Sıcaklar yeterince bizi cayır cayır yakarken, bir taraftan ceplerimizde cayır cayır yanıyor. Aksi halini kimse bana açıklamaya çalışmasın çünkü muhteşem üstü bir süreçte olmadığımız açık açık ortada. Ahkam kesmiyorum sadece ekonomideki yarayı kendimce yorumluyorum. Hemen şunu da belirteyim makalemin başında; bu zamlanma dönemini de kendi menfaatine çeviren fırsatçı tayfalarının da yapılan denetimlerle halkı daha fazla sömürmeden icabına bakılmasını temenni ediyorum.
Gece yarılarında var bir sihir ki sabaha ya Allah diye uyandığımız an itibariyle yağmur gibi değil artık da terleterek gelen zamlar ile kalkmaya alıştık gibi. Seçim sonrasında muhakkak ki her şeyin birden düzelmesi gibi komik bir beklentim yok lakin bu seviyeyi de kabullenmek bir vatandaş olarak can sıkıyor. Dar boğaza girdik ve halkın bu sıkıntı içindeyken kendi cebine göre tatile gitmesi bile sorgulanırken sanki fakir toplumun keyfi hiçbir şey yapmaması kaidesi varmışçasına tuhaf bir zihniyet de türedi. İnsanların canı burnunda, ruh hali değişken, asabiyet tırmandıkça tırmanıyor, alışma seviyesi eskisi gibi makul değil. Vergisi, algısı, benzini, çayı, kolası, birası, temizlik malzemeleri ve en mühimi tuvalet kağıdımızın bile arkasından ağıt yakacak hale gelmişken, gelir gideri karşılayamıyorken oturup seyr-i sefa yapmak zamanı değil. Devletin geçerli ve toplumu ekonomik refaha kavuşturacak bir politikasının mutlaka olduğunu düşünerek bu hayat pahalılığının bir an önce son bulmasını ümit ediyorum.
Geçen makalemde de konu zamlardı ve görüyorum son günlerdeki zam furyasından yaklaşık bir ay sonrasında aynı mevzuyu işlememek bana yakışmazdı. Eleştirmek hepimizin hakkıdır. Üslubumuzla bir köşe yazarı ve basın mensubu olarak ülkemizdeki güncel ve gündem ayrıca vatandaşı çok yakından ilgilendiren konular üzerinden kalemimizi konuşturmak bizim görevimizdir. Ülkemiz adına yapılan her önemli adımı takdir etmeyi bilmek o kadar erdemse yapılan kritikleri de bir o kadar ciddiye alıp değerlendirmek de bir erdemdi r diye düşünüyorum.