Covid-19 yüzünden vaktimin büyük kısmını evde geçiriyorum.
Uzun zamandır başta Mersin olmak üzere, ülkenin her yanından dostlar arıyor.
Uzun konuşmaların büyük bölümü, yaşadığımız durumu değerlendirmekle geçiyor.
Halinden memnun olan kimse yok!
Nasıl olsun ki?
Bir yandan çöken ekonomide çaresiz kalmanın tükenmişliği, diğer yandan hak ve özgürlüğüyle birlikte geleceğini kaybetmenin umutsuzluğunu yaşıyor insanlar!
Konuştukça, okudukça ve de yazdıkça gerçekler daha net ortaya çıkıyor…
Eğitim durdu. Bir nesli kaybediyoruz farkında değiliz!
Hele iş arayan gençlerin hali insanın içini acıtıyor…
Tüm bu dertlere Covid-19’un yarattığı can korkusu eklenince, toplum müthiş bir bunalım içinde…
Ülkede tek bir adam var!
Her şeyi bilen, her şeyden anlayan ve her şeyi yöneten tek adam.
Pazardaki sebze ve meyve fiyatlarını düşüremeyen.
Neredeyse halkı kuru ekmeğe muhtaç eden.
Çiftinin tarlasını, traktörünü ve hayvanını elinden alıp açlığa mahkûm eden.
Sonra da üretmiyorlar deyip aç kalan yurttaşa çiftçiyi şikâyet eden bir adam!
Yani esnafı icralık, memuru borç içinde, işçiyi işsiz bırakan bir AKP yönetiyor ülkeyi…
Bunları unutarak;
Halkın yaşam biçimine yön veren, yediği, içtiği ve giydiğine karışan biri var!
Üstelik o biri; yurttaşların kendilerini ifade etmelerine “dur” diyen, sorunlarını çözmeyen, taleplerine kulak asmayan, “yeter artık hakkımızı istiyoruz” diyenleri de hakaret ettiler diye yargıya gönderen kontrolsüz bir güç!
Devletin kurumlarını işlevsiz bırakan ama veremediği hizmetlerinden dolayı kuruluşları sorumlu tutan frensiz bir anlayış…
Kısaca yalanlar ve riyalar üzerine kurulu bir düzen ülkede hüküm sürüyor…
Bu hafta sonu Kırmızıkedi Yayınevinden çıkan Murat Ağırel’in “Parsel Parsel” kitabını, hani denir ya, “bir solukta okudum.”
Ağırel’in akıcı, temiz ve çarpıcı üslubuyla yazılan bu kitap, ortaya çıkardığı dehşet verici olaylar nedeniyle ilginizi çok çekecek! Okumanızı tavsiye ederim…
Bülent Arınç’ın Melih Gökçek için” Ankara’yı parsel Parsel FETÖ’cülere sattı” deyişi kitabın isimi olmuş…
Murat Ağırel kitabında yapılan yolsuzlukları, verilen tavizleri, imar planlarındaki usulsüzlükleri tek tek sıralamış.
Fettullah Gülen ile Gökçek’in dostluklarını ve bu hain örgütün Türkiye’nin başkentinde yaptıklarını açıklamış. Ankara’nın, başta Atatürk Orman Çiftliği olmak üzere yağmalanış öyküsünü anlatmış. Elde edilen rantın büyüklüğünü belgeleriyle ortaya sermiş!
Murat Ağırel, Gökçek’in Başkan olarak belediyeyi görülmemiş zarara uğrattığını iddia ediyor. Ankara’yı bugün Türkiye’nin en borçlu kenti haline getirdiğini söylüyor…
İsraf ve hırsızlıkların boyutu için devletin Denetleme Kurulları’nı göreve çağırıyor!
Kitabın önemli bölümü ANKAPARK’la ilgili.
ABB müfettişleri, Melih Gökçek için ANKAPARK özelinde belediyeyi 3 milyar TL zarara uğratması nedeniyle Cumhuriyet Baş Savcılığı’na suç duyurusunda bulunmuşlar.
Ayrıca kitapta listelenen yolsuzlukların tutarı, işin boyutunun görüldüğünden çok daha büyük olduğunu gösteriyor!
Ağırel sonsöz bölümünde; “Melih Gökçek’in taa Keçiören Belediye Başkanlığından bu yana, ihaleleri ve rantı kendi çevresine nasıl dağıttığını, Muradiye Vakfı ve Gülen’le birlikte tarikatların halkın üstünde kan emici rollerini pekiştirmek için onlara nasıl yol verdiğini” anlatıyor… Ve devam ediyor!
“Gökçek neden istifa ettirildi? Bu soruya hiç yanıt verilmedi. Açıklama da yapılmadı! AKP iktidarı neler yapıldığını biliyor. Melih Gökçek’e dokunulduğu an FETÖ’nun “siyasi ayak” operasyonlarına başlamak zorunda kalacaklar.” Diyor…
Önemli olaylarla dolu bu kitabı okudukça şaşırmadım!
Ama!
Pervasızca halkın soyulmasını izleyen ve her vesile din ve imandan bahseden AKP iktidarının, tüm yolsuzluk ve hırsızlıklardan haberdar olmasına rağmen, neden hala hiçbir şey yapmadığını bir kez daha çok iyi anladım!
Ne demeli, “Ahlaksızlığı ve günahı sadece seyredenler, aslında yapanların ortaklarıdır!”