“AKADEMİK ODA BAŞKANLARI KONUŞUYOR”
Aydın Baro Başkanı Anıl Yetişkin” Siyaset Bir Çekilsin ve Hukuk İşini Yapsın”
“ADLİYELER KENDİ BAŞLARINA BAĞIMSIZ KURULUŞ OLARAK KALMALIDIR”
SELVA DEMİRCİ: Yörükefe Gazetemiz’in Akademik Oda Başkanları Konuşuyor” röportaj dizimizin konuğu olduğunuz ve bizi kabul ettiğiniz için size çok teşekkür ediyorum. Başkanım Hemen ilk sorumla başlamak istiyorum. Anıl Yetişkin kimdir? Bize kendinizden bahseder misiniz?
ANIL YETİŞKİN: 1974 Aydın doğumluyum. Memur bir ailenin çocuğuyum. Bir kız kardeşim var. İlkokul 4. Sınıftayken babamın yakın bir arkadaşının” Avukat Adnan Çukur” onu da belirteyim özellikle… Onun yanına çırak olarak verildim ben. Yazın çok fazla dışarılarda oynamayayım diye. Avukat olmaya o zaman karar verdim. 1985 yılında ise Aydın Anadolu Lisesi’ne kayıt oldum. Ortaokul ve liseyi orada okumuş oldum böylece. İlkokul 4. Sınıftan itibaren başka meslek düşünmedim. 1997 yılında da 9 Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldum. Daha sonra eşimle tanıştım. O tarihten beri de beraberiz. Sağ olsun beraber büro açtık, iki kızımız var. Büyük kızım 9 Eylül Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği’nde okuyor; küçük kızım 8. Sınıfta. Eşimle hem büro hem de hayat ortağıyız. Başkanlık dönemimden dolayı her iş eşimin üstüne yıkıldı maalesef. Buradan da kendisinden özür diliyorumJ Şartlar bunu gerektirdi. İlk olarak 2010 yılında Aydın Barosu’na girdim ve 4 dönem çalıştım. 12 yıldır da Aydın Barosu’nda çeşitli görevlerde bulundum. Aydın Barosu’na bağlı tüm komisyonlarda çalışmalarım vardı. 4 dönemde Genel Sekreterlik görevini yaptım. 2021 Ekim ayında yapılan seçimde avukat meslektaşlarımın teveccühü ile Aydın Baro Başkanlığı görevini onurla, gururla, kendime göre özveri ile ve büyük bir sorumluluk bilinciyle yerine getirmeye çalışıyorum.
SELVA DEMİRCİ: Başkanım avukatlık mesleği takdir edersiniz ki zor ve meşakkatli bir meslek. Kararınızı verdiğinizde bu meslekle ilgili korkularınız oldu mu?
“VATANDAŞIN SESİNİ, NEFESİNİ ADLİYEYE TAŞIYAN İNSANLARIZ”
ANIL YETİŞKİN: Hayır, hiç olmadı. Tek korkum; biz avukatlar olarak meslek icabı vatandaşın, ben bu cümleyi çok seviyorum. “Vatandaşın sesini, nefesini adliyeye taşıyan insanlarız”. Adliyedeki kürsüye anlatan insanlarız. Bunu anlatırken eksiklik olabilir diye düşündüm hep ve sadece o eksikliği hissetme korkusu vardı. Ama bunu da şununla aşıyorsunuz. Bir kere donanımlıysanız, mesleğinizi seviyorsanız, onun üstüne müvekkilleriniz size güveniyorsa ve o sesi gerçekten adliyeye taşıyabildiğinize inanıyorsanız çok keyifli bir meslek zira mesleğin evet belki maddi getirisini de düşünebilirsiniz ama esas önemli olan manevi getirisi ben hep onu düşündüm ondan dolayı keyif aldım. Çünkü bir insanın hakkını taşıyorsunuz. O hakka ulaştığınızda onun verdiği keyif hiçbir şeye değişilmez.
