Cumhuriyet kavramlarıyla, Cumhuriyet kurumlarıyla, Cumhuriyet Demokrasiden beslenerek yaşıyor. Demokrasi kurumların, Demokrasi de denetimlilik anlayışı ile yaşıyor. Örgütlü toplum yaşamından beslenen Demokrasi, Cumhuriyetin var oluş kaynaklarını kılcal damarlara kan olarak enjekte ederek yaşıyor. Demokrasi örgütlü toplum yapısından var olan ideolojinin omuzlarında yükselir. Ümmet toplum tehlikesi ve onun oluşmasına ihtiyaç duyan İslam emperyalizmi, toplumunun örgütlü yapısından ve onun direncinden dolayı nüfus bulamaz.
İşte o zaman bu sinsi ve karanlık güçlerin sistemi yok etmesi için, önce demokrasinin sayesinde iktidar, sonra demokrasinin özgürlüklerden faydalanarak kendi sistemini getirmek için refleks gösterirler.
Örgütlü ve ideolojik yapı ile mobilize olmuş toplumdan geçit alamayan karanlık yapı ve sistem düşmanları, çareyi her türlü mubah olan her şeyi, inanç üzerinden siyaset yaparak tüm entrikaları, terörizmden faydalanarak halletmeye çalışırlar. O karanlık güç ve demokrasi düşmanları bir şeyi isterken, Ülkenin ulusal bütünlüğünü, itibarını, uluslararası duruşunu, komşuları ve cihanda ki sulh anlayışını, yani ulusun tüm artılarını yok sayarak, siyasi ve ekonomik çıkarlarını isterler. Dağda can alan, yuvalara ateş düşüren ideoloji savunucuları, aslında İsrail Siyonizm’ine, ABD emperyalizmine hizmet ettiklerini bilmediklerimizi sana dursunlar.
Yaşasın cumhuriyet ve onun ulusal gücü dediğiniz değerler ise bir avuç terörist karanlık güçlerin amaçları doğrultusunda cihat edenlerin önünde diz çökerek savunmasız bir şekilde teslim olurlar. Vatan; toprakları ile vardır, vatan; Cumhuriyet ve laiklik ile özgürdür, vatan; örgütlü toplum yapısıyla korunur.
Dış güçlerin ve içerdeki hainlerin tüm çaba ve gayretleri Cumhuriyet’i 98. Yılına taşımayı engelleyemedi. Burada görünen gerçek, Mustafa Kemal Atatürk’ün bir ulusu yaratırken, Milli birliği ve iradeyi de inşa ettiği görülmektedir. Ulusun bütünlüğünü ve Cumhuriyet’in devamlılığını sağlayan işte budur yani ”Milli iradedir”
Gelinen noktada devletin bütünlüğünü ve devamlılığını sağlamada Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ne denli yetersiz olduğu görülmektedir. Burada milletin desteğini arkasına alacak olan TBMM’nin fikri hür, dili hür, vicdanı hür bir milli iradenin varlığını parlementoya taşımaktır. Genişletilmiş ve iyileştirilmiş bir parlemanto anlayışı, demokrasinin hüküm sürdüğü bir sistemde yeni bir anayasa ile Cumhuriyet’i daha güçlü kılarak, muasır medeniyetler zincirine bir halka olarak takmaktır.
"BİR ULUSUN GERÇEK BİR LİDERİ YOKSA O ULUSUN DÜŞMANI ÇOKTUR ANLAYIŞI BU MİLLETİN ASLA UNUTAMAYACAĞI BİR GERÇEKTİR"
Büyük Türk Milleti’nin özlemle andığı Cumhuriyet’in kurucusu olan gerçek bir dünya lideri Mustafa Kemal Atatürk’ün, devrim ve ilkelerinden yürümek TBMM’nin asli görevidir. Özlenen kan ve istikrar geleceğe teminat olacak gençliğin asil kanında mevcuttur. Yüce yaradana yarattığı Mustafa Kemal Atatürk’ten dolayı minnet duyduğumuzu asla unutmadan bir ulusun gerçek bir lideri yoksa o ulusun düşmanı çoktur anlayışı,bu milletin asla unutamayacağı bir gerçektir.