Sosyal medya; bu ülkenin tüm çıplaklığıyla sorunlarını yanlı yansız orta yerde yaptığı röportajlarla sergilediler! Demokrasinin çektiği sancıları yazdılar!
Türkiye’de kavramların tek elde ve kişide toplandığı, kavramlar yok olunca; kurumlar ve kurum içi denetimli demokrasi yapısının da yok olduğunu yazdılar!
Bu anlamda liyakat ve onun devlet yapısı ahlakıyla yetişen emeklinin dayanılmaz yaşam şartlarını ortaya koydukça, bahaneler üreten hükümet sorunları ve yürümeyen ekonominin neredeyse oluşan olumsuz yanlarını emeklilerin üzerine yıkacak kadar, emekliyi yok saymayı hüner belediler!
Hatta hükümetin yapmadığını, nasıl yapabileceğinin izahında zorlanan Aydın’da hükümetin büyük şehir başkan adayının her ay 5000 TL emekliye harcama desteği adı altında vat etmesi bile artık güven duygusu yokluğundan inandırıcı gelmedi! Oysa sorun hükümetin sorunuydu, ekonomik sorundu!
Bakın sistematik olarak emeklilerin bu hale geliş şekli aynen bu şekilde oldu;
2008 yılında maaş bağlama oranlarını 5510 sayılı kanunla %70,'ten %35'e düşüren AKP büyük bir hak ihlali yaptı. Aylık maaş hesaplama katsayısını geriye sararak bu oranı %28'e düşürüldü! Bu uygulama durdurulmazsa yakında tek adamın dudaklarından çıkan fukaralık maaşlarına biat edilecek. Çalışırken 17.002 lira alan bir kişi emekli olunca 10.000 lira alıyorsa ve bu kişinin prim gün sayısı 7000 ve üzerindeyse burada büyük hak ihlali vardır!
Yirminin üzerinde devlete vergi ödemeyen şirketler var! Bu şirketler devletin ekonomik yapısına ne kadar katkıda bulunmuşlar ki kutsal kabul edilen vergi borçları yok sayılır! Demir Ören devletin bankasından aldığı krediyi neden ödemez, nasıl bir nedene dayalı savunması var ki yetimin hakkını bu vatan için ne yaptıkları sorgulanır iş insanlarına yedirilir?
Çeteler beşli, yüzlü ipini koparan devletten götürüyor, devletin haznesi boş durumda! Arapların kapısını aşındıran bir hükümet, neleri sattı, nelere imza attı hak getire bilinmez! Sonrada para yok diyerek emeklileri Promosyon kapılarına adres gösterip nöbete gönderirseniz emekliler bu kadar yoksulluk, onursuzluk ve haksızlık yeter der, örgütlü örgütsüz cevabın büyüğünü veriri işte!
Şimdi ne olacak, hükümet biten ekonomiyi nasıl toparlayacak! Bu hükümetle devam edilerek bunu sağlamak mümkün değil! Emekliler ikinci cevabını genel seçimlerde vurmak için bekleyemez. Çünkü mecali kalmadı! Yakında evsiz barksız sokaklarda çadır kurmak bile emeklinin yoksulluğunu ortadan kaldırmayacak!
Öz kaynaklarını çalıştıramayan, dışarıdan gelen altın arayan firmalara söz geçiremeyen, nemalarını geri çevirmeyen, karşılığında milyon dolar vergi borçlarını silen bir sistem ve başında bir hükümet var!
Para kazanamıyoruz, üretemiyoruz bu maliyetlerle diyen köylünün işlemeyen Traktörüne haciz yoluyla el koyan, Tarımı, Hayvancılığı, Ziraatı bitiren, jeotermallere eski teknoloji ile enerji üretimi ruhsatı veren ama Menderesi çayını ve doğa örtüsünü öldüren bu hükümet değil mi?
Hükümetin sırtından, yoksulun geleceğinden, okuyan gençlerin aydınlık penceresini karartan rantiyeciden hükümet vergi toplaya bilecek mi? o zaman önüne yandaş rantiyeciler değil, dur diyen bir kapital güç çıkar. Çünkü ortak alış verişler ve sohbetler ortaya dökülür!