SELVA DEMİRCİ: Müvekkilinizle olan güveni nasıl sağlayabiliyorsunuz?
“AVUKATLIK BİR ADALET HİZMETİDİR”
ANIL YETİŞKİN: Donanımınızı, bilginizi, bu işi yapabileceğinizi göstermenizle alakalı. Ben bu örneği de seviyorum aslında. Mesela diğer meslekleri tamamen tenzih ederek belirteyim; mimara gidiyorsunuz, eczaneye gidiyorsunuz, doktora gidiyorsunuz ama tek tuttuğunuz insan avukat. Avukatı tutuyorsunuz. Dünyadaki ismi de bu aslında. İnsanlar bir şeyi tuttuğunda kavrarlar ve severler. Bu tanımdan kaynaklı belki de o. Avukatlık bir adalet hizmetidir. Bu sebeple insanların öncelikle size güvenmesi gerekir. Bu güveni verebildiğiniz sürece iyi bir avukatsızsınız.
SELVA DEMİRCİ: Demokrasiye göre hukuk ve adalet sistemini tanımlar mısınız?
“AYDIN BAROSU OLARAK TÜRKİYE’NİN EN DEMOKRATİK SEÇİMLERİNİ YAPIYORUZ”
ANIL YETİŞKİN: Hukuk olmazsa demokrasi de olmaz, insan hakkı da olmaz, adalette olmaz. Öncelikle her şeyi hukuka uydurmamız gerekiyor. Genel devlet konsensüsü denilen yani bunu gizli bir anlaşma olarak düşünebilirsiniz. Zira vatandaş o ülkede doğduğu anda, o ülkeyle bir bağıt yapar. Bu kurallara da uymak gerekir. Öncelikle hukuku ve adaleti de kendi içimizde de ve sistemimizde de yaratmamız gerekiyor. Mussolini’nin çok ünlü bir sözü vardır.” Avukatlar olmasaydı ben çok daha güzel yönetirdim ülkeyi” Zira gerçekte de İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni de bir avukat yazmıştır. Avukatlık mesleği ile adaleti birleştirmek gerekiyor. Bizim bazen serzenişlerimiz oluyor. Bunu siyasal olarak algılamak isteyenler de çıkıyor maalesef. Ama bizim esas serzenişimiz kanun koyucuya karşı, uygulamayı biz yapıyoruz. Hukuka ve adalete yönelik kanunların çıkarılmasında avukatların özellikle baroların fikirlerinin alınması gerektiğine inanıyorum. Avukatların siyasetle değil; adaletle yürüdüğüne inanıyorum.
Demokrasi ile bağlantısı şu. Elbette ki barolar olarak, Aydın Barosu olarak Türkiye’nin en demokratik seçimlerini yapıyoruz. Biz de liste usulü yok. Bunların hepsinin ben demokrasiye olan katkı olarak görüyorum. Demokrasi dediğimiz şey; oy vermekle de alakalı değil. Demokrasi ve bir de denetleme olması gerekiyor. Demokrasinin denetleme mekanizmasının da kendisinin kurması gerekiyor. Öncelikle öz denetim olması gerekiyor. Kendinizi denetlemeniz gerekiyor, inancım gereği söylüyorum bunu. Sonraki aşamada ise demokrasinin de bir sınırı olmak zorunda. Sadece insan olunması bile o kişiyle demokratik bir ilişkiye girmenizi gerektiriyor.
SELVA DEMİRCİ: Anayasa’nın desteklediği adalet kavramını, yürütme ve yasama bugünkü sistemde ne kadar destekliyor?
