Ukrayna savaşının bir aylık bilançosu

Rusya’nın, Ukrayna’ya karşı başlattığı savaş bir ayını doldurmuş bulunuyor. Tarafların konumları ve savaşın son durumu şöyle özetlenebilir:

Rusya, NATO’nun giderek kendi sınırlarında kendi güvenliğine karşı bir tehdit oluşturmasını Ukrayna savaşının temel gerekçesi olarak gösteriyor. Aslında Putin’in Ukrayna’ya karşı başlattığı saldırının temel stratejisi Ukrayna’yı güçsüzleştirmek, Batı yanlısı Zelenski hükümetini devirmek, Rusya’nın batı sınırındaki Harkiv, Luhansk, Donetsk bölgelerini tamamen Rusya’ya bağlı duruma getirmek, ayrıca Kırım Yarımadası’nı tam denetim altına alarak özellikle Herson ve Mariupol limanlarını ele geçirmek ve mümkün olursa Odessa’yı almak olarak ortaya çıkıyor.

Rusya böylece Luhansk ve Donetsk bölgelerini alarak batıdaki sınırını, Kırım Yarımadası ve Mariupol limanlarını alarak özellikle Karadeniz’i tam olarak denetim altına almak istiyor. Ayrıca Ukrayna’nın NATO üyeliğini engelleyerek Ukrayna’yı Rusya için bir tehdit olmaktan çıkarmak istiyor.

Böylece Batı dünyasına ve NATO’ya, Rusya’nın yaşamsal çıkarları ve güvenliği konusunda tartışmasız bir strateji izlediğini de göstermek istiyor...

Ukrayna’nın durumu şöyle özetlenebilir: Dağılmadan önce Ukrayna, Sovyetler Birliği’nin temel ülkelerinden birisiydi. Tarih boyunca da Rusya-Ukrayna birliği daima var olmuştur. Aralarında ne dini, ne kültürel ne de toplumsal yaşam koşulları yönünden bir fark vardır. Ancak 1991 yılında, Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra Bağımsız Ukrayna devleti ortaya çıktı. Bu durum stratejik açıdan Batı dünyası için çok önemliydi çünkü Ukrayna, Batı dünyası ile Rusya arasında çok önemli ve stratejik bir tampon devlet niteliği taşıyordu.

ABD yıllardır Ukrayna’yı eğitiyor, milliyetçilik duyguları aşılıyor ve Ukrayna’yı NATO’ya alacağını vaat ediyordu.

Tarihsel bir gerçektir ki Ukrayna, tarih boyunca Rusya ile birlik olmuştur. Sovyet Rusya’nın ayrılmaz bir parçası sayılmıştır. Aynı din ve mezhep birliği içinde olan ve temelde Rusça konuşan Ukraynalılar, Rus edebiyatına, sanatına ve kültür dünyasına büyük katkıda bulunmuşlardır.

KAYIPLAR

Ukrayna’ya karşı savaş bir ay önce başladığında Rusya’nın büyük savaş gücü karşısında Ukrayna’nın fazla direnç gösteremeyeceği sanılıyordu. Başlangıçta ne Rusya ne de tüm dünya Ukrayna’nın böylesi bir direnç göstereceğine inanmıyordu. Ancak bunun tersi oldu. Ukrayna zorlu savaş koşullarına, bombalara, sivillerin öldürülmesine karşı direniyor. Savaş sürdükçe, türlü zor koşullara karşın Ukrayna’nın ulus devlet olma yolunda ilerlediği görülmektedir. Bu durum özellikle ABD’yi memnun etmektedir. Ukrayna’nın ulusal bilince ulaşması ve savaşta direnç göstermesi, NATO ülkeleriyle Rusya arasında bir tampon devletin çıkmasını sağlamıştır.

Her iki taraf da savaştaki kayıplar konusunda rakamlar açıklamaktadırlar.

Rusya, bugüne kadar Ukrayna’nın 14 bin ölü ve 16 bin yaralı verdiğini, Rusya’nın ise 1350 ölü ve 3 bin 825 yaralı verdiğini açıkladı. Buna karşın Ukrayna da Rusya’nın büyük kayıplar verdiğini ve beş Rus generalin savaşta öldürüldüğünü bildirdi. Sayılar konusunda henüz karar vermek doğru değildir ve savaşın sonunu beklemek gerekir.

Tüm dünya kabul ediyor ki bu savaşta Rusya’nın kısa sürede sonuca ulaşacağı varsayımı ortadan kalkmış bulunuyor.

