Günlük yaşamımızda sıkça karşılaştığımız ancak genellikle göz ardı ettiğimiz bir sosyolojik dinamik, "Adamcılık" kavramıdır. Adamcılık, bireylerin ilişkilerinde, terfi almak, destek görmek veya herhangi bir avantaj elde etmek adına, liyakat ve dürüstlükten uzaklaşarak kişisel bağlantılara aşırı derecede değer verme eğilimini ifade eder. Kavram, temelde liyakat ve objektif değerlendirmeler yerine kişisel bağlantıları öne çıkaran bir tutum içerir. Bu durum, toplumun sağlıklı işleyişine zarar vererek, liyakatin önemini göz ardı eder. İnsanlar arasındaki ilişkilerin sadece kişisel bağlantılara dayanması, sosyal adaletin sarsılmasına ve haksız rekabetin ortaya çıkmasına neden olabilir. Liyakatin ikinci plana atılması, toplumda yetenek ve becerilere dayalı bir rekabet ortamının zayıflamasına yol açabilir. “Adamcılığın” yaygınlaştığı bir ortamda, toplumsal adaletsizlik ve fırsat eşitsizliği artar. Liyakat ve yetenek, bireylerin başarılarına etki etmeyip, kişisel bağlantılara olan güveni öne çıkardığından, bu durum toplum içinde adaletsizlik algısını pekiştirebilir. Bu da, millet arasında güven kaybına ve haksızlıklara karşı duyarlılığın azalmasına neden olabilir. Üstelik, bireyler arasında ayrımcılığa ve gruplaşmaya yol açabilir. Kişisel bağlantıların öne çıkması, toplumsal birleşme ve dayanışma duygusunu zayıflatabilir, toplumun içinde bölünmelere, güvensizliğe, sosyal huzursuzluklara neden olabilir.
Adamcılık, sadece bireyler arasındaki ilişkilerde değil, aynı zamanda devlet kurumlarında ve kamusal alanlarda da görülebilir. Bu durum, milli duyguların zedelenmesine ve halkın güveninin sarsılmasına yol açabilir. Kamu kaynaklarının kişisel ilişkilere göre dağıtılması, adil olmayan bir sistem algısını güçlendirebilir ve bu da toplumsal huzursuzluğa sebep olabilir.
Seçim süreçlerinde, adayları değerlendirirken sıklıkla karşılaştığımız, sadece kişisel ilişkilere dayanan ve toplumun genel çıkarlarını göz ardı eden bu olgu, sadece cebi dolu, kartvizitleri sağlam olanları görerek; gerçekten güvenilir, milli ve manevi değerlere saygılı, insan odaklı liderlik nitelikleri taşıyan adayları görmezden gelmemize sebep olabilir. Bu bağlamda, sosyolojik liderlik anlayışını hatırlatmak isterim. Bahsettiğim liderlik anlayışı, bir belediye başkanından önce, bir insanın toplumdaki rolünü ve sorumluluklarını vurgular. Güvenilir, değerlere bağlı, insan odaklı hizmet anlayışına sahip bir lider, şehir sakinlerini bir araya getirerek sosyal uyumu güçlendirir ve toplumsal kalkınmayı destekler. Yazımın başlığında bahsettiğim “Adamcılık” olgusu, bu lideri aramak, araştırmak, bulmak sorumluğunu içermektedir. Seçimler kapıda ve bu sefer oylarımızı sadece parti renklerine vermek yerine, gerçek hizmet ve toplum bağlılığıyla parlayanlara verme vaktidir. Benim bahsettiğim Adamcılık olgusu, ayrıca, cinsiyet farklılığı taşımamaktadır. Zira inanırım ve her zaman söylerim ki; bu dünya bir gün değişecekse bunu kadınlar başaracaktır!
Belediye Başkanımızı seçerken unutmamamız gereken şeyleri sizler için not aldım. Bakalım bana hak verecek misiniz?
Şehriniz, alt yapı şampiyonunu bekliyor.
Kentimizin alt yapısı, bir sihirbazın şapkasından çıkan tavşan gibi sürekli sürprizlere gebe. Adayınızın bu sihirbazlığa ne kadar hâkim olduğuna dikkat edin. Kanalizasyon sorunlarından yola çıkarak, alt yapı konusundaki çözüm önerilerini analiz edin.
O zaman Dans!
Şehirlerin sokakları adeta bir dans pisti gibi. Ancak bu dansın düzenli ve akıcı olması, adayınızın trafikle ne kadar uyumlu olduğuna bağlı. Yolların bir tango gibi düzenli olması, trafik sorunlarının bir vals gibi çözülmesi gerekiyor. Seçimlerde, trafik sorunlarına çözüm getirecek bir dans partneri seçin.
Her şehir, nefes almak istiyor.
Yeşil alanların korunması ve artırılması, adayınızın çevre konusundaki vizyonunu belirler. Seçimlerde, şehrinize nefes aldıracak bir yeşil alan mucidi seçin.
Şehriniz, güldüren gözlemcisiyle renklenecek.
Politika ciddi işlerle dolu, ancak biraz gülümsemeye ihtiyacımız da var. Adayınızın güldürme yeteneği, sizi sadece seçim sürecinde değil, göreve geldikten sonra da güldürebilir mi, dikkat edin.
Şehrimizin detaylarını düşünen bir belediye başkanı, aslında bir sanatçı gibi.
Detaycı adaylar, şehrimizin dokusunu örüyor. Bu seçimde, adayınızın düşündüren detaycılığına odaklanın.
Adayınızın geçmişteki belediye görevleri, birer altın madeni gibi.
Bu madenlerden çıkan altınlar, şehrinizin sorunlarına çözüm olabilir. Profesyonel bir altın arayıcısı seçin, şehrinize değer katın.
Belediye başkanınızın kapısı herkese açık olmalı.
Şehir sakinlerinin sorunlarını dinleyen, çözüm önerileri sunan bir lider seçin. Kapısı herkese açık olan bir belediye başkanı, şehrinizin gerçek lideri olabilir.
Yatırımcı ruhlu bir lider seçin, şehrinizin büyümesine katkıda bulunun.
Şehirler birer yaşayan organizma gibidir, sürekli değişir ve gelişir. Adayınızın yatırımcı ruhu, şehrinizin geleceğini inşa edebilir.
Şehriniz, halkı ve halkın sanatını kucaklayan bir liderle daha renkli olacak.
Adayınız engellileri, yaşlıları, çocukları; kısaca halkı ve halkın sanatını ne kadar önemsiyor?
Her şehir, çözüm bekleyen sorunlarla dolu bir bilgelik meydanı gibidir.
Adayınızın bu meydanda nasıl bir akıl hocası olduğunu düşünün. Şehriniz, çözümsel akıl hocasını bekliyor.
Şehri bilmeyen, semtlerin ara sokaklarında kaybolan, halka dokunmayan ve çözüm üretemeyen adaylar, şehrimizin geleceğini belirsiz kılmaktan öte bir anlam taşımaz. Gerçek hizmet ve toplum bağlılığı olmayan, şehir sakinlerinin gerçek ihtiyaçlarına cevap veremeyen adaylar, sadece kişisel çıkarlarına odaklanarak şehrimizin potansiyelini boşa harcamakla kalmaz, aynı zamanda geleceğimizi de riske atar.
Unutmayın, şehrinizin geleceği, sizin oylarınızla şekilleniyor. Hak eden kazansın, hem seçimlerde hem hayatta!..