ÖMER GÜNEL VE KUMPASLAR

Yerel yönetimler, bulunduğu kentin soluğudur! Hatta Avrupa’da o kentin mülki amiridir! Halkın ilk kapısıdır!

Bizler yani gazeteciler, yazarlar, bu mevkie oturanları sürekli izler ve icraatlarıyla gündemde tutarız!

Neden mi? Çünkü yerel yönetimler o kentin sorunlarının, fakirinin, fukarasının, açının, açığının ana evidir! Özellikle bu dönem bu belirgin bir şekilde öne çıkmıştır. İller bankasından alınan ödeneklere çifte standart uygulanmasına rağmen! Onun içindir ki yerel yönetimler hakkında her konuşanı öyle kolay kolay yutup, kaynaklara inmeden yazıp çizmeyiz! Menfaatlerin çatıştığı yerde nedenleri inceden ince sık dokuyup sık eleriz! Hiçbir yerel yönetime minnet etmeden işimizi yaptığımız içinde, işimize hile hurda, öyle Ergun Poyraz’ın dediği gibi bir şişe şarap için yan gelip yatıp, emret başkanım diyenlerden hiç değiliz!

Her ne kadar Aydın’da önemli görevlerin sorumluluğunu ve gazetemin faaliyetlerini yazı işleri müdürümüzle, arkadaşlarımızla sürdüren biriysem de, ben evimi barkımı KUŞADASI’DAN taşımadım, çünkü herkes kadar bende Kuş adalıyım!

Ergun Poyraz hangi rüzgârla buraya düştü, buradan evlendi, eşi Davutlar belediyesinde çalışıyor olduğunu biliyorum, Kuşadası ADD de fırtınalar estirdi, belediyenin en ufak birimine kadar elini kolunu sokup tüm bilgileri kendisine servis ettirenin, GÜVERCİN MASADAN hesap soran dilekçesiyle bilgi almaya çalışması manidar tabii ki. Bunları bir araya getirdiğimizde, Ergun Poyraz yedi yıl içerde yatmanın psikolojik yapılanmasından henüz kurtulamamanın verdiği bir durumla konuşma üslubu ve havası içerisinde davranıyor!

Erol Özkan ile yaptığı röportajı izledim! Korkuya meydan okuyan, hukukun görevsizliği ilkesiyle hukuk mercilerini göreve davet eden, Ömer Günel’le her perdeden suçlamalarla gazeteciye yakışmaz sözler sarf eden, gazetecileri ve cemiyetini ilkeli olmaya davet ederken, sarhoşundan, bir şişe şaraba tenezzül eden gazeteciye kadar benzetme yapan, cemiyet başkanının maaşlı olabileceğini ileri süren, yerleşeli kaç yıl oldu bilmem ama burayı TEK SAS’a benzeten, yapılan hizmetleri değil, mafyayı Kuşadası’na yerleştiren, rüşvetçi, hırsız bir yerel yönetim tanımını önde tutan bir gazeteci edebiyle konuşan, sorgulayıcı tavrıyla değil, “KİN VE NEFRET SÖYLEMLERİNİN” hat safhada olduğu bir konuşmayı yapan Ergun Poyrazı; önce bu kente ve insanlığa sığmayan uğradığı saldırıyı kınıyorum, sonrada yaptığı gazeteciliği, yâda kendi değimiyle araştırmacı yazar tavrının hukuka yakışan, insani değerleri elden bırakmadan sarf eden anlatımlarıyla kamuya sunan bir duruşa davet etmeyi gazetecilik ve basın adına bir görev olarak görüyorum!

Erol Özkan, Esat Altungun döneminden Halk TV açık hava, açık oturumunda gazeteci olarak oturumu Bülent  Özİpek ile yönetirken sordukları sorulardan bilirim! Hiç huyundan vazgeçmemiş! Taraflı röportaj yapmamak ilkesini hala kavrayamamış arkadaşımız! Gazeteci tarafsız ama sorgulayıcı, cevabını net almaya, doğruyu söyletmeye çaba gösteren, ilkeli ve tarafsız olduğunu gösteren, tarafının haberi kaynaktan bilgilendirmeyi bekleyen halk olduğunu unutmayan, haber yapmanın ilkelerini önde tutan, halka geri dönmeyi hedefleyen kişidir! Karşıyı destekleyerek konuşup, ikili silahşor gibi saldırmak değildir gazetecinin görevi!

