Doğru başlık olduğunu biliyorum; aksini kimse iddia etmesin. Atarlı bir makale yazacağım bu hafta. Biraz uzak kaldım siz değerli okuyucularımdan lakin bilirsiniz ki yoğun tempo ve bomba gündemler hayli vaktimizi alıyor. Aydın bölgesi de hareketli bir dönemin içinde fakat ben yereli de tüm ülkeyi ilgilendiren, genel bir konuya değinmeden geçemeyeceğim. ( haydi tahminleri alayım)
Mesleğimiz gereği bir çok yerde bulunuyoruz. Her meslek gurubundan kişilerle muhatap olup bir nevi nabız ölçüyoruz aslında. Size burada teknik ve istatik üzerine cümleler kurmayacağım. Halkın ortak paydada tek sıkıntısı olan parasızlığı ve ülkenin ekonomik politikasındaki tutarsızlığından bahsedeceğim. Dövizdeki yükseliş ve bunun halka yansımaları oldukça büyük. İnsanlar durmadan zarar içinde. Fiyatlardaki önlenemez artış üreticiyi ve tüketiciyi çıkmaz bir yola sokmuş. Zamlar gece gündüz cüzdanları yakıyor. Yananları kimse duymuyor. Esnaf durmadan kepenkleri kapatıyor. İnsanların cebine para girmeden çıkıyor. Geçinmek için günü kurtarmaya razı bir sürü insan var. Gerginleşiyoruz giderek; huzurlu ve refah içinde yaşamayı hak eden bir toplumuz fakat çoğumuzun cebi delik…..Her sektörü etkileyen bu ekonomik süreç; kimleri etkisi altına almadı merak içindeyim. Varlık içinde yaşayanlar, biraz aşağıya bakın neler oluyor, Bu insanlar neyin mücadelesi içinde. Ağza bir parmak bal sürerek bu isyanın üstesinden gelemezsiniz.
Ekonominin uçuşa geçtiği söyleniyor, meşhur dış güçlerin bizi çekemediği devamlı dile getiriliyor, en traji komik olanı ise bu zor dönemin “ufak, tefek ekonomik sıkıntılar” olarak değerlendirilip gözümüze baka baka telaffuz edilmesi ki en acınası durumda bu. Masal dinlemeyip uyuma modunu çoktan geçti herkes. Başı çekenlerin birbirlerini alt etme kavgasını ve düellosunu seyretmeye doydu herkes. Böyle güzel, verimli toprakları üretmeden tüketmekten bıktı herkes.
Acınacak hallerimize gülerdik eskiden ki o eskiler ne çok kıymetliymiş meğer. Şimdiye bakıldığında ti’ye almaya kalksak vay başımıza gelenler....