ÖLÜM SON ÇARE

Laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, çağın lideri, emperyalizme karşı duran ve birçok ülkenin bağımsızlık mücadelesinde düşünceleri ve eylemleriyle önder olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, 10 Kasım günü 81. kez saygı ve özlemle andık. Yine milyonlarca insan ona şükranlarını sunmak için kentlerindeki anıtına, Ankara’da da Anıtkabir’e koştu... Atatürk’ü yalnızca andıkça değil, anladıkça daha çok seviyoruz.

Ona olan hayranlığımız daha da artıyor!

Bazıları, Gazi Mustafa Kemal ile kendini yarıştırmaya çalışıyor… Cumhuriyet döneminde yapılmayan hizmetleri yaptıklarını anlatıyor. Olmayanları da katarak! Daha önce hiçbir şey yapılmadığını satır altı söylemeye çalışıp Cumhuriyetin geçmişini toptan yok sayıyor… Heyhat! Bu kadar ego şişmesi hayra alamet değil!

Geçen hafta 2 acı olay peşi sıra yaşandı. İstanbul’da borçları nedeniyle 4 kardeş siyanür içerek intihar etti. Hemen sonrasında Antalya’da 4 kişilik bir ailenin de intihar ettiklerini öğrendik.

Her iki toplu intiharın nedeninde yoksulluk olduğu basında yer aldı.

Ekonominin çöktüğünü dile getirenlerin savcılıklarca işlem yapıldığı ülkemizde böyle haberleri daha çok duyacağız!

Yaratılan ekonomik sistem; zengini daha zengin yoksulu daha da fakir yapmaktadır. Üretmeyen, adil bölüşümü yok sayan, sadece yandaşları kollayan, insan ve emeğe saygı duymayan, sömürü düzenini tercih eden anlayış giderek yeni toplumsal travmalar yaratacaktır…

Ekonomi daralmakta, işyerlerinin kapatılması çoğalmakta, işçi çıkarımı hızlanmakta, böylece yoksulluk açlığa dönüşmektedir. Yurttaşın işsizlik ve açlıkla karşı karşıya kalması, önce ailesi sonra ülkesiyle kavga etmesine neden olmaktadır. Bir de adaletin olmadığı inancı yoğunlaşınca yurttaş-devlet çatışması ayyuka çıkmaktadır. Hele hele yurttaşların yaşama talepleri hile, yalan, baskı ve din kullanılarak bastırılmaya çalışılırsa tehlike kapıya gelir... Horlanan, aşağılanan toplum önceleri susmak zorunda kalır, ancak zorlanan ve gerilen bu toplum dengeyi kaybeder, bunalıma girer ve patlar!..”Toplumsal patlama noktasına gelindiğinin farkında mıyız?

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayımlanan intihar istatistiklerine göre; 2015 yılında ölümle sonuçlanan intihar sayısı bir önceki yıla göre yüzde 1.3 artarak 3 bin 211 kişiye yükselmiş... İntihar edenlerin yüzde 72.7’si erkek, yüzde 27.3’ü ise kadınmış...

İntiharların birçok nedeni var. Uzmanlar psikolojik, siyasal, kültürel, sosyal nedenlerin yanı sıra en etkili gerekçenin ekonomi olduğu söylüyorlar.

Adil paylaşmayan toplumlarda büyük bir çoğunluğun yaşam zorlamasına girmesi doğal…

Ekonomiye bakalım; TÜRK-İŞ araştırmasının 2019 Ekim ayı sonucuna göre:

  1. Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 2.058,46 TL, olmuş.
  2. Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 6.705,08 TL.
  3. Evli olmayan-çocuksuz bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ ise aylık 2.526,14 TL olarak hesaplanmış…

Oysa bugün yaklaşık 11 milyon asgari ücretlinin eline geçen 2020 TL.

Gelir/gider arasındaki dengesizlik nedeniyle AKP iktidarı sürecinde yurttaşın son 16 yılda borcu 88 kat artmış…

Türkiye’de toplam 32 milyon kişinin kredi kartı borcu var ve 3 milyon 248 kişi de kredi kartı ya da bireysel kredi nedeniyle yasal takip altında bulunuyor.

İşsiz sayısı 10 milyona yaklaştı… Her 4 gençten biri işsiz. Yükseköğrenim görmüş her 5 kişiden ancak biri iş bulmuş.

Birileri bu insanların nasıl yaşayacaklarını anlatsın!

Kısaca aş yok, iş yok… Baskı, sindirme ve korkutma çok! Hak hukuk ve adalet de kaybolunca ölüm son çözüm galiba!

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.