Ömer Günel, bu kentin Belediye başkanıdır! Düne kadar Sayıştay, Hükümetin hedefindeydi, görüyorum ki Ergun Poyrazın da hedefinde olmaya başlamış! MÜFETTİŞ RAPORLARINA da asla güveni kalmamış. Hem de bu dönemde, CHP’li belediyelerin tepesinden inmeyen müfettişlere bile güveni kalmamış! Öyle kendinden emin sözlerle dinleyiciyi etkilemeye çalışan Ergun Poyraz, konuşma boyunca eşinden değil de, sanki çalışanından hizmet ister gibi eşinin getirdiği bir cemiyet kimliğini göstermeden öteye gidemeyen, ama kendisinin sadece kendisinin konuştuklarının doğru olduğunu savunurken, bir makama hem de halkın seçtiği bir makama hırsızlıktan başlayıp, PKK' lı diyecek kadar ileri giden sözlerle karalama yapma yetkisini nereden buluyor kendinde! Biz gazeteciler yani basın, kaynaklarımızı toplar onunla gerekeni yaparız! Hüküm vermez, kanunu, adaleti göreve davet ederiz!

Akli dengesinden şüphe ettiğini savunduğu, rapor almasını önerdiği Ömer Günel, bu daveti tersine çevirip, Ergun Poyrazı yanına alıp, başkanın görevi olarak değil ama insani bir görev olarak görüp kontrole götürmeyi unutmasın Ergun Poyrazı!

Çine Karpuzludan nüfus kökenli olan, İstanbul ‘da büyüyen Ergun Poyraz; milletin Cumhurunu bile yazdım çizidim hiçbiri beni dövdürtmedi demeye getirdiği savunmaya, şunu da ekleseydi, Hangi dönemde Ergenekon’dan yattın diye sormak lazım, söylediğine göre hiçbir suçu yokken!

Ergun Poyraz’a sormak lazım; hem suçla, hem elimde belgeler var de, hem de sonuç belirle! Olur mu Ergun Poyraz, devletin savcısı, hâkimi, adaleti Ömer Günel’e mi çalışıyor!

Her türlü bilgiyi sana içeriden sızdıran her kimse, senin soru dilekçeni GÜVERCİN masaya değil de, al bu delilleri, bunları savcılığa götür demeyi unutmuş olsa gerek! Bakın ben ne seni, nede Ömer Günel’i yargılama hakkına sahip değilim, ama sen çizmeyi aşan ve haddini bilmeyen biri olmamanın erdemliliğiyle ile elinde ki belgeleri götürür Adalete teslim edersin, haklılık tarafını adalet değerlendirir! Kimsenin adaletten daha üstün olduğunu savunmadık! Basın dördüncü güçtür dedik halkının adına ama hâkim hekim değildir! Sonuç; belgelerle ispatlanıp, karara varıncaya kadar bırak emniyet ve adalet işini yapsın! Siyasi rantiyecilere prim yağdırıp oralardan nemalanmak yâda medet ummak bir gazetecinin işi değildir!

Gazeteciler cemiyetini ve bazı gazetecileri isim vermeden suçluyorsun, haddin bile değildir bu! Herkesin seni ve sonucu beklemeden bir şeyler yapmasını beklemen, hastaneden çıkarken zafer işareti yapman gazetecilik değildir! CHP’li olduğunu, kimlik sahibi olduğunu söylüyorsun! Yazarken çizerken gazetecinin siyasi yönü olmaz! Kişisel siyasi tercihlerin kimse tarafından sorgulanamayacağı gibi, senin de siyasi kimliğinin ispatını yapmak gibi bir tercihin olmamalıydı!