“YASAMANIN VE YÜRÜTMENİN DAHA NET KAVRAMLARLA AYRILMASI GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM”
ANIL YETİŞKİN: Biz 2017yılında Cumhurbaşkanlığı sistemine geçtik. Yeni bir sistem ve dünyada bu şekilde örneği yok. Uygulanıp, uygulanmaması üzerine çok tartışmalar yapıldı zamanında. Bir şekilde 2023 senesine kadar geldik. Yasama ve yürütmenin aynı yerden çıkıyor olmasında bazı sıkıntılar olabilir. Ama bunun denetleme mekanizmaların da zaten vatandaşta, hukukçular da kurmak zorundalar. Bu denetim mekanizmalarının biraz daha işlevsel hale getirilmesi gerektiğine inanıyorum. Zira şu anki sistem içerisinde, kötüye kullanımlarında olduğunu görüyoruz ve yaşıyoruz. Bunu yaşanan süreç için söylüyorum sadece. Kötüye kullanımlarda nasıl denetim mekanizması kurulduğu belli değil. Ben yasamanın ve yürütmenin daha net kavramlarla ayrılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü yasayı çıkaran ekiplerin, yürütmenin içerisinde yer almaması ve denetimin içsel bir denetimle tekrar düzenlenmesi gerektiğine inanıyorum. Ülke olarak çok kıymetli bir coğrafyanın içindeyiz. Allah’a şükür ki Atatürk gibi bir adam gelmiş, mevzi açmış bize, başka bir yön göstermiş ki biz o kanlı coğrafyaların içerisinde demokratik ve hukuk devletimizi daha da ileri götürmeye çalışıyoruz. Böyle düşündüğümüzde evet sistemleri eleştirebilirsiniz. Sistemleri düzeltme yönünde tavırlar koyabilirsiniz. Bunu da oy çokluğuyla gidecek olduğu seçimlerde belirlersiniz. Biz demokratik bir ülkeyiz. Seçimlerin yapılma şekilleri belli. Ona göre herkes bilinçli şekilde oyunu kullanacaktır. Ben bu konudaki anayasal tartışmaların çok uzağında kalmak istiyorum. Aydın Barosu Anayasa tarafından kurulmuş bir kurumdur.
Sorunuzla bağlantılı olarak şunu söylemek gerekiyor. Her demokrasinin, adalet bağını kesmeden devam etmesi gerekiyor.
SELVA DEMİRCİ: Yaptırım gücü ile ilgili verilen cezalardan dolayı toplumda bir veryansın mevcut. Peki bu durumda siz bu güvensizliğin içinde bu güveni nasıl sağlayacaksınız?
ANIL YETİŞKİN: Göstereceğiz ki Selva Hanım’a da ayrı Anıl Yetişkin’e de aynı ve bu kanunların tamamının eşit şekilde uygulandığını gösterdiğimizde o güveni sağlayacağız. Bazı kanunlarımızda aslında cezalarımız bizim yeterli. Bizim infaz kanununda bazı sıkıntılarımız var. Cezaların infazında biz af mekanizmasını da uygulama mekanizmasını da affa yönelik kullanıyoruz. Ondan dolayı sıkıntımız var. Caydırıcı cezalar var. Kadın cinayetlerindeki cezaları görüyoruz. Ömür boyu ağırlaştırılmış hapis cezası veriliyor. Bakıyorsunuz 10 yıl sonra çıkmış bu adam; nasıl çıktı; işte cezaların infazındaki uygulanan kanundan kaynaklı bazı indirimler oluyor ve onu kullanıyor insanlar.
SELVA DEMİRCİ: Başkanım çocuk istismarı ile ilgili idam yasası konusunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
“İDAM ETMENİN DEVLET ELİYLE YAPILMASINI ASLA KABUL ETMİYORUM”
ANIL YETİŞKİN: Ben üniversite dönemindeydim. İdam karşıtı kampanyaların en başında yer alıyordum. İdam etmenin devlet aliyle yapılmasını asla kabul etmiyorum. Devlet çünkü bizim kurduğumuz bir kavram. İkincisi ise yaşanan süreçlerde idam cezasının geri dönüşü olmayan bir kavram olduğunu görüyoruz. Yıllar sonra başka bir delil elde edilebiliyor. Yıllar sonra teknik gelişmelerle o suçu, o kişinin işlemediği ortaya çıkabiliyor. Bunun telafisi yok.
