Tüm İnternet Gazeteciliği ve Gazeteciler Derneği Merkez Yürütme Kuurlu, Cumhuriyet’imizin 100. Yıl kutlama mesajını yayınladı. Mesajda;
“Ülkenin yönetim şekli “Cumhuriyettir” diyen (TBMM) yani milli iradenin kendisidir! Bu iradenin üzerinde kurulması düşünülecek hiçbir yönetim şekli, büyük Türk milletinin kabul edeceği bir şey olmayacaktır! En büyük irade Milli irade en büyük bayram 29 Ekim de ilan edilen Cumhuriyetin bayramıdır!
Mustafa Kemal Atatürk ve onun silah arkadaşı, 2. Büyük devlet adamı olarak bilinen İsmet Paşa ile birlikte meclise götürdükleri tasarı, bir büyük devletin muasır medeniyetler seviyesine imza atacak yönetim şekli olan Cumhuriyetti! Bugüne kadar büyük Türk milletinin Cumhuriyet ilelebet payidar kalacaktır sözüne sıkı sıkıya bağlı kalmasının asıl nedeni, özgürlüğün bir ulusun varlığının ifadesi olduğuna olan inancıdır! Bu millet Cumhuriyeti ve onun devletini bağımsız kılmaya, milletini özgürleştirmeye ve yaşatmaya ant içmiş bir şuurla vatanın bütünlüğüne sahip çıkacağından kimsenin şüphesi olmasın!
Atatürk, Cumhuriyet Bayramı kutlamaları için TBMM'ye gelirken.
Osmanlı Devleti, 1876 yılına kadar mutlak monarşi, 1876-1878 ve 1908-1918 arasında meşruti monarşi ile yönetilmişti. I. Dünya Savaşı'nda yenilgiye uğramasının ardından işgale uğrayan Anadolu'da halkın işgalcilere karşı Mustafa Kemal Paşa önderliğinde verdiği Millî Mücadele, 1923 yılında millî güçlerin zaferi ile sonuçlandı. Bu süreçte, "Büyük Millet Meclisi" adıyla 23 Nisan 1920'de Ankara'da toplanan halkın temsilcileri, 20 Ocak 1921'de Teşkilat-ı Esasiye Kanunu adlı yasayı kabul ederek egemenliğin Türk ulusuna ait olduğunu ilan etmiş ve 1 Kasım 1922'de aldığı kararla saltanatı kaldırmıştı. Ülke, meclis hükûmeti tarafından yönetilmekteydi. Egemenliğin Türk Ulusuna ait olduğunu kabul etmek, milli iradenin her şeyin üstünde olduğunu kabul etmek, saltanatın son bulduğu anlamına gelen bir kararla Cumhuriyetin bir yönetim şekli olduğunu tüm Dünya’ya ilan etmekti! İşte o gün bu Devlet’in büyük Türk Milletinin verdiği büyük mücadeleyle kurulduğunu, bu devleti kimse ve kimselerin kendi emelleri uğruna heba edemeyeceğinin aslında ilanıydı!
İçeride ve dışarıda ki düşmanlar, işbirlikçiler Cumhuriyeti asla hazmedememişler, olmaz karalamalar ve çirkin sözlerle attıkları çamurun altında kalmaya mahkûm olmuşlardır! Nafile gayret, kin ve nefret söylemleri Cumhuriyet’in meşruluğunu ortadan kaldıramayacağının, buna yüce Türk Milletinin asla geçit vermeyeceğinin kanıtıdır Cumhuriyetin ilanı.
27 Ekim 1923'te İcra Vekilleri Heyeti'nin istifası ve yerine meclisin güvenini kazanacak yeni bir kabinenin kurulamaması üzerine Mustafa Kemal Paşa, yönetim biçiminin Cumhuriyet olması için İsmet Paşa ile birlikte bir kanun değişikliği tasarısı hazırlayarak 29 Ekim 1923'te Meclis'e sundu. Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nda yapılan değişikliklerin kabulü ile Cumhuriyet, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından ilan edilmiş oldu.
Cumhuriyetin ilanı, Ankara'da 101 pare top atışı ile duyuruldu ve 29 Ekim gecesi ile 30 Ekim 1923 tarihinde başta Ankara olmak üzere tüm ülkede bir bayram havasında kutlandı.
Bayram kabul edilmesi
2007 yılı Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında Boğaziçi'nde patlayan havai fişekler
Cumhuriyet ilan edildiği sırada henüz 29 Ekim günü bayram ilan edilmemiş, kutlamalar konusunda bir düzenleme yapılmamıştı; 29 Ekim gecesi ve 30 Ekim günündeki şenlikleri halk kendiliğinden organize etti. Ertesi yıl, 26 Ekim 1924 tarihli 986 numaralı kararname ile Cumhuriyet'in ilanının 101 pare top atılarak ve planlanacak özel bir programla kutlanmasına karar verildi. 1924 yılında yapılan kutlamalar, daha sonra yapılacak olan Cumhuriyet’in ilanı kutlamalarının başlangıcı oldu.
2 Şubat 1925'te, Hariciye Vekâlet’ince (Dışişleri Bakanlığı) düzenlenen bir kanun teklifinde 29 Ekim'in bayram olması önerilmiştir. Bu teklif Meclis Anayasa Komisyonu tarafından incelendi ve 18 Nisan'da karara bağlandı; 19 Nisan'da ise teklif TBMM tarafından kabul edildi. 628 sayılı bu kanun ile 29 Ekim, Cumhuriyet'in milli bir bayram olarak kutlanması resmi bir hüküm şekline geldi. Cumhuriyetin ilan edildiği gün, 1925'ten itibaren ülke içinde ve dış temsilciliklerde resmî bir bayram olarak kutlanmaya başladı.
