MİLLİ GELİR NASIL PAY EDİLİR; Ülke insanını refah içinde yaşatmak devletin asli görevidir!
Ülkenin bakıma ihtiyaç engelli insanlarına, mağdur yaşlısına sahip çıkmak, öğrencilerini en az maliyetlerle okuma imkânlarını sağlamak, doğan çocukların geleceklerini temin ve teminat altına almak devletin asli görevidir! Ülkede kadına şiddet uygulanırken mağdur duruma düşen kadınları korumak devletin görevidir! Ülkenin içeride ve dışarıda güvenliğini sağlamak asli görevidir! SOSYAL DEVLETTİR…
Stratejik kararlarla ülkenin ekonomik dengelerini kuran Trendleri yükseltmek, uluslararası yatırımcılara güvenilir, önü açık ekonomik koşullar yaratmak, ortak pazara açık yatırımcıları yurt dışından gelmelerine sebep talebin yüksekliğini, arz ve talep dengesini sağlayan alım gücünü sunan, istikrarlı ekonomik modellerle tam Liberal ekonomiyi teminat altında tutan yönetimler gerekir!
Ülke karma ekonomiyle uzun yıllar yönetildi! Genç Cumhuriyet korundu kollandı! Devlet okulları her seviyede varlığını kolladı! Ülke insanı okumaya özen gösterdi, kariyerler yaptı, ekonomik zorluklarla milli beraberliği yaşatmayı da becerdi! Kıbrıs kanayan yara haline geldiğinde bu millet tek vücut olup üstesinden geldi! Her on yılda bir gelen ekonomik krizler bu sayılanları yerine getirmeye çalışırken hazinenin 30 sente ihtiyaç gördüğü yılları da geride bıraktı, Osmanlının borçlarını da Cumhuriyet’in hazinesi ödedi! Özal zamanı liberaliz ekonomiye geçişte kemer sıkmalar yapılırken serbest ekonomi birçok değişikliklerle yeni sayfaları ardı ardına açmaya başlamıştı! Her on yılda bir gelen askeri darbelerde sivilleşmeyi erteliyor, cuntanın gölgesi milletin üstünden eksik olmuyordu!
Gençlik hareketleri başlamış, cunta ağzıyla; anarşi yani öğrenci hareketlerinin adı olmuştu artık! Denizler üç fidan darağacında tam bağımsız Türkiye diyerek yanan bir meşaleyi arkalarında hala içimizde acısı dinmeyen hatıralarını bırakarak tarihe yazılıp içimizde yaşamaya başlamışlardı bile!
Tüm bunlar yaşanmışlar arasında görülürken ekonomi düşe kalka yürümeye devam ediyor millet kemer sıkmaktan bunalmış, rahat yüzü göremiyordu! Öğrenci hareketleri bu ülkede her alanda kendini göstermeye başlamış, Kenan Evren Cuntası 18 yaşını doldurmayan İsmail KORKMAZI darağacın da sallamış bir başka kesime gösteriş yaparak tarihimize asla temizlenmeyen bir hukuk sorunu yaşatmıştır!
Bu ülkenin tek sorunu sivilleşmede sıkıntı çekmesiydi! Hiçbir dönem bu ülkeyi Cumhuriyet adı altında demokrasiyle yönetme istikrarını gösteremeyenler, her sıkıştıklarında Askeriyenin önünü açarak onları kurtarıcı yapan siyasi liderler, bu arada yassı ada dâhil birçok sıkıntıları da beraberinde yaşadılar! Sorunda buradaydı zaten! Sivilleşme konusu kendisini bulamazken, asker her on yılda bir darbeyle bu sivilleşme tarihini erteliyordu!
Sonuçta sivilleşme bir türlü doğmuyor genç demokrasi olgunlaşmak için güçlü bir iktidarı hep bekleyip durdu!
Bu anlatılanlara bir de emperyalist sistemin Yüce Türk Milletinin varlığından ve Türkiye’nin yıkılmaz bütünleşe bilme kabiliyetini ve vatanseverliğini kıramamış, her fırsatta içeride ki hainlerle iş birliği yaparak tüm yolları denemekten usanmamıştı!
Cumhuriyet yeni ve güçlü bir devlet olmaya çalışırken içte ve dışta sorunları yaratanlarla boğuşarak neredeyse 80 yılını geçirirken, güçlü bir ekonomiye sahip olmak için her fırsatta milletine başvurarak çeşitli vergilerle dayanılmaz bir noktaya FİNANS ekonomisiyle ulaşmış artık yeter durumuna gelmiş, çıkış noktaları aramaya başlamıştır! Emeklisi, çalışan işçisi memuru, dul yetimi ve öğrencisiyle!