Sonucun asıl nedeni ekonomik ve sosyal dengesizliğin kendisi olduğu gerçeğinden yola çıkmalı hükümet! Alacaklarını yapılan sözleşmeler ile hükümetten yıllara sair dolarlarla alan BARONLAR bu durumdan vazgeçip norumlar uygun TL ödemeleri kabul edip sonu gelen ekonomiyi daha da zora sokmaktan vazgeçmeliler! Milletin anasına sövenlerden bu ülke çok çekti bu adaletsiz soygunculuğa dur denmeli! İsraf ve yine de vaz geçilmeyen israf! Yani büyük bir haram! Neden zevk ve sefadır bunun adı! Bu itibardan kredi değildir! Yurdun birçok yerinde küçük küçük sarayların yapımı durdurulmalı ve sebepsiz zenginleşmeden elde edilenler devlete teslim edilmeli! Mademki tek devlet, tek dil ve milli irade! Cemaatlerin varlıkları ve hareketleri kontrol altına alınmalı, okullardan elleri çekilmeli! Tekelleşen devlet televizyonları ve yandaş medya arpalığı kurutulmalı, halkın malı halka verilmeli, halkın hizmetine sunulmalı! Onlarca biri birinden lüks Cumhurbaşkanlığı uçakları satılmalı, yüzlerce lüks araçlar satılmalı, koruma ordusu sayısı düşürülmeli, Saraydan mütevazı bir Pembe köşk yaşantısına dönülmeli, ihale komisyoncuları, medya yandaşlığı ortadan kaldırılmalı!
O zaman erken seçim kararı alarak tanımadığı milli iradeye başvurmalı! Bunca yükü yerel seçim
< lere de başarı grafiğini emeklilerin zaferi olarak gördüğüm sonucun YÜKÜ VE KÜLFETİ yerel yönetimlere yüklenmemeli, asıl nedeni ekonomik ve sosyal dengesizliğin kendisinde görerek hükümetin bu sorunlara acilen çözüm bulmalıdır! Hükümet, ekonomik çöküşte ipin ucunu kaçırmış, ben ekonomistim iddiasının arkasından U dönüşü yapsa da, ekonominin başına getirilen ekonomiden sorumlu bakanın tam bir kapitalizm neferi olduğu gerçeğinden yola çıkarak, faturanın yine emekliye ve çalışana çıkacağı ortadadır! Bu gemi karaya oturmuştur, daha fazla ufalanmaya ve çökmeye gerek görmeden bu gemiyi terk etmeleri bu ülkenin geleceğinin tamamen kararmasını önlemek gerekmektedir!
Emekliler, örgütlülük yapısına pek yatkın olmadıkları gibi Sendikacılık kavramına da uzak duran bir anlayışa sahipler! Birde ideolojik siyaset işin içine girince hepten uzak duran bir vaziyet ve düşünce yapıları gelişti! 1200 000 bin TÜED gerçeğine bakıldığında; Türkiye’de emeklilerin tercihen toplanacakları bir dernek genel başkanlığının devreye girmesi ya da mevcut derneklerle bir çatının oluşturulması da düşünülmesi gereken bir gerçektir!
Emekliler bu sonuca neden olmanın pozitif sonuçlarını da ülke ekonomisinin gelişmesinde görecektir! OVP (Orta vadeli programın) devamında dış sermaye girişi hızlanacaktır! Tereddütle Türkiye’yi izleyen dış yatırımcılar geri dönüşe kısa sürede başlayacaklarından hiç şüphemiz yok! Ülkenin güven ortamına dönüşmesi Eğitim, Sağlık ve Hukuk düzenine de yanşayacaktır! Ne kadar büyük bir iş başarıldığını mutlaka Emekliler farkındalar, ayrıca Türkiye’nin Emeklilerin sağduyusuna ne denli önem verdiğini de yaşayacaktır Emekliler!
Demokrasiye ve Ülkenin geleceği sizlerin elinde, hep birlikte gördük değil mi?