ÖZGÜRLÜK - III

Yani özgürlük yolunda düşmanınız kim?

Düşmanınız  :  Şartlanmışlıklarınız ve alışkanlıklarınız…

Bu iki unsur sizi hayatınız boyunca kurallar içine mahkum eder. Şartlanmışlıklarınızı daha çok çevreniz ve yaşamınızdaki kuruluşlar oluştururlar. Ama alışkanlıklarınız tamamen sizin kendinize hazırladığınız yaşamsallarınızdır. Bunlar sizi özgür bırakmamak konusunda sanki gizliden anlaşmışlardır. Burada unutmamanız gereken ise bu unsurları bilen kötü niyetli kişiler bunları kullanarak sizin hayatınızı sıkıntılara sokabilirler.

İyileşmek için illa hasta olmanız gerekmez…

Sadece kişisel özgürlüğünüzü kullanırken başkalarının özgürlük alanına girmemeye özen ve saygı göstermeliyiz.

Apartmanınızın arka kısmında bir otoparkınız var, ön taraftaki girişine bir bariyer yaptırmışsınız ve üstüne de “otopark girişine park etmeyiniz” yazmışsınız. Gece evde çocuğunuz hastalandı, ağrı içinde kıvranıyor, siz hemen çocuğunuzu sarıp sarmalayıp hemen merdivenlerden inerek otoparka koşuyorsunuz… Arabanızı çalıştırıp sokağa yöneliyorsunuz ve bariyerin önüne geldiğinizde yaşadığınız şey müthiş bir şok! Otopark girişinde tanımadığınız bir araç park etmiş. Gece saat 3 ve siz hasta çocuğunuzla bariyerin önünde ne düşünürsünüz ve ne yaparsınız? Doğal olarak hemen bulabilirseniz eğer bir taksi durdurup hastaneye gidersiniz. Ama o saate takside bulamazsanız komşularınızdan otoparkın dışında park etmiş birini uyandırmaya çalışacaksınızdır. Bütün bunları yoluna koyduğunuzda ve hastaneden olumlu sonuçla bile evinize dönseniz o otoparkın önündeki araç için nasıl bir iyiylik düşünürsünüz acaba? Sadece bir not kağıdına başınızdan geçen sıkıntılı anları yazarak, onu uyarmak için sileceğe takacak kadar olgun olduğunuzu düşünmek istiyorum. Ama herkes siz olmayabilir…

Benim bir sütkardeşim var. Sütkardeş ne demek diye sormayın lütfen. Annelerimiz komşuymuş bizler doğduğunda ve onun annesinin sütü az olduğundan benim annemden süt desteği almış. Neyse, Sütkardeşim bir litüe yani keman yapımcısı ve tamircisi. Uzun yıllar Amerika’da kaldı ve Türkiye’ye dönmek istedi. Ben de ona yardımcı ve daha çok birlikte olmak duygularımla yan dairemizin kiralık olmasını fırsat bilerek onun o daireye taşınmasını sağladım. Doğal olarak keman yapımcısı kemanı yaptıktan sonra onu kıvamına getirmek için akort etmek zorunda. Ama bu zorunluluk gece yarısından sonra yapılmak zorunda değil. Geçen gece böyle bir şey yaşadığımda yan duvarın arkasına bağırdım.

  • Özgürlük, özgürlük…

Geçenlerde iki şeritli bir yolda gidiyorum ama soldan gitmeme rağmen önümde bir kuyruk oluştuğunu ve trafiğin tıkandığını gördüm. Biraz uyanıklık yapıp sağ şeritten hızlanarak gitmeye başladım. Birazdan soldaki kuyruğun sebebini gördüm. Bir vatandaşımız sol şeritten hız limitlerinin bile çok altında kişisel özgürlüğünü kullandığını maalesef gördüm.

Ankara’nın Aşağı Ayrancı mahallesinde oturuyorum. Mahallemiz daha çok emekli bürokratların oturduğu sessiz sakin ve nezih bir yerdir. Bebeğimiz olduğunda mahalle marketlerinden ve eczanelerinden mama alma çabalarımız sırasında mahallemizin yaş ortalamasının çok yüksek olduğunu bebekten çok köpek olduğunu ve köpek mamasının bulunmasının daha kolay olduğunu öğrendik. Eşimle akşamüstleri yürüyüş yapmak için sokağa çıktığımızda sokaklarda bebek arabamızı sürmek için çok sıkıntılı zamanlar harcadık. Çünkü köpek besleyen değerli komşularımızın köpeklerinin pislettiği yerleri temizlemeyerek öylece belediyeye bırakmışlardı. Gazetelere yazılar yazdım, apartman yöneticilerine çoğalttığım şikayet dilekçelerini verdim, elektrik direklerine uyarı yazıları yazdım… Ancak olmadı mahalle komşularımın kişisel özgürlüklerini kötüye kullanmalarının önüne geçemedim.

Demek ki neymiş, kişisel özgürlüklerimizi kullanırken başkalarının özgürlüklerine zarar veriyorsa bizim özgürlük sınırımız orasıdır. Kuralların olmadığı ya da olduğu ama uygulanamadığı yerlerde Sosyal Terör vardır.

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.