Devletlerin varlıklarından birisi de adaleti yerine getirmek. Ama ben bunu canın alınması şeklinde kimseye böyle bir yetki verilmemesi gerektiğini düşünüyorum.
SELVA DEMİRCİ: Aydın Baro Başkanı seçildiniz. Bu süre içerisinde hukuk sisteminin Aydın’a yansıması nedir?
“VATANDAŞIN HAKKI VE ADALET BİZİM ÖNCELİKLİ HEDEFİMİZDİR.”
ANIL YETİŞKİN: Biz Aydın içerisinde adliye ve avukatlar olarak söylüyorum bunu. İlk önce iletişim kurmaya gayret ettik. Birbirimizi anlamaya gayret ettik. Biz üç ayaktan bir tanesiyiz. Biz bu konsensüsü iletişimle sağlamaya çalışıyoruz. Bu da güzel bir gelişme Aydın için. Bakış açılarımızı değiştirmeye çalışıyoruz. Olması gereken şuydu. Avukat meslektaşlarımız kanundan kaynaklı kurallarını koyup, uyguluyorlar. Aynı şekilde hakim, savcı meslektaşlarımızda bakış açılarımızda biraz farklılık yaşayabiliyoruz. Ama bunu da en minimuma indirmeye çalışıyoruz. Vatandaşın hakkı ve adalet bizim öncelikli hedefimizdir. Ben bunu gözlemlediğim için hoşuma gidiyor ve güzel bir oluşumun içerisinde olduğumuzu görüyorum.
SELVA DEMİRCİ: Avukatlar, hakimler, savcılar siyasi davalarda, siyasi baskı altında kalabiliyorlar mı?
“AVUKATLARA KİMSE BASKI YAPAMAZ”
“SİYASETÇİLERİN VE SİYASETİN YARGI MAKAMLARI İLE İLGİLİ BİR ŞEY KONUŞMASINDAN HAZ DUYMUYORUM”
ANIL YETİŞKİN: Avukatlara kimse baskı yapamaz. Avukatlar özgür, bağımsız ve mesleklerini icra eden kişilerdir. Ben bunun olduğuna inanmıyorum. İnanmakta istemiyorum. Her dosyanın, her kişinin yargılaması yapılan her olayın mutlaka başka bir hususu vardır. Ben dosyayı görmeden ve dosyayı incelemeden, böyle bir yorumda bulunmak istemem açıkçası. Siyasi olarak ve düşünce olarak yapılmış olabilir midir, olabilir fakat beni ilgilendiren bölüm o değil. Ben ideal hukukun peşindeyim. Siyaset bir çekilsin ve hukuk işini yapsın. Siyasetten bağımsız hukuka ve özgür savunmaya herkesin bir gün ihtiyacı olacak, olma ihtimali de var; potansiyel olarak hazırız. Ben bu konuda siyasetçilerin ve siyasetin yargı makamları ile ilgili bir şey konuşmasından haz duymuyorum.
SELVA DEMİRCİ: Adli mecralarda var olan hakim ve savcıların Hukukun Aydın Bölgesi’ndeki işlevini değerlendirir misiniz?
ANIL YETİŞKİN: Biz hakim ve savcılarımızla asla şahsi bir husumetimiz yok. Bir çok hakim, savcı meslektaşımız emekli olduktan sonra avukatlığa geçiş yapıyorlar. Bunu da bir aydınlatma mekanizması olarak söyleyeyim size. Bu yönüyle baktığınızda hakim, savcılarımız dosya üzerinden karar veriyorlar. Evet; her ,insan gibi hata yapma hakları da vardır onların da… Ancak her insandan daha minimum seviyede olmalıdır hataları. Çünkü verecek ve yapacak oldukları işlemler, başka bir insanın hakkıyla alakalı işlerdir. Adliyeler kendi başlarına bağımsız kuruluş olarak kalmalıdır.
