2022 Merkezi Yönetim bütçesi, iktidar tarafından TBMM‘ ne sunuldu. Görüşmeler devam ediyor. Bu bütçeye göre, Gelir , 1-bir-trilyon 472 milyar 583 milyon, Gider ise,1-bir-trilyon750 milyar 957 milyon lira, olarak belirlenmiş. Yani bütçe, daha başından yaklaşık 280 milyar açık bağlanmış. Biz, yıllardır biliyoruz ki, Akp bütçelerinin hiç biri planlanan miktardaki açıklarda kalmamış, tersine birkaç kat fazla açık vermiştir. Bunu, iktidar muktedirleri de biliyor, ama, tepkileri azaltmak için, böyle küçük miktarlarla başlıyorlar, gerisi geliyor. Çünkü memlekette, tek parti ve tek adam yönetimi var. Hiçbir devlet kurumu bağımsız değil. Hiçbir denetim mekanizması yok. Rejim de, bu zihniyete uygun hale getirilmiştir.
Her bütçe, siyasal iktidarın tercihine göre şekillenir. Nerelere , ne kadar kaynak aktarılacağına, yatırım ve istihdama, kamu hizmetlerine, emeklilere , emekçilere, çalışanlara, çiftçilere ne oranda kaynak ve destek sunulacağı, bu siyasal tercihlere göre belirlenir. Aynı zamanda bütçe verileri, iktidarın, demokratik ve hukuki bakışını, nasıl bir toplum ve rejim yaratma niyetini de ortaya koyar. Bir anlamda bütçe verileri, iktidarın siyasal aynasıdır. Meclise sunulan AKP-Saray bütçesinde, gerçek anlamda halk yok, emekli yok, çalışan işçi- kamu görevlileri yok, köylü-çifçi yok, esnaflar yok, milyonlarca issizler ve istihdam alanları yok. BU BÜTÇE, memleket ve toplumun gerçek durumlarından ve halktan kopmuş, saray iktidarının, YANDAŞLARA RANT, TEFECİLERE BORÇ, FİYATLARA ZAM VE SAVAŞ BÜTÇESİDİR.. MEMLEKET KAYNAKLARININ TALAN EDİLDİĞİ VE PEŞKEŞ ÇEKİLDİĞİ BİR BÜTÇEDİR
AKP iktidarı, memleketi borç batağına soktu. Bizlerin ve çocuklarımızın ödeyeceğimiz borçlar yetmeyecek, torunlarımız da, şimdiden borç yükü altına girdi. İktidarın, kendilerine ve yandaşlarına, talan ve rant politikası yüzünden, 2002 de 130 milyar dolar olan ülkemizin toplam borcu, 2021 de 475 milyar dolara çıktı. Üstelik bu borçlar, yüksek faizli ve büyük kısmı kısa vadeli borçlar. Bu yüzden bu bütçe BORÇ BÜTÇESİDİR . Başta, millete küfreden beşli çete olmak üzere, yandaş şirketlere peşkeş çekilen, döviz garantili Yap işlet devret adlı soygun düzeniyle, milyarlar orada talan edilecek. Örneğin şehir hastaneleri denen yeni soygun modelinde, 2021 de 16 milyar ayrılmışken, 2022 de 21 milyar ayrılmış. Geçen 4 yılda hastane mütahitlerine, 54,5 milyar ödenmiş. Karşılığında 13 şehir hastanesi var. Oysa aynı parayla, aynı yatak kapasitesine sahip, tam 57 hastane yapılabilirdi. Yani şehir hastaneleri vurgununda, şirketler kazansın diye bizler, halk olarak, 44 normal hastaneyi kaybettik. Bu garanti talanının 25 yıl süreceğini de eklersek, halkımızın, toplumun, bu süreçte 275 hastaneyi kaybettiğini ve yandaş şirketlere haraç ödeneceğini görüyoruz. İktidar, yerli ve milli reklamı yapıyor ama, bu hastaneleri bilerek kamu imkanlarıyla yapmıyor, yandaşlara rant yaratıyor. Kaynak aktarıyor. Örn. Erzurum şehir hastanesi, kamu kaynaklarıyla 960 milyara yapıldı. Sadece 2022 de şehir hastanelerine ödenecek garanti parasıyla 59 tane Erzurum şehir hastanesi yapılabilirdi. Üstelik, dövizin her yükselişi maliyet olarak yansıtılacaktır. Karayolları garantileri de ayrı bir felaket. Yol ve köprüler garanti ödemelerine ise,2022 de 20 milyar, 2023 de 23 milyar, 2024 de,26 milyar olmak üzere, 3 yıllığına 70 milyar haraç ödenecek. Yolcu garantili hava alanları ayrı dert. Bu nedenle bu bütçe halk için değil,yandaşlara rant sağlayan RANT BÜTÇESİDİR .
Bütçede, daha baştan, 280 milyar açık var. Nereden karşılanacak bu fark?.Belli ki,saray iktidarları, ücretlerimizi kısacak, bizleri daha yoksullaştıracak, sefalete sürükleyecek. Daha çok vergi ve caza koyacak, mal ve hizmetlere daha çok zam yapacak. Bu nedenle, bu bütçe ZAM BÜTÇESİDİR.. İktidar, Cumhuriyetin temel dış politikası olan YURT DA BARIŞ, DÜNYADA BARIŞ İLKESİNİ pasif bulup terk etti. Osmanlı’dan esinlenerek, GANİMET VE FETİH politikasına yöneldi. Ortadoğu ve dünya liderliği fantezileriyle, savaş söylemlerine yöneldiler. Bu yönüyle de bütçe, bir SAVAŞ BÜTÇESİDİR.
Sonuç olarak, bu bütçe ile iktidar, tercihini, halktan yana, toplumdan yana değil, bilerek ve isteyerek sermayeden yana, rantçılardan yana, savaş baronlarından yana kullanmıştır. Ezilen, yoksullaşan, açlık, sefalet, işsizlik ve ekonomik kıskacındaki milyonlarca halkımız, verdiği vergilerden oluşan, merkezi bütçeden haklarını alabilmeleri için, onurlu yurttaşlar olarak demokratik tepkilerini ortaya koymalıdırlar. Artan hayat pahalılığının sebebi olan iktidardan, haklarını istemelidirler. Yoksulluk ve açlık kader değil, siyasal iktidarın halk karşıtı politikasıdır. Mücadele edilmeden hakların alınması mümkün değildir. Yeni bir yaşam mümkündür. Yeter ki, haklarımıza sahip çıkalım.