174 yıl önce( 1848) bugün Komünist Manifesto yayımlandı. Karl Marks ve Friedrich Engels yazdılar. Londra'da Almanca olarak basıldı. İlk uluslararası komünist organizasyon olan "Komünist Birlik" tarafından yetkilendirilmişlerdi. Bu kitap komünizmin ilk bildirgesiydi. Üretim araçlarının sahipliğinin özel mülkiyetinin bir devrimle kaldırılıp sınıfsız toplum yaratma amacını taşıyordu. 23 sayfa olarak yayımlandı, ancak binlerce cilde bedel felsefe ve toplumsal gerçek barındırıyordu.(Hâla öyle olduğu gün gibi ortadadır.)
Yayımladığı günden bugüne en çok okunan ve en çok tartışılan toplumsal/siyasal metin olmasıyla dikkate değerdir.
Tarihteki bütün sosyalist ve komünist partilerin programlarının temelini oluşturdu. Dünyada milyonlarca insanın yaşamını değiştirdi. Birçok devrimin dayandığı temeldi .O zamandan bugüne bununla kıyaslanacak bir siyasal metin ortaya çıkmadı.
"Şimdiye kadarki bütün toplumların tarihi sınıf savaşımları tarihidir" diye başlar ve "Bütün ülkelerin işçileri, birleşiniz" diye biter
O tarihlerde Avrupa devrimci ayaklanmalarla çalkalanıyordu. Fabrikalarda ağır koşullarda insanlar sadece aç kalmadan ölmemek için çalışıyorlardı.16 saat çalıştıkları oluyordu ve sadece karın tokluğuna bu
yaşama katlanıyorlardı.(Karınları bile doymuyordu, yarı aç yarı tok yaşıyorlardı) Sadece yetişkin erkekler değil kadınlar ve çocuklar da ağır koşullarda çalışıyorlardı. Sanayi devrimiyle birlikte şehirlerde fabrikalar kurulmuş, feodal toprağa bağlı yaşamdan fabrika işçiliğine evrilmişti. Şehirler kalabalıklaşmış ve açlıkla mücadele eden emekçi kitleler için kabus olmuştu. Bu tarihsel koşullarda manifesto yayımlandı. Türkiye'nin ana unsur olduğu bu coğrafya (Osmanlı) sanayi devrimini yaşamadı. Ağır sanayi olmadığı için toprağa bağlı yaşam devam ediyordu.
Dünyaya ve Türkiye'de son yıllarda yaşanan gelişmeler manifesto metinlerinin aslında bugünleri de nasıl öngördüğünü açıklıyor. "Proleterlerin (işçilerin) zincirlerinden başka kaybedecek hiçbir şeyleri yok. Oysa kazanacakları bir dünya var." diye yazar.
Nitekim bundan bir kaç hafta önce aynı zamanda bir patron olan Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati işçilere " Sen maaş alıyorsun, en fazla neyini kaybedersin ki? Ama ben bütün varlığımı kaybederim” dedi. Komünist Manifesto'da da tam da bu yazıyor işte.Emekçinin zincirinden başka kaybedecek neyi var ki?
Bugünlerde Migros işçileri, kargo işçileri, Trendyol işçileri ve kurye işçilerinin açlığa karşı eylemleri tam da devrimci bir eylem olarak ortaya çıkıyor. Düşük ücret ve karın tokluğuna yaşama olan isyan.
Yazımızı Nazım Hikmet'ten umut dolu bir şiirle bitirelim:
İnanın güzel günler göreceğiz çocuklar
Güneşli günler göreceğiz.
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar
Işıklı maviliklere süreceğiz....