SELVA DEMİRCİ: Aydın Bölgesi’ndeki adli vakaları bize kategorize eder misiniz? Aydın’ın adli anlamda sorunu nedir?
“AYDIN ADALETİ KENDİ SAĞLAMAK YERİNE, ADALETİ ADLİYEDEN SAĞLAMAYI TERCİH EDİYOR”
ANIL YETİŞKİN: Aydın göç alan bir ilimiz. Aydın’ın şu anda 68 bin öğrencisi olan bir üniversitesi var. Aydın ticari hayatı da gelişmekte olan bir ilimiz. Özellikle Kuşadası ve Didim’de çok daha kozmopolit olabiliyor. Bunun verdiği bazı ekstra durumlar var. Mesela uyuşturucu suçlarında artış gözlemleyebiliyoruz. Şiddet olaylarında artışlar olabiliyor. Boşanma davalarında artış söz konusu. Ancak Aydın’daki insanlar bilinçli. Bu sebeple adli makamları kullanma yönünde daha çok talepleri var ve bu beni mutlu ediyor. Aydın adaleti kendi sağlamak yerine adaleti adliyeden sağlamayı tercih ediyor.
SELVA DEMİRCİ: Sizin tüm kurumlarla ilişkilerinizin gayet iyi olduğunu biliyoruz. Buna nazaran Aydın ve yerel yönetimler ile ilgili düşünceniz nedir?
ANIL YETİŞKİN: Onlar sadece siyasetle alakalı. Ben Aydın Baro Başkanıyım. Ben baro başkanı olarak hiç kimse ile tartışamam. Avukat meslektaşımın hakkını korumak için en kral kavgayı ederim. Bir kurumun başka bir kurumla kavga etmesini ya da şahsi bir çatışmaya dönüşmesini anlamış değilim. Hiç kimseyi sevmiyor olabilirim ama Aydın Baro Başkanı olarak böyle bir lüksüm yok benim. Hepsi ile iyi geçinmek durumundayım. Onların da bizimle arasının iyi olması gerektiğini düşünüyorum. Sonuçta Aydın’ı temsil ediyoruz. Ben avukat meslektaşlarımı temsil ediyorum. 1700’e yakın meslektaşım var benim. Bunların tamamının kurumlarla ilişkilerini düzenliyoruz. Düzenlediğiniz algıyı da yönetmeniz gerekiyor.
SELVA DEMİRCİ: Sizin gibi kurumsal kimlikte kendini fazlasıyla geliştirmiş bir kurum başkanı neden ileride siyasette yer almasın?
“BİZİM DERDİMİZ SİYASETLE DEĞİL, BİZİM DERDİMİZ HUKUKLA”
ANIL YETİŞKİN: Benim bir çok meslektaşım başkanımdan ziyade Anıl abi demeyi tercih ediyorlar. Ben başkanlığımın bir gün biteceğini biliyorum. Onun için başkanlığın geçici olacağını düşünüyorum. Abi demelerinden onun için hoşlanıyorum. İkinci nokta; elbette ki benim bir siyasi görüşüm var. Aydın Barosu’nda bulunan 1700 avukat arkadaşımın da kendine göre bir siyasi görüşü var. Ben de onları temsil ediyorum. Bizim derdimiz siyasetle değil, bizim derdimiz hukukla.
Şahsen de siyaset elbette ki yapılabilir. Ama benim bu kurumun başkanı olarak şu anda böyle bir düşüncem yok. İlerde başka bir yön açılır başka bir durum ortaya çıkar. Talep olur; talep ederim. O zaman düşünebilirim.
RÖPORTAJ: SELVA DEMİRCİ
EDİTÖR: SELVA DEMİRCİ
Güncelleme Tarihi: 24 Ocak 2023, 12:22