Yurdun dört bir yanından Milletvekili adayları Ankara’ya yağdı!

Her biri içinde bulunulan ülke gerçeklerinin farkındalığı içerisinde bu akışı yoğunlaştırdıkları umudu içerisindeyiz! Ülke planlı kalkınmadan tutun, demokrasiye, insan haklarına, şeffaf ve açık yönetim şekliyle Hak Hukuk Adalet sistemine ihtiyaç duyduğu bir dönemin içerisinden geçerken, bunca milletvekili aday adaylarının bir kimlik ve koltuk üzerinden yürüyüşe devam etmeleri düşünülürse bu milletimizin asla kabul edeceği bir durum olmayacaktır!

Milletvekilliği, birilerine biat etmek, sermaye yanlısı olanlara hizmet etmek, dokunulmazlık zırhından faydalanmak anlayışı ile kendi dümenlerini çevirmek, bir siyasi partinin müdavim milletvekili kadrosunu alıp oradan emekli olma hırsıyla geriden gelen genç neslin umutlarını kırma yeri olmamalıdır!

Hırslı olan anlayışımızla milletin hizmet yuvası, milli iradenin hâkim olması gereken TBMM çatısı parmak kaldır, parmak indir yeri asla değildir, hal böyle olduğunda en büyük zararı dünyada itibar yapımızın nelere kadar düşe bileceğini artık idrak etmenin zamanıdır!

TBMM milli iradenin zayıf kılındığı, sistemin bir tek noktadan yönetildiği yer durumuna kimler düşürdü? Tabii ki TBMM’de neden bulunduğu bilincinde olmayan vekillerin sistemin bugün geldiği duruma parmak kaldırma zorunda kalmalarından kaynaklanmış olması, milletimizin açık meyan gördüğü durum olmuştur! Bu millet bu gerçeklerden uzak durarak, sırf birilerinin sistemine ve değirmenine su döküp, eski tas eski hamam durumuna neden olmayacaktır! Çünkü milletimiz; milli iradenin kendisi olduğunun, her iyi yönetim kadrosuna kendilerinin vereceği oylarla kavuşacağının farkında olmalıdır! Bugün yarın açıklanacak listelerde ahbap, çavuş ve sermaye ağırlıklı adaylardan değil, ilimin ışığında yetişmiş akademik kadrolardan gelen isimlere sahip çıkarak “VATANI SEVMEK İSTE BÖYLE BİRŞEYDİR” anlayışına uygun kadrolara oy verecektir!

 Bu ülkenin artık kimlik ve koltuk peşinden koşan öylesine adaylara, Milletvekilliğini kendisine meslek edinmiş kadrolara değil, sırtını dayısına dayamış adaylara değil, ağzından çıkanı duymayan adaylara değil, cebini değil, milletin derdini bilen ve çözümü eşitlilik ilkesine dayalı çözecek ilkeli adaylara ihtiyacı var!

İlimden ve irfandan uzaklaşıp, dogmatik anlayışın altında ümmet toplumu olmanın eşiğine gelmiş, bir Ortadoğu ülkesinden farkı kalmamış ülkeye değil,  muasır medeniyetlere ulaşa bilen, geleceğimizi ulusal ve ulus için garantiye ala bilen güçlü yönetime ihtiyacı olduğunu bilmek zorunda kalan bir milletin yaratacağı sonuca ihtiyaç duymaktadır!

Birden, ondan çok toplamda sayıda şaşırtan oranda müracaatların olması sistemin böylesine sıkıştığı dönemde umut vericidir! İttifak partilerinin politik davranışlarına göre aday belirleme anlayışını içinde bulundukları duruma bağlamayı uygun görsek te, seçmen in ön seçim tercihine bırakılmasını saha demokratik buluyoruz! Ancak hangi hallerde demokratik buluyoruz ilkemizi de açıklamayı gazetemizin ilkeli ve doğru habercilik anlayışından yana yola çıkarak cevaplamak istiyoruz!