Bir diğer taraftan beyin göçü ardı ardına giderken, ekonomimizin açılan yamasına çare araya duralım, dışarıdan gelen göçmenler sonradan mültecilerle hem ekonomi hem de sosyal yapımız dikiş tutamaz duruma düşmüştür!
Millet ağır vergilerle boğuşurken toplanan vergilerin zamansız ve ihtiyaç olmayan yatırımlara yönelmesi ve ödemeler yıllara sair neredeyse doğacak çocukların geleceğini ipotek altına almışken be toplanan vergilerin ardı arkası nasıl kesilecek sorusunu getirmiştir!
GAYRİ MİLLİ HASILA oranı ve her vatandaşa düşen payını sormanın ne denli önemli olacağını düşünürken açlık sınırının, verilen asgari ücretle iki ay gibi kısa sürede eriyip gittiği görünüyor! Ülkenin sosyal dengelerinin koruna bilmesi için vatandaşın başta olmak üzere çalışan ve emeklinin yaşana bilinir bir hayat standardını yakalaması için devletten toplanan vergilerden payını düşeni alması gerekiyor!
Bugün yurdun birçok noktasında başta öğrenciler olmak üzere yapılan yürüyüş ve mitinglerde ki kalabalıkların ekonomik ve sosyal sorunların dayanılmaz noktalara gelmesinden kaynaklanmakta olduğunu söylemek gerekiyor!
Karma ve istenilen ölçeğe getirilmeyen Liberal sistemin sorunları çözme yerine büyümesinin nedeni, yerine oturmayan yönetimlerin ve iktidarın uygulamalarından kaynaklandığını biliyor ve yaşadık! Arpalıkların en çok yaşandığı iktidarlarla, bir gecede %1000’nin üzerinde enflasyonları görerek yaşandı bu ülkede! Tamda bitecek derken belki nefes birazda olsa alır öyle ölürüz diye umutlanırken FİNANS EKONOMİSİYLE yüzleşerek 2002’den buyana yaşanan ülkede ekonomik ve sosyal yapının ne durumda olduğunu gören ve yaşayan bir millet olundu! Madden ve manen umut ve direncini yitirmesini istenmeyen milletin ayakta duracak mecali kalmadı! FİNANS EKONOMİSİ üretimden uzak bir avuç şanslı ve yanlı azınlığın, kapital yapısı yüksek olan sırtı kabaların yıllardır paraya para denilmeyen kazançlarıyla, orta sınıfın kalktığı en alt seviyelere düşen sınıfın ne halde olduğunu görmemezlikten gelem alışkanlıkları millet adına meydanların alanların yolunu açtı! Devletten payını düşeni alamayıp, vergilerle zenginlerin daha zengin olmasına çalışan milletin vergiden alacağı pay değil vergi ödeyeceği varlığı ve gücü kalmadı!
Merkez Bankasının kasasında belli bir milyar dolarları bulundurmak zorunda olması gereken durum söz konusudur! Bu durum dışarıdan büyük faizler ödeyerek alınan dolarlar söz ko0nusudur! Bir gecede merkez bankasının piyasaya müdahalesiyle zayıflayan rezervler yerine yeni borçlanma yolu ile dolar bulma zorunluğunu doğurmuştur! Yani Biraz daha fakirleştik, yine milletin yeni vergilerine başvurulacak duruma geldik! Çünkü üretemeyen ekonomi hasta masasına yatmış durumdadır! Faiz politikalarının elinde dolarak ve nakit çokluğu olanların, dışarıdan para getirenlerin işine yaramaktan öteye gitmemektedir! Ekonomi bu duruma ya da daha sıkıntılının kırmızıçizgilerini kızartacak duruma geldiğinde getirilen dolarlar gideceği gibi yenisi de gelmeyecektir!
Bu ülkeyi müreffeh seviyeye çekmek ve zenginleştirmek; getirim ekonomisine, dolar ve faiz ekonomisine dur demekten geçiyor! Tüketen Türkiye değil üreten Türkiye olmanın yolunu tüm fedakârlıkları yapacak taraf yönetenlerin olması şartıyla yaratmak gerekiyor!
Toplanan vergilerin ülken in vatandaşlarına gereken payını ayırarak, üretime yatırmak gerekiyor! Ülkeyi yönetenlerin soruları kabullenip gerçekleri örtülemekten değil olması gerekeni görmeleri, önce adalet ve hukuk, ekonomi ve sosyal dengeler demesi gerekiyor bu da çok önem taşıyor gelecek için!
haber: erdal demir