Hükûmet 27 Mayıs 1935'te milli bayramlar hakkında yeni bir düzenleme yaparak ülkede kutlanan bayramları ve içeriklerini yeniden belirledi. Daha evvel Meşrutiyet'in ilan günü olan Hürriyet Bayramı ile Saltanatın kaldırılış günü olan Hâkimiyet Bayramı milli bayramlar arasından kaldırılarak kutlanmasına son verildi. Cumhuriyet'in ilan edildiği gün 29 Ekim "ulusal bayram" olarak ilan edildi ve devlet adına yalnız o gün tören yapılması karara bağlandı.
Kutlamalar
Cumhuriyet'in ilk yıllarında, Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında yıkılan bir devletin enkazından genç Türkiye Cumhuriyeti'nin doğduğu vurgusu yapılmıştır. Bu ilk zamanlarda kutlamalar, günübirlik yapılan törenler şeklindeydi. Aynı gün içinde törenler, sabah resmikabul ile başlar daha sonra devlet erkanı önünde resmî geçit düzenlenir ve akşamda fener alayı gerçekleştirilerek program üç kısımda tamamlanmış olurdu. Ayrıca bayram akşamları şehrin idarecileri ve ileri gelenlerinin katıldığı "Cumhuriyet Baloları" düzenlendi. Törenlerin bu yapısı 1933 yılına kadar devam etti.
Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında 1933 yılında gerçekleşen onuncu yıl kutlamalarının ayrı bir yeri ve önemi vardır. 1923'te kurulan Cumhuriyet'in on yıl gibi kısa bir süre içinde gerçekleştirdiği reformların ve ekonomik kalkınmanın halka ve tüm dış dünyaya gösterilmek istenmesi Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına farklı bir anlam yüklenmesine sebep oldu. Onuncu yılda kutlamalar daha önce yapılan bayram kutlamalarından çok daha geniş bir şekilde organize edildi. Hazırlıklar için 11 Haziran 1933 tarihinde TBMM'de görüşülen ve 12 maddeden oluşan 2305 sayılı "Cumhuriyet’in ilanının onuncu Yıl Dönümü Kutlama Kanunu" kabul edildi. Kanunla 10. yıl kutlamalarının üç gün sürmesi ve bu günlerin resmî tatil olması kararlaştırıldı.
Tüm yurtta, 10. yıl bayram kutlama törenlerinin yapıldığı yerlere "Cumhuriyet Meydanı" adı verildi ve isim koyma törenleri yapıldı. İsim konma törenleri sırasında hatıra olarak "Cumhuriyet Anıtı" veya "Cumhuriyet Taşı" denilen mütevazı anıtlar yapıldı. Kutlamalar, çok renkli geçti. Mustafa Kemal, Ankara Cumhuriyet Meydanı'nda Onuncu Yıl Nutku ‘nu okudu. Onuncu Yıl Marşı bestelendi ve marş her yerde okunur oldu. 1934 yılından 1945 yılına kadar yapılan Cumhuriyet Bayramı kutlamaları bazı değişiklikler dışında 1933 yılında yapılan Cumhuriyet Bayramı kutlamaları örnek alınarak düzenlendi.
Bugün bu ülkenin değişen şartlarına göre değil, düşüncelerin farklılığı ışığında Cumhuriyet Bayramı kutlamaları farklılıklar altında yönlendirilerek kutlamalara maruz bırakılmaya çalışılsa da bu millet bu en büyük bayramı yüreğinin ta derinliklerinde kutlamaya devam edecektir! Cumhuriyet ve onun bayramı bu millete atalarının emanetidir! İlelebet yaşayacaktır!
Cumhuriyet kültürel yapımızı bozdu diyenler, gaflet ve delalet içinde olduklarını, Cumhuriyetin bir ulusun var oluşunda nasıl bir güvence olduğunu, kendileri içinde neleri kazandırdıkları gerçeğini kabullendiklerinde mutlak anlayacaklardır!
Bizler Cumhuriyet çocuklarıyız! Demokrasinin özgürlükler için, TBMM’nin devletin güvencesi olan Parlamento yoluyla milli iradenin temsil edildiğini bilenlerden ve bu değerleri, kavramları koruyanlardanız!
İçte ve dışarda ki mihrakların bu vatanı talan edip bizleri karanlığa, köleliğe ve bağımsız ve bayraksız yaşamaya mahkûm etmek istediklerini biliyoruz! Bu yüce millet Mustafa Kemal Atatürk ve kahraman silah arkadaşlarını, yoksul ve aç atalarımızın içimizdeki hain ve düşmanları temizlemenin bedelini ağır ödediklerini biliyoruz. Ant olsun ki vatanı korumak ve Cumhuriyeti ilelebet yaşatma yüce Türk Milletinin nöbetinde ve korumasındadır! Biline ki bu kavramları kaybetmemek ve gelecek nesille emanet etmek için canlarımızı vermeye her zaman hazırız!
Büyük bayrak, en büyük bayram CUMHURİYET bayramı kutlu olsun!” ifadelerine yer verildi.