EKOJEOSTİK ZENGİNLİKLERDEN UNESCOYA UZANAN YOLDA JEOTURİZM VE JOEPARK AYDININ TURİZMDE ŞANSIDIR
Aydın da yapılacak Turizm Çalıştayında gözden kaçmaması ve bu zenginliği sonraki yıllara ihmalden dolayı aktararak, Aydın’a yüksek katma değerli Turizmin gelmesini sağlama konusunda yapılacak bu ihmalin, Aydın’ının Ege bölgesine ki; başta Büyük Menderes Grabeni, dünyada eşine az rastlana bilecek bir jeolojik oluşumun turizme kazandırılması imkanını ortadan kaldıracaktır, enazından bu sürecin kaybına neden olacaktır!! Buharkent’ten itibaren batıya doğru giderek genişleyen bir geometri ile yaklaşık 140 kilometre devam ederek Ege Deniz’ine kavuşan bu grabenin kuzey kenarına gerdanlık gibi dizilmiş ilçeler, bu grabenin kenar faylarından yükselen sıcak ve soğuk suyun getirdiği zenginliklerinden yararlanmaktadır! Her biri ayrı ayrı jeosit olabilecek bu kaplıcalar, minarelli sular, soğuk su kaynakları ve bunların önünde gelişmiş topraklar, Jeoturizm bağlamında birer potansiyel barındırmaktadır!
Aydın sınırları içinde yer karstik yapılar da önemli jeolojik miras öğelerdir. Aslanlı mağarası ve sırtlanini mağarası başta olmak üzere birçok maara Aydın’da yapılacak bir Jeoparkın önemli bileşenleridir ve hızla değerlendirmeye alınmalıdır!
Aydın’da Hes’lerin ekojeostik yapıya açtığı zararlarının önemini bu projenin hayata geçmesiyle derinliklerini daha da fazla anlayacağımızın önüne konulacak engelleri birer birer aşacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın! Valilik bu ikinci çağrımızı dikkate alarak Yörükefe gazetesinin öncülük ettiği akademik hizmetle hazırlana çalışmanın; çalıştaya, Jeoturizm ve Unesco'nun kapsamında ki Jeopark proje çalışmalarımızın en önemli fasıl maddesi olarak katılmasını ve akademik karayellerin Üniversitemiz ADÜ ile birlikte katılımının sağlaması konusunda duyarlı olacağından da Aydın’ının Yüksek katma değerli turizm girdilerinin tezelden sağlanmasını sağlayacak kararlar alacağını umutla bekliyoruz!
Aydın, antik dönemden bu yana, diğer Ege kentleri ile birlikte Anadolu uygarlıklarına beşiklik yapmış illerimizden biri. Bu geçmişi sayesinde çok önemli kültürel miras unsurlarına sahip. Başta Afrodisyas ve Tralleis Antik kentleri olmak üzere Tralleis yeraltı şehri, Milet Müzesi, Faustina Hamamı, Kurşunlu Manastırı, Güvercinada Kalesi, Cihanoğlu Camisi ve Arpaz Beyler Konağı gibi çok sayıda kültürel miras unsuru, zengin doğal mirasına eşlik etmektedir. Türkiye’nin en yaşlı kayaçlarından Menderes Masifi Çekirdek Gnaysı başta olmak üzere, Dilek Yarımadası Milli Parkı ve Büyük Menderes Grabeni, Aydın ilinin en önemli jeolojik miras alanlarıdır. Afrodisyas Antik Kenti’nin hemen yakınındaki Antik Mermer Ocakları da, bu ilin en önemli Antropojenik Jeosit unsurlarıdır.
Menderes Masifi çok genel olarak, kıta kabuğunun 40-50 km kadar derine gömüldükten sonra sıyrılma fayları ile yeniden hızla yükselerek yüzeye ulaşması ile oluşmuştur. Bu derinlikler, kayaçların yüksek sıcaklık/yüksek basınç (amibolit / granülüt fasiyesi) metamorfizma geçirdikleri derinliklerdir. O kadar yüksek sıcaklık ve basınç altında bazı kayaçların yer yer kısmi ergimeye bile uğramaları olanaklıdır. Bu tür karekteristik yapı ve doku özellikleri, bu özel kayaçlara aynı zamanda birer jeosit ve Jeoturizm değeri kazandırır. Bilimsel olarak her yönden incelenmiş olan bu dünya çapında önemli olan jeolojik alanlar “Jeolojik Miras” olarak önerilebilirler, bunlar yer kabuğunun oluşumunun ilgili dönemine dair kesin kanıtlar oldukları için de koruma altına alınmayı hakkeden oluşumlardır. Bu özel kayaçlardan çok sayıda örneğin bulunduğu Menderes Masifi bile, eşsiz jeolojik özelliği sayesinde tek başına bir JEOPARK olabilecek bir potansiyeline sahiptir..
