Aydın’ın tarih sevdalıların bir araya geldiği Eski Eserler Sevenler Derneği’nin Başkanı Mehmet Özçakır, 50. kuruluş yıldönümünde Tralleis Antik Kenti’ne dikkat çekti. İlk yerleşim yerlerinden kabul edilen bölgenin uzun yıllar ihmal edildiğini belirterek “Dünyanın ilk notalı müzik eserinin bulunduğu Tralleis’te, Ulusal ve Uluslararası Müzik Festivali yapılmalıdır. Tüm dünyaya seslenecek olan bu tanıtım, Aydın ekonomisini uçuracaktır” dedi.
Geçmişinde birçok medeniyete ev sahipliği yapan Aydın’ın tarihinin gelecek nesillere aktarılması ve tarihi yapıların korunması adına çalışmalar yapan Eski Eserler Sevenler Derneği, Tralleis Antik Kenti ile ilgili öneride bulundu. Aydın’ın en eski derneklerinden olan derneğin 50. kuruluş yıldönümünde açıklama yapan Dernek Başkanı Mehmet Özçakır, ilk yerleşim yerlerinden biri olarak kabul edilen Tralleis’in turizm destinasyon alanı olarak kazandırılmasının kentin ekonomisine de büyük bir katkı sağlayacağına dikkat çekerek “Aydın, tarih ve kültür kentidir. Bugün paralı gezilebilen Afrodisyas, Nysa ve Milet dışında, Tralleis’in de bulunduğu irili ufaklı 25 antik kent, turizm destinasyon merkezi yapılmalıdır. Efeler’de bulunan Tralleis Antik Kenti ile Aydın, ekonomide büyük ivme kazanacaktır. Aydın’ın en büyük sorunlarından birisi, Tralleis ve Arsenal bölgesidir. Dünya’da benzeri olmayan büyüklükteki mimari, Ayasofya’nın dahi mimarının yetiştiği bu topraklardaki Tralleis Antik Kenti, maalesef hala ihmal edilmiş durumda. Arkeolojik Sit Alanları yasasına göre sit alanlarının üzerine bir çivi dahi çakmak yasak olması gerekirken, hala bu alan üzerinde askeri tesisin konuşlanması tarihi bir ayıptır. Tralleis Antik Kenti alanında yapılmış tüm resmi ve sivil yapılar kaldırılarak, askeri tesisin de daha modern bir bölgeye taşınarak Tralleis, Aytepe gibi ikinci bir seyir alanı olarak düzenlenmelidir. Dünyanın ilk notalı müzik eseri kabul edilen yazılı ağıt mezar taşı Seikilos bilindiği gibi Tralleis’te bulunmuştur. En büyük idealim, dünyada ilk notalı müzik taşı anısına Tralleis’te, her yıl Temmuz ayında bir Ulusal ve Uluslararası Müzik Festivali yapılmasıdır. Turizmde tüm dünyaya seslenecek bu tanıtım, Aydın ekonomisini uçuracaktır” dedi.
“Yunan işgalciler her yeri yakıp, yıkmış”
Eski eserler konusunun bir bilinç ve aydınlanma işi olduğuna dikkat çeken Özçakır; “Kimileri tarihi eserleri işe yaramaz yıkıntılar olarak görüp, yerine yeni ve modern bina yapılmasını isteyebilir. Ama bizden sonra gelecek nesillere aktarabilecek tarihiniz ve kimliğinizde bu yıkıntılar içinde kaybolur gider. Tarih bilincinin gelişmesi için öncelikle benzer uygulamaları örnek almak gerekir. Birgi’yi, Safranbolu’yu, Şirince’yi ve Eski Doğanbey’i görmeden bizdeki eserlerin binaların değerini anlamak zor. Aydın, tarihi kentler ve kültürel varlıklar yönünden oldukça zengin ama yerelde tarih bilinci olmadığı için onlarca yıl bakımsız ve kendi haline terk edilmiştir. Son 15 yıldır derneğimizin çalışmaları, kamuoyu bilinci oluşturması, yerel yönetimlerin bu konuya ilgilerinin çekilmesiyle sevindirici gelişmeler gözlenmektedir. Biz Aydınlılar üzerindeki yaşadıkları çok verimli ve zengin toprakların farkında olmadan yaşayan fakir insanlarız maalesef. Çünkü kazılan her taşın altından bildiğiniz gibi lahit, mermer sütunlar, yapılar, bina temelleri çıkmakta. yani bu tarihi kent ve Ege kıyılarının, tarım, güneş, turizm ve tarih yönüyle aslında Ege bölgesinin ilk yerleşimlerinden olması asla tesadüf değil. Ancak Aydın, 1919-1922 yılında 3,5 yıl süren Yunan işgalinden sonra, Gazi Mustafa Kemal Atatürk kumandasındaki düzenli ordumuzun taarruzu sonucunda geri çekilen Yunan milisleri, her yeri yakıp yıkmıştır. Düşman işgali sonrasında efelerimizin de desteğiyle savaştan mağlup çıkan Yunanlılar, kaçarken şehrin neredeyse tamamına yakınını ateşe vermesi sebebiyle günümüze ulaşabilen sivil veya resmi Aydın mimarisi yapıların sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Yunan işgalinden kurtulan bazı binalarımız var. Örneğin, tüm camilerimiz, içleri yakılsa da taş yapı olarak ayakta kalabilmiştir. Yine şehirde Topyatağı olarak bilinen düzlükteki Erkek Sanat Enstitüsü, Askerlik Daire Başkanlığı, Cemal Çiftçi Konağı ile Paşa Konağı da günümüze ulaşan sivil ve resmi yapılardır” dedi.
“Kimliksiz, sakil binalar yapıldı”
Eskiden tarih ve tarihi eser bilinci ve merakının yok denecek kadar az olduğunu sözlerine ekleyen Özçakır; “1980’lerin başına dek onlarca tarihi eserimiz, özellikle Cumhuriyet sonrası sivil mimari örneklerimiz gerek mal sahipleri, gerekse yerel yönetimlerin duyarsızlıkları nedeniyle yıkılarak, yerlerine çok katlı kimliksiz binalar, sakil yapılar yapıldı. Kent Meydanı açılırken iki katlı tarihi Macar ustaların yaptıkları yapı, tarihi Park Sineması, yanındaki köşe başında Bey Camii’nin kıble karşısındaki iki katlı hamam, Hasanefendi Mahallesi’nde otopark yapılmak için yıkılan Mithat Aydın evi, Kent Meydanı için yıkılan 2 katlı eski maliye binası tarihi konak, kültür bilinçsizliğinin neden olduğu yitirdiğimiz tarihimizdir” dedi.
Güncelleme Tarihi: 20 Şubat 2024, 10:01