Defalarca yazdım, anlattım, bu gün bir kez daha bu konuda yazmak istiyorum. Sığınmacılar bu ülkenin bir numaralı beka sorunudur. Avrupa ile yapılan Geri Kabul Anlaşması ile ülkemiz sığınmacılar için bir tampon bölgesi olmuştur. Bunun karşılığında da birkaç milyar Euro alınmıştır. Dünyada en fazla sığınmacı kabul eden ülke Türkiye. Maalesef geçici sığınmacılar kamplarda değil, içimizdeler.
Sığınmacılarla tarihi ve kültürel hiç bir benzerliğimiz yok. Sadece dini saiklerle içimize alındılar. Özellikle Kilis, Hatay, Osmaniye, Urfa ve Gaziantep illerimiz büyük bir sıkıntı içinde. Burada yaşayan vatandaşlarımız da tedirgin. Kendi ülkemizde ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmek herkesi üzüyor. Vatandaşlarımızın yüzde 91.6 sı sığınmacıları ülkemizde istemiyor.
Kilis Ticaret Odası ve Gaziantep Demokratik kitle Örgütlerinin farklı zamanlarda hazırladıkları Sığınmacı Raporunda durumun ne kadar vahim olduğu gözler önüne seriliyor. Buradan sizlere alıntılar yapmak istiyorum.
Suriyeliler kendi aralarında insan ve mal kaçakçılığı, adam kaçırma, fidye isteme, gruplar halinde kavga ve hırsızlık gibi olaylar yaşamakta olup, bu durum halkımızı tedirgin etmekte ve gelecek günler için endişeye sevk etmektedir.
Resmi olmayan rakamlar sınır güvenliği sağlanamadığı için 8 ila 13 milyon sığınmacının ülkemizde olduğunu söylüyor. İbb’ nin yaptığı bir araştırmaya göre 4 milyona yakın sığınmacı topluluğu sadece İstanbul’da yaşamaktadır. Yani sadece güney illerimiz değil, İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerimizde de durum iç açıcı değil. Ne su, ne kanalizasyon, ne okullarımız, ne de toplu taşıma bu kadar abartı insanı kaldırmıyor.
Sığınmacı konusunda Entegrasyon çalışmalarından bu güne kadar verim alınamadığı gibi, Suriyeli ve diğer ülkelerden kontrolsüz gelenlerin, ne sayıları bilinmekte, ne de takipleri yapılabilmektedir.
Atatürk’ün 1923 yılında çıkardığı yasa ile bir şehirdeki sığınmacı sayısı, o şehrin nüfusunun % 10 unu geçemezdi.. Ancak 2006 yılında Akp hükümeti bu yasayı yürürlükten kaldırdı.
Gerçekten tehlikenin farkında mıyız ? Kilis üzerinden yaptığımız analizde Suriye’li nüfusun Türk nüfusunu geçtiği, ikinci tehlike Hatay ilimizde, doğumlara bakıldığında en geç 5 yıl içinde Suriyeli nüfus Türk nüfusu geçecek…
Dikkat çekmek istediğim bir diğer konu doğurganlık oranları. Ekonomik sıkıntılardan dolayı Türkler çocuk sahibi olmak istemiyor. Türk kadınlarının doğurganlıkları 1.1, Suriye’deki Suriyeli kadınların doğurganlıkları 3.1, en önemlisi de Türkiye’de bulunan Suriyeli kadın sığınmacıların oranı ise 5.2, Bu durumu nasıl değerlendireceğiz? Yoksa birileri Türkiye’de çok çocuk yapın mı diyor? Neden acaba? Bunları, Urfa, Gaziantep ve Osmaniye izleyecek. Ülkemizde bulunan bir milyon Afgan’ı da hesaba katarsak insan gerçekten ürperiyor.
İş işten geçmeden önlem almak gerekiyor. Muhalefet bu konuda daha ısrarcı ve atak olmalı. Halkın beklentisi bu yönde… Hatta hiç vakit geçirmeden sığınmacıları nasıl göndereceklerini kamuoyu ile paylaşmaları önemlidir.