Diğer yandan, ilin en önemli turizm alanlarından Kuşadası ile Menderes Grabeni’ni birbirinden ayıran Dilek Yarımadası, harika bir doğal miras unsurudur ve zaten burası bir Milli Park statüsü kazanmıştır. Bu statüye ek olarak, burada yer alan kayaçların özellikleri de göz önüne alındığında, bu yarımadanın aynı zamanda bir Jeopark olarak değerlendirilebilecek jeoçeşitliliğe sahip olduğu anlaşılmaktadır.
Büyük Menderes Grabeni, dünyada eşine az rastlanabilecek bir jeolojik oluşumdur. Buharkent’ten itibaren batıya doğru giderek genişleyen bir geometri ile yaklaşık 140 kilometre devam ederek Ege Denizi’ne kavuşan bu grabenin kuzey kenarına gerdanlık gibi dizilmiş ilçeler, bu grabenin kenar faylarından yükselen sıcak ve soğuk suyun getirdiği zenginliklerden yararlanmaktadır. Her biri ayrı ayrı jeosit olabilecek bu kaplıcalar, mineralli sular, soğuk su kaynakları ve bunların önünde gelişmiş verimli topraklar, Jeoturizm bağlamında birer potansiyel barındırmaktadır. Grabenin ortasından nazlı nazlı akan Büyük Menderes Nehri, literatürde bir akış rejimine adını vermiştir. Bu tür nehirler, “Menderesli Akarsu” olarak adlandırılırlar ve sedimantolojik olarak da çok ilginç jeolojik oluşumlara hayat verirler. Nokta Barı, Taşkın Ova, Menderes Kanalı, Kopmuş Menderes Kanalları gibi özel aşınma/çökelme bölgelerinin yanısıra, özellikle deniz ile bağlantılı olduğu yerde oluşan sulak alanlar ve bataklıklar, haliçler, ve lagün gölleri biyolojik çeşitlilik için birer cennet olarak değerlendirilebilirler. Böylece jeolojik olaylar, biyoçeşitliliği desteklemekte ve ona çok sayıda olanak sunmaktadır. Jeoloji haritasında açık olarak gösterildiği gibi, bu grabeni kontrol eden ve düşey/oblik bileşeni egemen olan sıyrılma fayları dışında bir de güncel aktif tektoniğin sonucu olarak oluşmuş, doğrultu atım bileşeni baskın olan faylar vardır. Bunların her biri, başlı başına birer jeosit adaydır.
Bu üç büyük jeolojik miras unsuru dışında, Menderes Masifi içinde antik dönemden bu yana bilinen zımpara yatakları ve feldspat, kaolin vb. Gibi diğer endüstriyel hammadde ile metalik/değerli madenler bulunmaktadır. Bunların yanısıra, Türkiye’nin yarı değerli taş üretiminin önemli bir kısmı da yine bu Masifte üretilmektedir. Bu jeolojik çeşitliliğin, diğer olanaklarla birleşince, son derece ilginç ve öğretici, heyecanlı jeorotaların oluşturulmasına olanak sağlayacağı ortaya çıkmaktadır.
Aydın sınırları içinde yer karstik yapılar da önemli jeolojik miras öğeleridir. Aslanlı mağarası ve sırtlanini mağarası başta olmak üzere birçok maara Aydın’da yapılacak bir jeoparkın önemli bileşenleridir.
Sonuç olarak, yukarıda tanıtılan üç alan, Aydın ilinin öncelikli Jeopark Potansiyeli Taşıyan alanlarıdır ve hızla değerlendirmeye alınmalıdırlar. Bu üç alanda hızla birer yönetim şeması oluşturulmalı, konsept/bağlamlar belirlenerek jeosit envanteri çalışmalarına hızla başlanmalıdır. Bu envanter çalışmaları tamamlandıktan sonra ana konsepte uygun olarak yeterli sayıda jeosit belirlenerek jeorotalar oluşturulmalı, doğa sporları olanakları belirlenmeli, son aşamada da ilin kültürel miras unsurları ile kaynaştırılarak “Jeoturizm Planları” hazırlanmalıdır. Böylece jeoloji, diğer geleneksel turizm alanları ile bütünleşerek bölgesel kalkınmaya sadece az aylarında değil 12 ay boyunca önemli katkılar sağlayabilir. Çünkü “Jeopark Temelli Jeoturizm Faaliyetleri” diğer doğa turizmi faaliyetlerini de bütünsel bir yapıya kavuşturur ve özellikle yüksek gelir gruplarının tercih ettikleri bir turizm türü olarak. öne çıkar. Planlanan Jeopark, sağlıklı bir çalışmayla 2 yıl içinde UNESCO onayı alarak uluslararası Jeopark statüsüne kavuşabilir.
Güncelleme Tarihi: 20 Mart 2022, 19:02