Geçen hafta, NATO üyelerinin devlet başkanları ya da başbakanları bir araya geldiler. NATO toplantısı sonrasında “çatışmanın NATO ve Rusya arasında topyekûn bir savaşa dönüşmesinin istenmediği vurgusu” yapıldı. Bunun anlamı, NATO’nun bu savaşa katılmak istemediğidir. Ancak önemli olan nokta şudur ki bu savaş, NATO içindeki dağınıklığı gidermiş bulunuyor. 2019 yılında Fransa Başkanı Macron, NATO’nun beyin ölümünün gerçekleştiğini ilan etmişti. Ukrayna Savaşı, NATO’nun yeniden canlanmasına, neden oldu. Bu sonuçtan en ziyade memnun olan da NATO’yu yeniden fonksiyonel hale getirmek isteyen ABD’dir.

ABD savaşın uzamasını istiyor. Savaşın yarattığı insanlık acıları, kadınların, çocukların ve ihtiyarların savaşta karşılaştıkları zor durumların dünya kamuoyuna yansıması, kuşkusuz Rusya’yı zor durumda bırakıyor. ABD bu durumun sürmesini ve Rusya’nın dünya kamuoyunda itibar kaybetmesini istiyor.

ABD savaşa fiilen katılmak yerine, ekonomik önlemlerle Rusya’yı sıkıştırmak ve güçsüzleştirmek yolunu seçmiş bulunuyor.

ABD bu savaş nedeniyle Çin ile de denge sağlamak istemektedir. Nitekim ABD Başkanı Biden, Çin lideri Şi Cinping’e “Rusya’ya savaşta yardım etmesi durumunda, Çin’in bedel ödemeye hazır olmasını” hatırlattı. Çin bu konuda soğukkanlı davranıyor...

ABD’nin temel stratejisi, fiilen sıcak savaşa dahil olmadan, savaşın Ukrayna ordusu tarafından devamını sağlamak öte yandan alınacak önlemlerle Rusya’nın ekonomik gücünü sarsmak ve Putin’i Rusya içinde tartışılır duruma getirmektir.

ABD bir koşulda, sıcak savaşa dahil olacağını belirtti: Rusya kimyasal silah kullanırsa buna kesin olarak karşılık vereceğini açıkladı.

Rusya ve Ukrayna Türkiye’nin kuzey komşularıdır. Her iki ülkeyle çok ciddi ekonomik bağlantılarımız vardır. Savaşın başında Rusya ve Ukrayna’nın Türkiye’nin komşusu ve dostu olduğunun vurgulanması çok doğru bir tavırdır. Türkiye bugün her iki ülkenin liderleriyle doğrudan diyalog içinde olan nadir bir konumdadır. Bu durumun titizlikle korunması Türkiye’nin ulusal çıkarlarına uygundur.

ATEŞKES VE UZLAŞMA

Geçtiğimiz hafta sonu Rusya Savunma Bakanlığı savaşın birinci aşamasının başarı ile tamamlandığını bildirdi. Rusya, Başkent Kiev ile Harkiv, Sumi ve Mikolaviy kentelerinin kuşatma altında olduğunu açıkladı.

Rusya’nın özellikle güneyde başarılı olduğu görülüyor. Kırım bölgesinde, Herson il merkezi Rusya’nın denetimi altına alındı. Kırım Yarımadası’nın en önemli limanı Mariupol kenti sarılmış durumda. Dış yorumcular kentin birkaç gün içinde düşebileceğini belirtiyor. Kırım su kanalı ele geçirildi, böylece Rusya’nın Kırım’ın su sorununu çözdüğünü ve bağlantıyı sağlayıp duruma egemen olduğu belirtiliyor.

Devam eden müzakerelerde Rusya’nın şartları özetle şöyledir:

1) Ukrayna NATO’ya alınmamalıdır ve Ukrayna’nın daimi tarafsızlığı sağlanmalıdır.

2) Kırım’ın Rusya’ya ait olduğunun kabul edilmesi gerekir.

3) Donbas bölgesindeki ayrılıkçı yönetimlerin bağımsız devlet olarak kabul edilmesi gerekir.

Ukrayna devleti bir an önce ateşkes sağlanmasında istekli görünüyor. Rusya, batısındaki Ukrayna karşıtı yönetimlere tam özerklik verilmedikçe ve Kırım ile Karadeniz’in stratejik kuşatması ve güvenceye alınması tamamlanmadıkça ateşkesi kabul etmeyecektir.

Bu durumda her iki tarafın imajını kurtaracak bir uzlaşmanın nisan ayı içinde gerçekleşmesi beklenmelidir.

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.