Merhaba değerli okurlarım. Bundan böyle sizlerle bu köşede buluşacağız. Daha önceden olduğu gibi vatandaş adına, yani kamu yararına yazılar yazmaya çabalayacağım. Türkiye birçok sorun ile boğuşuyor. Sistemin getirdiği yapısal sorunlar var. Bu tip başkanlık sistemi, maalesef bize uymadı. Dünya demokrasilerinde eşi benzeri olmayan bir sistem. Türkiye savruluyor. Bir kişinin iki dudağı arasından çıkacak sözün üzerine söz söylemek ne mümkün. Bu sistemde denge ve fren sistemi yok. Bugün size bunları anlatacak değilim. Fakat iki büyük sorundan söz edeceğim. Biri elbette artık içinden çıkılmayan ve çok can yakan ekonomi, ikincisi sığınmacı sorunu. Hangisi sizin için daha önemli buna siz karar vereceksiniz. Her ikisi de acil çözülmesi gerekiyor. Çünkü bir şekilde ikisi de birbirini tetikliyor. Nasıl mı anlatalım. Sayıları net olarak bilinmese de 13 milyon civarı sığınmacı aramızda dolaşıyor. Bunların ekonomiye getirdiği yük 100 milyar civarında. Dünyada eşi benzeri görülmemiş bir yük ile karşı karşıya bırakıldık. Şu an Avrupa’nın tampon bölgesi olarak konumlandık. AB ülkeleri bize sığınmacılar bizde kalsın diye para veriyor. Oh ne ala sıkıntıyı biz çekeceğiz, onlar sefasını sürecek. Sığınmacılar bize fazlası ile yük ve bu sorun hızlıca çözülmeli. Kaynaklarımızı onlarla paylaşmak zorundayız. Özellikle büyük şehirlerde su yetmiyor, alt yapı yetmiyor. Okullar yetmiyor, toplu taşıma yetmiyor. Sağlık sistemi yeterli gelmiyor. Zaten doktorlarımızın ülkeyi terk etmesinden sonra uzman doktor bulmak zor, randevu alınamıyor. Sığınmacılar bizim vatandaşlarımzdan öncelikli. Sıra almadan muayene olabiliyorlar. Bizim ödediğimiz katkı payını ödemiyorlar. İş yeri açıp vergi ödemiyorlar. Bir çok imkana sahip olduklarından kendi esnafımız onlarla rekabet edemiyorlar. Kiralar aldı başını gitti. Kemdi ülkemizde ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmek de nedir yahu? Değerli dostlarım bu yazdıklarım elbette önemli sorunlar olarak karşımızda. Ancak çok daha önemlisi var. Bir çok kentimiz risk altında. Hatay, Kilis, Gaziantep başta olmak üzere güney illerimiz çok sıkıntıda. Demografik yapı değişme ihtimali var ve bu büyük tehlike. Çok uzatmadan muhacir, ensar diye diye milyonlarca yabancıyı ülkemize soktular. Bunun adı, sessiz istila, bunu görmek lazım. Bu durumu da bir örnekle anlatayım, Suriyeli kadınların Suriye’deki doğurganlık oranı 3.1, aynı Suriye’li kadınlar ülkemizde 5.2 oranında doğuruyor. Neden acaba diye sormazsak iş işten geçecek. Umarım sizi bu konu da düşündürmüşümdür. Son olarak vatandaş olarak tarihimizin en sıkıntılı günlerini geçiriyoruz. Ancak gün gelir ekonomi düzelir fakat sığınmacıları ülkelerine gönderemezsek vay benim güzel ülkemin haline. Hep birlikte önlem alalım, gündem yapalım… İş işten geçmeden, Keşke demeden önce !