Gündem o kadar yoğun ki sevgili okuyucularım artık makalelerimi günlük yazmaya başladım. Yaşananlar çok can yakıcı. Çağ atlamak gerekirken; cesaretle yapılan bu vakalar büyük yaralar açıyor toplumda.
Siyaset kavgası, koltuk sevdası, ekonominin topluma yaşattığı çıkmazlar derken yıllardır bitmeyen bitemeyen sapkınlık ve sapıklıkların ardı arkası kesilmiyor. Neyi yazalım, neyi çizelim kalemimiz susmuyor, susamıyor hiçbir şeye kayıtsız kalamıyor.
Ufacık bir kız çocuğuna yapılan bu ahlaksızlık beni önce bir insan daha sonra bir anne olarak perişan etti. Yahu nasıl bir nefistir nasıl bir zihniyettir nasıl bir bakış açısıdır…… Zulümün en vahimi en kabul edilemezini yaşıyor o küçücük beden. İşlerine gelince namusun dehası geçineneler mevzu kendileri olunca sapıklıkta sınır tanımıyor maalesef. Nasıl evlendirilir, o bedene nasıl ne hazla dokunulabilir küfür etsek yetmeyecek inanın. Çığırından çıkmış bu dünyada, gel de güven aşıla çoluğuna çocuğuna. Eskiden sokaklarda oyunlar oynayan bizim nesile bakın; şimdi ise sokağa bile oyun oynamaya göndermekte bin kez tereddüt ettiğimiz çağa bakın. Bu bağnaz kesimlerin sözde din adı altında yaptıkları mübah saydıkları ve bir halt işlemişçesine kula yaptıkları dehşet veriyor bizlere. O ufacık kız çocuğu oyun oynama yaşını o pis ellere teslim ediyor. Peki bunlar niye yaşanıyor. Biz toplum olarak bu yozlaşmışlığa nasıl gelebildik. Bunca yaşanan ahlaki dejerenasyonu nasıl sindirme durumuna geldik. Yorumu size bırakıyorum. Fırsat verildikçe normalleşir her çirkinlik.
6 yaşındaki beden saklambaç oynamak isterken belki de bu sapıklıklardan ötürü saklanmak için yer arayacak. Oyun değil; her şey gerçek. Okuması gereken bir zihin kuyuya atılıp yok ediliyor.
Ulu Önderin bir sözü vardır; “Vatanı korumak çocukları korumakla başlar” Düşünün taşının yeteri kadar geleceği emanet ettiğimiz çocuklarımıza gereken itinayı, çağdaş medeni temiz bir istikbal inşa edebilecek miyiz?