Sosyal Devlet; Vatandaşının işi olsun, evinde aşı olsun, insanca yaşayacak bir sosyal yaşantısı olsun, fikri hür, vicdanı hür ve dili hür bir toplum yapısıyla dünya medeniyetine ayak uyduran hata bayrak önde lider koşan adaleti geniş yapısıyla yaşayan bir milleti olsun diyen ülkü yapısıyla var olmayı tarif eder! Tabii ki ülkesinin makus kaderine el verecek, bel verecek, var olma adına mücadelesini verecek. Bu mücadeleyi hep verdi! Her şeye rağmen açlığa, yoksulluğa rağmen verdi! Söz konusu vatandı! Bugün geçmişi iki bin yıla dayanan bir devletten bahsediyor cihanı alem. Bu süreçte bu devletin hep dışarıda düşmanı oldu, bu devlet inanmış liderleriyle Sevir’i, Montrö’yü gördü, dahası kurtuluş savaşıyla özgürlüğün ne kadar önemli olduğunu gördü, özgür ve bağımsız bir devlet olmak adına. Dört bir yanımızı kuşatan düşman devletler ve içeride yaşayan hainleri de gördü! Sonunda İngiliz gemisine binip kaçanları da gördü!
Cumhuriyet ile yönetilen devlet olma adına;
1856 Kırım, 1877 Osmanlı Rus, 1892 Yunan, 1911 Trablus, 1912 Balkan, 1914-18 Birinci Dünya Savaşı, nihayet 1920-22 Kurtuluş Savaşı’nı da gördü!
Şimdi Cumhuriyeti koruma adına dıştan ve içten gelen saldırılara siper olma adına bugünleri de gördü.
Dahası yetmezmiş gibi böylesine zengin toprak yapısına ve kaynaklarına sahip ülkesinde; en zor günleri yaşadığı bu günleri de açlık, yoksulluk, işsizlik ve hakkını savunmak için her zaman sarılmak zorunda olduğu adalete ne kadar ihtiyacı olduğunu da gördü!
Yetmez mi, yeter artar bile gördükleri! Okumuş diplomasını almış işsizler hızla çoğalıyor! Çalıştıkları işlerini kaybedenler hızla çoğalıyor! Kirasını ödeyemeyen, işçisinin sigortasını ve ücretini ödeyemeyen on binlerce esnaf dara balarını bir daha açmamak üzere kapatıyor, yaptığı tek iş olan bu yerlerde çalışanlar işlerini kaybediyor! Tarımla ülkesine öz kaynak olan binlerce çiftçi yanlış tarım politikalarıyla açlığa mahkum bir durumda hacizle uğraşıyor, ziraat ve tarım; gübre, mazot, elektrik maliyetleri, banka faizi ile dibe batmış durumda imdat diyor, öğretmenler atama bekliyor, sağlıkçı meslek hastalığı kabul edilsin, üç beş kuruş daha fazla para verilsin mücadelesi içerisinde mesleki ahlak ve sorumluğuyla patır, patır ölüyor, evlenecek çiftler artık umutlarını yitirmiş, 3600 katsayı bekleyenleri, ET’ler, sendikaları birer birer kapatılan Emekli sendikalılar dahası milletçe aynı geminin içindeyiz diye yükselen seslere rağmen; iki uçlu siyasi ve ekonomik yapı içinde yaşayan topluma dönüşen ülkemizde mutfaktaki yangını yaşayanlarla, görmeyenler, hissetmeyenlere dönüşmüş bir toplum yapısıyla dayanacak gücü kalmayan milletimiz acil çözümler bekliyor.
Covid-19 bile bu milleti korkutamaz duruma getirmiş, her kötü sonuca alışmış görünümüyle gelecek kuşkuları hızla büyüyor!
Tüketim ekonomisine boğazına kadar batmış, lükse olmayan kaynaklarla ısrarla devam etmeye alışmış, iş ve aş arayışıyla kapılara dayanmış diplomalı ve diplomasız milyonlarca sayı çığ gibi büyümeye devam ediyorken, dört beş hatta daha fazla yerlerde görevli gösterilen maaşlar alanlar kol gezerken, bu ülkenin iş, aş ve adalet arayışını görmemek, kafamızı kuma sokmaktan başka ne olabilir ki!
Ülkenin başına beklenmedik doğa felaketleriyle gelecek kötü sonuçları karşılamak için oluşturulan fonlar, SGK’da ki varlıklar, üreten ve üretim ekonomisinin lokomotifi fabrikalar ve orada gelecek kaygılarını yok etme adına çalışanları, hakkını sendikal yollarla arayan işçilerin sendikaları, tarlasında ürettiği tahılı devletinin katma değerine koyan tarım çiftçileri, ülke ekonomisinin canlılığını elde tutan esnaf ve sanatkârlar, makine, bilişim ve iletişim toplum yapısını ve ülke sanayisini kalkındıracak ara sanayii dahası niceleri birden buhar olup uçmak üzere, çoğu buhar olup uçtu bile!
Özelleştirme adı altında çok değerler kayboldu! Tüketim ekonomisi aldı başını gitti! Ekonomi üretilmeden ayakta duramaz gerçeği görünmezlikten gelindikçe, ülkenin yarınlarda yabancısı durumuna düşecek bu milletin daha fazla bu sosyal ve ekonomik yapıda ki yaşam tarzına tahammülü madden ve manen kalmamıştır! Devlet koruyucu, güven verici, esirgeyici ve milletinin geleceğini temin ve tesisi eden bir büyüklüktür!
Siyasi iktidar hırsı, koltuk üzerinden var olma hırsı, milli irade yerine, makyavelist anlayış ile yönetme arzusundan vazgeçilmeli, tezelden milletin yönetime katılma temsil gücünün geri getirilmesi tüm ulusumuzun hayrına ve inanırlığımızın, güven veren ekonomik yapımızın yeniden tahsisi açısından, ekonominin üreten yapısına dönülmesi, yatırımcıların Türkiye’ye dönmesi açısından, faiz lobilerinden kurtulmamız, milli ekonominin tahsisi açısından çok önemli olan ve ihtiyaç duyulan bir dönemden geçtiğimizi görmemiz zorunlu ve ivedidir!
HABER EDİTÖRÜ: ERDAL DEMİR