı işgal altındayken, bizim itham edilmemiz gülünç olmaktadır.
…. Vatan, onu parsel parsel satanların değil; uğrunda darağacına gidenlerin vatanıdır
…. Burada ölen yalnızca bedenimdir ki zaten ölümlüydü, ölecekti ama düşüncemi öldüremeyeceksiniz, düşüncem yaşayacak!”
Ama ne yazık ki bugün, üç fidanın yoldaş dediği “yetmez ama evetçilerin” ihanetiyle canlarını verdikleri Türkiye’nin bağımsızlığı askıya alındı!