Yurtta sulh cihanda sulh felsefesinin yaratıcısı, genç bir Cumhuriyeti teslim ettiği nesilden bu anlayışın devamını istemesi, ”Evrensel değerlere bir yenisini eklemek kadar” önemlidir.
Bu anlayışın devamını sağlamak, ulusal bütünlüğü, güvenilirliği ve sınırlarımızın geleceğini tüm dışarıdan gelecek tehlikelere karşı korumaktır. Global dünya savaşının değiştiği, taşeron terörist güçlerin Emperyalist güçler adına kardeşin kardeşe karşı savaştığı bir süreçten geçerken, dün İDLİP’te tek başına kalmış bir Türkiye’nin onlarca canı kaybettiği bir acı ve elem dolu günü yaşadık, yaşa mayada devam edeceğiz.
Türkiye bu sınır ötesi güvenirliği sağlamak, gelecek kuşağa deha güvenli bir sınırları olan ülkeyi teslim etmek anlayışından yola çıkarak gelinen noktada bir savaş var! Her gün onlarca askerimizi, canımızı kaybetmenin verdiği üzüntü, duygusal bir millet olan Türk insanını psikolojik gerginliğe taşıyacak, sonrası ne olur sorularıyla baş başa bırakacaktır. Müttefik dediğimiz Rusya ya da ABD hiçbir zaman bu Ortadoğu savaşında kendi çıkarlarını bir tarafa bırakıp, bize müttefik olmayacaktır. Dış politikamız bu anlayış içerisinde, bundan sonra da sürdürülmelidir.
Ülkenin yalnızlaştırılarak bu savaşa itildiğini görmekten başka çare var mıdır? Türkiye bir başına savaşacaktır orada. Rusya’nın emri ya da Suriye’nin emri olmadan hiçbir uçağın kalkıp bombardıman yapamayacağı gerçeğini göz ardı edemeyiz. Orada bu oyunu oynayanlar Rusya, İran, Suriye, alçakça bir eylem ile Türkiye’yi beklenmedik bir sonuçla baş başa bırakıp bir kenara çekilmişlerdir. ABD ve Avrupa ülkeleri taziye mesajları, NATO olağan üstü toplantıyla sınırlarımızda meşru müdafaa ile hareket ederken yaşadığımız bu acı olayın yanında olduklarını belirten mesajlarla bizleri kandırmamalılar!
Çok dikkat çekici olaylar yaşıyoruz. Hangi blokla hareket ettiğimizin belli olmadığı, stratejik Petrot füzelerini hangi ülkeden aldığımız, nereye para ödediğimizi ve kiminle muhatap olduğumuzu milletçe kestiremediğimiz bir sürece girmiş bulunuyoruz. ABD bu olayı fırsat bilmiş satış için masaya çağıracak kadar sıradanlaşabiliyor, Trump oradaki petrol beni ilgilendiriyor,orada kimin olduğu beni ilgilendirmiyor diyerek, müttefik davrandığı PYD güçlerini Fırat’ın doğusuna yerleştiriyor!
Unutmayalım biz sınır güvenliğimizi savunma hakkını kullanmaya çalışırken, Rusya, ABD taşeron güçleri kendi kaleleri haline getirmekle meşgul. Bu saatten sonra kiminle savaşacağımız ve niçin savaştığımızı iyi anlatmalıyız milletimize! Kimse orada bizimle bizim için savaşmıyor. Ne muhalif güçler, ne RUSYA, nede ABD, hiç biri bizimle değil. Bu savaşın hesapları iyi yapılmalı. Bugün rejim güçleri, Rusya ile savaşıyoruz. Bu gerçeğe; yarın ABD’nin taşeron güçleri ve daha nice terörist güçler para karşılığı karışabilir, bunun hesabını iyi yapmalıyız.
Kaybettiğimiz her Mehmetçik, milletin ve cephedeki savaşan Mehmetçiklerin moralini bozulmasına neden olacaktır. Bu alçakça saldırı, başkaca saldırıları da ardından getirecektir. Bugün Suriye hava sahanlığının uçuşa kapatılması, yarınlarda yapacağımız kara hareketinin Türk savaş uçaklarının desteği olmadan yapılacağını düşünmek bile kötü sonuçların doğacağına bir işarettir. Daha önce Türkiye İdlib Hava sahanlığının uçuşu yasaklamasını istemişti; bunu hatırlamak ve anlamak gerekir. Hava destekli kara hareketinin başlayacağı günler milletçe bu psikolojiyi kabullenmek ve sakin davranmak zorundayız. Birçok olumsuz, psikolojik tıbbi vakanın sivil halk üzerinde yaşandığı yazıldığı çizildiğini şimdiden görülmüştür. Dedim ya biz duygusal bir milletiz. Bizimle yaşayan birçok Suriyeli var vatansız! Sınırlarda umuda yolculuk yapan göçmenler her biri başka ülkenin ama vatansız insanı! Görüyoruz ki vatanı olmayan bireyler, bir yere tutunmak adına denizde bile boğulmayı göze alıyorlar!
Bu savaşta yaşananlar, bizi milli değerlere ve Millî iradeye yeniden taşımalı!
Milli Mutabakat hükûmetinin kurulup, parlamenter sisteme geçişini yeniden gözden geçirmeliyiz. Bizim Parlamenter sistemden kolay kolay sonuç alamayacaklarını anlayan Emperyalistler, bugünün sistemini doğurup, bizi felakete taşımanın yollarını buldular. Bu ülkenin milli iradenin parlamentoya taşınarak bu gücü yeniden yaratmanın tam zamanı olduğunu anlamalıyız ve kabullenmeliyiz.
600 kişilik bir TBMM ordusu bu savaşın neresinde bulunmaktadır ve nasıl bir irade yetkinliği kullanabilmektedir.
Bugün bir kurtuluş savaşı kapımızdaymış anlayışı ile kimsenin koltuk hırsı üzerinden yürümeden, önce vatan diyerek, birlik gücünü, farklılaşan toplum yapımızı, ötekileştirilen fikir ve inanç yapılarımızı, bir olma adına pekiştirmenin zamanıdır.
GÜN BUGÜNDÜR, DAHA GEÇ OLMADAN!