-Delege ağalığının hüküm sürmediği, delegenin ekonomik koşullar üzerinden ablukaya alınmadığı şekli

-Hiçbir yönetim şeklinin elinde çalışan kişilerin taraf olarak bir sayısal çoğunluğa çevrilip, bir noktaya yönlendirilmeden, özgür irade anlayışına dayalı duruşu

-Parti okullarınca ya da eğitim seminerleriyle olgunlaştırılmış delegelerin varlığıyla

-Yapılan teamüllerin merkezi anlayışın dışında kendi coğrafyalarına uygun adayları kendi iradeleriyle seçmelerini uygun ve demokratik davranış ve tercih olarak görüyoruz!

Bu saydıklarımızın ışığında yapılmayacak değerlendirmelerin; birçok değerlerin dışarıda kalmalarına neden olacağı inancını taşıyoruz!

Bu şekilde yapılan tercihlerin kemikleşmiş anlayışın öne çıkmasından dolayı bugün bu listelere başvurmamış değerli siyasetçileri de tanıyoruz, biliyoruz!

Yine de umut ediyoruz ki ilmin, aklın yer alacağı kişilerden mevcut listelerle ülkenin ve insanının geleceğine sosyolojik ve ekonomik, muasır medeniyetler ölçeğine uygun değerlerin TBMM taşınacağıdır!

 Geri getirilmesini umutla beklediğimiz milli iradenin teşkil edildiği, kaybedilen demokratik değerlerin geri getirildiği bir Türkiye’yi yaratacaklarına inandığımız “VATANI SEVMEK BÖYLE BİRŞEY” çoğunluğuyla aydınlık yarınlara selam demenin yolunu bulacağımıza inanıyoruz!

Bakın yakın tarihte büyük bir felaket yaşadık! Asla unutmayacağımız derin yaralar toplumun psikolojik yapısı üzerinde açtı!  Nasıl kurtuluruz bu sonuçtan bilinmez durumda olan ülkem geleceği yeniden tahsis etmeyi ancak TBMM çatısı altında katılımcı politikalarla, millet için var olana vekiller alacakları kararlarla oluşturacak!

On binlerce kaybettiğimiz canlarımız bizlere büyük sorumluluklar bıraktı!

Hepsinin çocuklarıyla ilgili idealleri vardı! Belki de her biri yurt sever ve bilim adamı olacaktı, Türkiye’nin aydınlık yüzleri olacaktı! Aydınlık yüzler derken, var olanın ne kadar değerini bildiysek, onları el kapısına nasıl gönderdiysek, depreme kader diyenler, yeşerecek umutları da ellerimizle depreme teslim ettik! Kendimizde teslim olduk. Herkes ve birçok bölgede korku içinde yaşıyor! İstanbul korkusu kâbusa dönüştü! İstanbul yok olursa bir ulusun eli kolu yok olur diyoruz bu gerçeği görmek geç olmadı mı acaba! Gök delenler dikilirken, depremi nasıl önleriz diyerek yatırım yapmayanlar, eğitime temel ders olarak koymayanlar, bakanlık kurmayanlar, koca bir sorunu AFAD VE BELİRLİ KURUMLARA BIRAKANLAR sonu hesaplamayanlar geleceği nasıl tahsis edecekler!

Ülke bu yangınlarda debelenirken, enkaz altında insan cesetleri kokmaya başlamışken, TBMM ve onun içini dolduran milli iradenin sorumluluğu ön plana çıkmış görülmektedir. Bu tarihi sorumluluğu yeni oluşacak TBMM ve Milletvekilleri bu bilinç ve anlayışla talip olduklarını düşünmek, bile bile bu milletin ölümünü ve geleceğini karartmayı hazırlayan kanun yapıcılığından uzak bir dürüstlükle göreve koşmaları, milletimizin en büyük beklentisidir!

HABER: ERDAL DEMİR