Devleti yaratanlar toplumlardır. İlk devlette MUD devletidir. Boylar ve beyliklerden büyük toplumlar oluşmuş, bir araya gelen beyliklerin, obaların, birlikte yaşam için bir sistemi ve bir millet anlayışını kabul ederek öne çıkardıkları kanunların ve nizamların oluşturduğu şekle DEVLET denmiş.
Sonradan giderek kavramların oluşturduğu büyük devletler daha güçlü olmak için coğrafyalarını genişletmek, yeni kaynak ve zenginlikler peşinde koşmak için, insanlığın bugün içinde yaşadığı kaosun temelini o zamandan atarak, savaşları günümüze değin taşımışlardır. Tarih boyunca bu savaşlar bir gücün diğer gücün üzerinde oluşturmak istediği hegemonyadır. Bu hegemonya dünya çapında bir güç olmak adına çeşitli yöntemler kullanarak, diğer güçleri parçalamanın yollarını denemişler, birçok yerde de başarılı olmuşlar, önce sömürgeyi, sonrada emperyalist güçleri ve sonrası da dünya liderliğine kadar uzanmıştır.
Bugün insanların boğazlandığı, insanın insanı, kardeşin kardeşi katlettiği dönemler hep bu anlayıştan yani daha çok sömürmek, lider ülke olmak ve dünyanın sahibi olmak anlayışından doğmuştur. İşte bu yapılanma bugünün G 8 iktidarını dünyanın başına bela etmiştir Emeğin yok sayıldığı ve sahibi olan insanın inkar edildiği, muktedir güçlerin ezici ve yok edici olduğu bir dünyada yaşıyoruz.
Bir tarafta emperyalistlerin dizayn ettiği bir dünyaya doğru gidiş, diğer tarafta koltuk ve para hırsı ile bu güçlere taşeronluk eden ve inançları üzerinden sömüren, parçalayan diğer biat güçleri. Ayrıca bir zamanlar adlarına terörist dediğimiz, şimdilerde terörist devlet konumuna gelmiş, kan akıtıcı, ölüm kusucu örgütler. Dünyanın dönüş ve amacı; güçlünün zayıfı ezdiği bir dünya! Burada şunu sormak istiyorum inanç üzerinden insana zulüm edenlere, sömürenlere; Din ve onu hükmeden Allah; İnsanın insana zulmünü, emeğin yani hakkın inkarını, bir ezici gücün menfaatleri uğruna toplu katliamların yapılıp, adına da “Allah için yapıyoruz” denilen düzenden hangi kitap ve onu emreden Allah var?
Milyonlarca İslam insanı sefalet içinde, hakaret görüyor, çocuk cesetleri kıyılarda toplanıyor, geçmişte Suriye'li kadınlar Barselona da hayvan muamelesi görüp komedi konusu oldular holiganlara! Tüm bunlar Ortadoğu’daki kaynakların ele geçirilmesi meselesi değil midir? Neden körü körüne İslam alemi biri birine, kardeş kardeşe küskün ve düşman oldu! Ortada oynanan oyunları bu kadar net görmemize rağmen kardeş dediğimiz bir ülkeye bir gecede nasıl oldu da düşman olduk ve yılları alan bu sefalete, yangınlara ve ölümlere sebep verenlerden olduk. Biz Türkiye Cumhuriyeti; Muasır devletler seviyesine 1920’deatılan temelle yürürken nasıl oldu da emperyalistlerin taşeronu olduk. Ortadoğu’nun ağabeyliğini, düşman kardeşliğine devşirdik. İslam alemini kaostan kurtulmak için öncelikle akıl ve mantığa davet ediyorum. İslam alemi, üzerinde emperyalistlerin ve Siyonistlerin önlenemez bir kin nefret yapılanması var. Biz kendimizden başkası ile güçlü olamayız Birlik ve beraberlik çağrısı yapıp daha sonra bu güçlere taşeronluk yapmak gelecek ve aydınlık bir yol değil. Bu anlamda ve bu yolda hata yapanlar kim ve kimler olursa olsun milletçe direnmek ve karşı koymak zorundayız. Liderler gelip geçicidir ama karakterlerinden yansıyanlar bazen çok yükseklerde hayırlara vesile olur, bazen onarılmaz tahrifatlar yaratır Bu gün biz bu Ortadoğu’da felaketlerin önleyicisi olmamız gerekirken, istenmeyen ağabey durumuna neden düşelim. Bir zamanlar liderlerimizin önünde mağlup olup eğilenler, şimdilerde neden liderlerimizi görmek istemesinler, aynı karede görünmek bile istemesinler.
Sonuç olarak onlar istedi biz geçit vermedik. Sonra biz gelin dedik ve içimizde virüs oldular. Şimdilerde tekrardan onları içimizden silip atmamızın zamanıdır. Bu görev ve sorumluluk artık ne var ki milletin sağduyusuna kalmıştır. İrade diye, milli iradeyi teslim ettiklerimiz; Liyakat ve devletin bekasını yok saymışlar, temsilde güçlük çekmişler, irade adına kin ve nefret üretmişler, dünyanın gözü önünde akıl almaz işler yapmaya başlamışlar! Bu görev iradenin iadesi yani milletin sağduyusuna kalmıştır.
Gelinen durum devlet babanın önünde mafya baba dikilmiş, dünyanın gözü önünde devletin bekasının zarar görmesi umurunda olmadan hata ve yanlış yapanları bir bir sorguluyor. Sorgulanan kişiler cevap veremedikleri gibi, devletin adalet ve hukuk sisteminde çalıştırmıyorlar. Unutmayın Devlet ile oyun ve boy ölçüşmek olmaz!
Devletin belasını sıkıntıya sokarsanız arkasından esaret gelir. Bu millet esareti. Kabul etmediği için yoksulluk içinde ama inançla kurtuluş savaşını kazandı! Birilerinin cebi dolsun diye bu devlete bunca Zeval reva değil!