Bugün başlayacağımız yazı dizisinin konusu hukukçular taşınmaz zilyetliğin idari yolla korunması, halk arasında kaymakamlık eliyle tahliye, idari personel tarafından 3091 uygulaması farklı şekillerde adlandırılmaktadır. Uygulamanın esasını 3091 sayılı Taşınmaz Mal Zilyetliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanun ve 3091 sayılı kanunun uygulanmasında farklı kararların önüne geçmek, yeknesaklığı sağlamak için yayınlanan Yönetmelik oluşturur.
3091 sayılı Kanun gerçek ve tüzelkişilerin zilyed bulunduğu taşınmaz mallarda uygulanır. Tüzelkişilerin taşınmazları arasına kamu idareleri, kamu kurum ve kuruluşları veya bunlar tarafından idare olunan veya Devlete ait veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerlere veya menfaati umuma ait olan taşınmaz mallara da uygulanır.
3091 sayılı Kanun güvenliği ve kamu düzenini sağlamaya yönelik olup, bu Kanuna göre verilen kararlar mülkiyet yönünden bir hak sağlamaz. Kanun taşınmaz mal üzerinde fiili hakimiyet ve tasarrufu esas alarak zilyetliği korur. İdare tarafından verilen karar sadece bir “idari zabıta tedbiri” niteliğinde kesin kararlardır.
3091 sayılı Kanunun uygulanmasında 3091’e göre özel kanun durumunda olan 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu, 3194 sayılı İmar Kanunu, 6831 sayılı Orman Kanunu, 3213 sayılı Maden Kanunu ile diğer özel kanunlar kapsamına giren taşınmazlara tecavüz veya müdahalelerin olması halinde, gerek başvuru gerek ise vali veya kaymakamlarca resen 3091 sayılı Kanuna göre soruşturma yaptırarak tecavüz veya müdahale önlenmekle birlikte, ayrıca ilgili kanunlarına göre de gereği yapılmak üzere ait olduğu kamu kuruluşlarına bildirilebilir.
3091 sayılı Kanunun uygulandığı gerçek ve tüzel kişilere ait taşınmaz mallar; arz üzerinde sabit olan tarla, bağ, bahçe, arsa, orman, ağıl, apartman, dükkan, fabrika, otel gibi bütün arazi, bina ve madenlerdir. Devlete ait taşınmaz mallar, tapuda Hazine adına kayıtlı olanlar ile tescil edilebilir nitelikte Hazineye ait taşınmaz mallardır. Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan taşınmaz mallar, herkesin istifadesine açık olan denizler, göller, nehirler, tarıma elverişli olmayan yerler, kayalar, tepeler ve dağlar gibi sahipsiz şeyler ile Devlet veya bir kamu hukuku tüzel kişisi tarafından umumun yahut bir kısım halkın yararlanmasına terk ve tahsis edilen umumi yollar, köprüler, parklar, meydanlar, mer'alar, yaylak ve kışlaklar gibi menfaati umuma ait olan taşınmaz mallardır.
3091 sayılı kanunun koruduğu zilyetlik ve zilyet kavramlarını açıklamak gerekir. Zilyetlik, taşınmaz mallardan bir yarar sağlamak üzere olanları fiilen hâkimiyet altında bulundurmadır. Basit haliyle taşınmazdan yararlanma zilyetlik olup mülkiyet ile zilyetliğin bir ilişkisi bulunmamaktadır. Taşınmaz maldan bir yarar sağlamak üzere o taşınmaz malı fiilen hakimiyeti altında bulunduran gerçek ve tüzel kişilere Zilyet denir.