Hatırlayın 17 Aralık 2010’da “el arabasında sebze satan genç bir Tunuslu” polisin tacizini protesto etmek için kendini ateşe vermişti…
Arap Baharı böylece başladı.
Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da bulunan Müslüman ülkelerde uzunca süre iktidar olan, baskı ve şiddetle hüküm süren diktatörlere karşı halk, başkaldırmış ve yönetimlerine son vermişti!
O gün farklı ülkelerin yurttaşları, aynı siyasi, ekonomik ve sosyal faktörlerin birleşiminden hareketle, demokrasi ve özgürlükler adına yönetimleri değiştirmişti!
Bir “demokrasi şöleni” olarak dünyaya pazarlanan bu değişim rüzgarını, emperyalist ülkeler abartılı bir şekilde alkışladılar.
***
Ama öyle olmadı.
Ülkelerin değişen liderleri yerine başta İhvancılar olmak üzere emperyalistlerin işbirlikçileri geldi!
İhvancı Mursi’nin askeri darbeyle devrilmesine, doğal olarak demokrasi yanlısı tüm halklar karşı çıkmıştı.
Halkın seçtiğini, yine halk değiştirmeliydi!
AKP iktidarı, darbeye karşı olmak ilkesi adına değil, İhvancı Mursi’nin devrilmesine kızarak, Mısır’la olan ilişkimizi kesmişti!
***
Darbelere lanet okumak ve karşı durmak, başka bir cesaret ister!
Türkiye’de 15 Temmuz hain FETÖ kalkışmasına da aslında halk karşı durmuştu!
AKP iktidarı, halkın bu cesur ve kararlı direncini kendi lehine kullanarak, buradan kahramanlık hikayeleri yaratmaya çalıştı!
Atatürk’ü, kurtuluş ve kuruluş sürecini inkâr ederek yapay bir tarih dayattılar!
Farklılıkları ayrıştırma nedeni yapıp ülke birliğini bozdular, insana saygıyı yok ettiler!
Türkiye’nin demografik yapısıyla oynayarak sınırlarımızı herkese açtılar!
***
Suriye sınırının belirli bölgelerinde kontrol HTŞ ve El Nusra’nın denetimine girmiş durumda. Sınırımızda boş bırakılan bu bölgelerden kentlerimize yönelik saldırı olacağına dair kuşku, Kilis ve Hatay’da yaşayan yurttaşlarımızı tedirgin ediyor!
Hal böyleyken İç İşleri bakanı Soylu ülke, uyuşturucu, mafya ve güvenlik sarmalına girmişken, seçim öncesi vahim ifşaatlarda bulunmasından korktuğu Sedat Peker’i susturmak için BAE’de kim bilir ne vaatlerde bulup ne pazarlıklar yapıyor!
Aradan yıllar geçmiş olmasına karşın şimdi anlaşılıyor ki Arap Baharı, Doğu Akdeniz havzasındaki yer altı kaynaklarında bulunan “fosil yakıtların” mülkiyetini ele geçirmenin ilk adımıymış!
Başta ABD olmak üzere, İsrail ve AB ülkeleri, Kuzey Afrika Arap ülkeleriyle oluşturdukları ortaklıklarla Akdeniz’i parsellediler!
Oysa Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin dışında Suriye, Lübnan, İsrail, Mısır, Libya, Yunanistan, KKTC ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY)bulunması nedeniyle deniz yetki alanlarının sınırlandırılması ciddi önem taşımaktaydı!
***
AKP iktidarı, bu önemli ve tehlikeli yapılanmayı tam kavrayamadığı için geride kaldı! Mezhepçi ve anti Siyonist düşünceye bağlı olmaları nedeniyle, Mısır ve İsrail’le Türkiye’nin ilişkilerini bozdular!
Yunanistan ve GKRY ile girişilen kavgada Erdoğan’ın veciz(!) açıklaması olan “Lozan’ı tartışmalıyız!” sözleri, bırakın “deniz yetki alanlarımıza sahip çıkmayı”, Ege’deki 18 adaya el konulmasına hem de uluslararası arenada yalnız bırakılmamıza neden oldu!
Bugün gerçekleşen emperyalist işgalin uygulanması belli ki Arap Baharı günlerinden önce yapılmış ve Türkiye’nin Ortadoğu bataklığına gömülmesinin de zeminini hazırlamış!
Yapılan yanlışlar sadece insan kaybımıza, ülkemize milyonlarca sığınmacının gelmesine neden olmuyor, ekonominin çökmesine, üretimin tükenmesine, yurttaşın “yek ekmeğe” muhtaç olmasına da neden oluyor!
***
Dünyanın en verimli tarım alanlarına sahip çalışkan bir ülke, meyve, sebze, tahıl, küçük ve büyük baş hayvan, tavuk ve yumurta vb. üretemez hale geldi…
AKP, 129 ülkeden 159 çeşit tarım ürünü ithal ediyor…
Köyler ortadan kaldırıldı, tüzel kişiliklerindeki varlıklar yandaşlara peşkeş çekildi!
Çünkü AKP, üretmeyen, kazanmayan ve adil paylaşmayan bir ekonomi yaratmakla kalmadı, ülkenin tüm kaynaklarını ve alınan borçları, yandaşlarına, Suriye’de beslediği ÖSO ordusuna, 8 milyon sığınmacılara, kentleri betonlaştıran müteahhitlere, yolsuzluk yapan siyasilerine ve faizcilere harcıyor!
Yurttaşı da haksız ve fahiş vergilerle, ÖTV, KDV’le soyuyor!
Demem o ki dünyanın egemenleri kendileriyle iş birliğine girebilecekleri buluyor, açığını biliyor, birlikte çalıştıkları sürece de onları çok iyi koruyor!
Varlıklarının süresi biat ettikleri zamanla eşit!
Şayet gerçekten demokrasi, hak, özgürlük, gelecek güvencesi, adalet, eşitlik, refah ve barış isteniyorsa 20 yıllık anlayıştan kurtulmak gerekiyor!
Şimdi tam zamanı! Eğer hâlâ iş başında kalırlarsa bilinsin ki, nedeni yanlış yapan, güven vermeyen ve topluma önderlik yapamayanlardır!