 Bu röportaj da; Deva partisi İlçe başkanı Behçet Alp, Ergun Poyrazın dilinden düşmedi, bu doğru bir örnek mi? Onu kalkan yapmak, arkadan destek sağlamak için yapılan çağrışma doğru mu? O şahıs bir partinin ilçe başkanı, onun konuşmaya müdahale edip bu röportajın dışında tutun beni demesi gerekirken, Ergun Poyrazın ustaca oyununa uyarak, bir hata yapıp röportaja mesajlı yorumla dâhil olması da siyaseten doğru olmadı! Arkadaş umarım geleceği için, partisi için bu tür malzemeleri kimseye bir daha vermez!

Ömer Günel bir toplantıda sorulan bir soruya ”sizin için mafyaya diz çöktü ”denilince, cevap olarak ”biz mafyaya diz çökenleri ayağa kaldırdık” demişti! Araştırmacı Ergun Poyraz; Ömer Günel halkın oyu ile gelmiş, halkın oyu ile gider, peşin hükümlerle idama taşıman, PKK’lı demen, Hırsız demen bu makama yapılan saygısızlıktır! Ömer Günel’i bu halk daha iyi tanıyor ve senin dediğin gibi ADD ile birlikte üstün bir oy yığınını bu başkana verdi! Bu denli sıradan sözlerle bu makam karalanırsa, bu kentte huzuru bozan tarafın Ömer Günel olduğunu söylersen, tarihin sayfaları da bazen dile gelir, haklıyı haksızı adalete anlatır! Adalet mülkün temelidir!

Bekleyip göreceğiz sonuca dair yazacak birkaç cümlemiz daha olacak bundan emin ol!

Ama kınadığımız saldırıdan ve etrafın olmayan coşkusundan faydalanıp, ortada fol yok yumurta yok; Ömer Günel’i hedefe oturtman, biz gazetecilerin kalemini sivriltir! Bekleyip göreceğiz!  Kalem haklıdan yana hep yazdı, bundan böylede öyle olacak. Ama huzuru bozacak taraf kimse değil diyerek, bu kentin kalitesine ve geleceğine kişisel ve siyasi taraflara rant uğruna zeval vermeden konuşmak lazım!

Bu kent beş bin nüfuslardan, yüz binleri geçti. Bu süreci iyi bilenlerdenim. 1966'dan beri burayı bilirim. Başka bir Kuşadası var şimdi. Küçük İstanbul’dur Kuşadası! Yerli sayısını defalarca geçmiş göç alan bir kent! Katma değeri yüksek bir ekonomik yapısı var! Bazen sıkıntılı dönemlere sahne oldu! Kaybeden kent, kazanan bir kesim oldu! Biri birini izleyen kumpaslar hep var oldu bu kente! Ömer Günel göreve defalarca aday olarak ardından da aday gösterilip seçim ile halkın oylarıyla geldi. Koltuk daha ilk günden hedef tahtasına oturtturuldu! Ne yapsa muhalefet karşısına dikildi, oyun içinde oyunlar, bugünün diliyle kumpaslar; neden, niçin?  Bu kente dışarıdan gelip bu kentte yaşayan biri başkan olamaz mı?

Kent  alt yapısından, görseline kadar değişmeye başladı! Bu hummalı çalışmalarda hata ve kusur mu işleniyor, hukuksuzluk, yolsuzluk mu yapılıyor, belediyeler yönetmenliği diye bir şey var! Sayıştay’ı var, müfettişi var! Bunlar unutularak; ilkten sonuç belirleyen yorumlar ardı ardın sıralanır, AK parti suçlanır kumpası yapan taraf olur, yani siyasi taraf ve oradan siyaset yapmak adına, sonra vuranların Ömer Günel tarafından azmettirildiği söylenir, Ergun Poyraz hastane çıkışı zafer işareti yapar, ardından röportaj ve zehir zemberek sözler, suçlamalar… Ne oluyoruz, neler yapmaya çalışıyoruz, bu ülkenin adaleti, emniyeti var. Bu görev onların değil mi?

Turizm sezonu geldi çattı, 13-15 Mayıs Valiliğin turizm çalış tayı var, bu noktaya kiiltlenmek ve adalete intikal eden olayında, oradan gelecek kararın beklenmesine dair duruş sergilemek bu kentin selameti açısından önemlidir!

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.