Küresel iklim değişikliği ve birlikteliğinde vahşi sulama, kuyular açma, güdülen hatalı su politikası, daha çok kar edeyim hırsı ve ormanları kesip mermer ve maden ocakları yatırımlarını teşvik etme, az suyla yetişen bitkileri tercih etme tercihini tarımsal üretim politikasının temel parçası yapmama ve gelinen noktada; Göller, nehirler, şelaleler, sazlıklar, kuş cennetleri, tabiat harikaları birer birer kuruyor! Glasgow’da dünya söz verdi doğa için uyandı, Türkiye makam aracı verilmedi diye 105 ülkenin lideri; 2030 yılına kadar orman kaybını durdurmaya ülkesi adına” söz ve garanti” veririm anlaşmasının altına atılan imzanın içinde yer almadı!
Türkiye “Amerika karşıtlığı” sosyolojik bir yapılanma içindedir her zaman! Soğuk savaş zamanından bu yana solcular bu karşı duruşu her zaman sergilemişler. Sağcılar ve İslamcılar ise demir perde karşıtlığı duruşunu sergilemişleridir! Demir perde ülkelerinde başlayan komünizm dağılması, ABD karşı olan sevgi olgusuyla yer değiştirerek, sağda ve İslamcılarda ABD karşıtlığı yaygınlaşmaya başlamıştır!
Türkiye siyasetine anti- Amerikancı tavır yansımaya başlamıştır! Bu süreçte AK patide ABD’ye vurarak tabanına mesajlar vermeye ve toparlamaya, büyütmeye yönelmiştir!
PKK yanlısı ve Türkiye’nin milyar dolarlarına el koyan ABD politikalarına kafa tutmak ABD karşıtı muhalefetin gönlünü alma konusunda da bir izlenen politik yol olmuştur!
Ancak bir yandan ABD’ye kafa tutan iktidar diğer yandan ABD politikalarını sıcak tutmak ve iyi ilişkiler içerisinde olmak için politik yollar deniyor!
Joe Biden düşmanlığı tavrı geliştirilirken, diğer yandan da “iyi ilişkiler geliştirme “tavrı geliştiriliyor! Joe Biden ile yüz yüze görüşmek, 20 dakika yerine 70 dakika görüşe bilmek için denenen yollar açılınca bunu zafermiş gibi gösterme de ayrıca bir keyif veriyor!
Glasgow’a koruma ve makam araçları durumu istenildiği gibi ayarlanamayınca gidilmekten vazgeçildi!
Cumhurbaşkanı G 20 zirvesi için gittiği Roma’dan dönen uçaktan inen VIP yolcularının çoğunun koruma polisi olduğu, Cumhurbaşkanının uçağından da bir o kadar korumanın indiğini düşündüğümüzde; İskoçya Hükümetinin bu kadar koruma ve araç tahsis etmemesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ının Glasgow’da yapılan İklim zirvesine gitmediğini gösteriyor! Türkiye’nin dışında Rusya ve Çin’de gitmemiş ama burada bizim adımıza bir farklılık var! Bu iki ülkede küresel ısınmaya karşı alınacak önlemleri içeren İklim Anlaşması’na zaten taraf olmuyor ancak Türkiye iklim zirvesi öncesi anlaşmaya taraf oldu ve TBMM’de ilgili kanun da kabul edildi! Bu pozisyonda yer alan Türkiye “İklim Zirvesinde” en önlerde yerini alabilecek bir durumda olmalıydı! Bu fırsat koruma ve araç krizine feda edilmemeliydi!
Bugün 10 Kasım; bugüne dek geçen zaman aralığında yüzlerce baraj, göller, akarsular, sazlıklar, şelaleler, tabiat harikaları sahibi olan Türkiye; Ankara başkent olduğunda nerdeyse çukur coğrafi yapısı ve kurak zeminiyle görüntü veriyordu! Atatürk Orman Çiftliği ile birlikte koca başkent yeşile battaniye diye sarılmış duruma gelmişken, Kazdağılarımız, daha nice cennet mekanlarımız maden ocaklarına, gökdelenlere, beton yığınlarına heba, Ormanlarımız birer birer yok edilirken, acımasızca yangınlara maruz kalırken, İklim değişikliği zirvesinde olmamak, 105 ülkenin attığı imzanın yanında imzamızın olmaması insanın içini acıtıyor!