HUKUK DEVLETİ KALDI MI?

Tekirdağ İl Sağlık Müdürlüğü, Çerkezköy Devlet Hastanesi’nde, poliklinik kapısına, ‘Malzeme eksikliği, personel yetersizliği, bozuk olan cerrahi aletlerden dolayı bütün ameliyatlarım iptal olmuştur’ yazısı asan K.B.B. Uzmanı Dr. Koray Kırbıyık hakkında idari soruşturma başlattı.

İYİ Partili Aytun Çıray, PTT vurgununu Meclis’e taşıdı. Bakan Berat Albayrak’ın yanıtlaması istenen önergede, “devredildiğinde kasadaki 650 milyon liranın akıbeti ile son iki yıldaki 900 milyon liralık zararın nedenleri soruldu.” Ankara BB Başkanı Mansur Yavaş;” Ankara’da bir grup var, işlerini hatırla, tehdit, şantaj, rüşvet, siyasi bağlantı gibi yollarla çözüyorlar.” AİHM, Gezi Direnişi davasının tek tutuklu sanığı olan ve iki seneyi aşkın süredir cezaevinde bulunan Osman Kavala için” makul şüphe olmadan siyasi sebeplerle tutuklanması ve AYM’nin başvuruyu makul bir sürede incelememesi nedeniyle AİHS madde 5/1, 5/4 ve 18’den ihlal bulup derhal serbest bırakılmasına karar verdi.

Kanal İstanbul ile ilgili ÇED raporunun denizle ilgili bölüme destek veren İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü’nde görevli Dr. Yavuz Örnek, Kanal İstanbul’u ilginç gerekçelerle savundu. Örnek ” arihin gösterdiğine göre daha önce hiç yaşanmasa da Karadeniz’in altında bir patlama olabileceğini, patlamada İstanbul Boğazı’nın da yıkılacağını ve Kanal İstanbul’un bunun için şart olduğunu iddia etti. Ama devamında Örnek: “Ancak patlamada Kanal İstanbul da yıkılır” dedi. Dün okuduğum bazı gazetelerdeki ilginç gelen haberlerden birkaçını paylaşarak yazıya başlamak istedim.

Aslında benzeri haberlerin çokluğunu sizlerde gözlemlemişsinizdir. Şimdi bana “Bildiğimiz şeyler. Ne var bunda?” Diyebilirsiniz… Demem o ki; haberleri dikkatle irdelerseniz ortak temel noktasının Türkiye’de evrensel hukukun işlemediğinin görülmesidir… Tek adam rejiminin oluşturduğu iklimde medya, toplumun ve yurttaşın aleyhine olsa dahi, rejimin varlığının güçlenmesi için yapılan her hareketi yasal, muhalefeti çağrıştıracak her sözü de suç haline getiriyor... Oysa Hukuk kuralları en önemli sosyal kurallardır.

Hukuk kuralları, kişilerin dışa yansıyan ilişkilerini düzenlediği gibi toplum yaşamının barış içinde oluşması adına eşit ve huzur veren, dayanışmayı sağlayan ahlaki ve toplumsal kuralları koyar… Laik demokratik bir hukuk devleti ideal bir siyasal sistemin zorunlu şartıysa, evrensel hukuk da toplumsal iradenin etkin işlemesinin tamamlayıcı koşuludur. Oysa erklerin bir elde toplandığı rejimle yönetilen Türkiye, hukuk devleti olma niteliğini kaybetmiş, Şer’i hukukun uygulandığı bir ülke haline getirilmiştir... Bu duruma karşı çıkan ve evrensel hukuku önceleyen 43 baro, aşağıdaki açıklamayı yaparak ülkenin içinde bulunduğu vahametini halkın gözleri önüne sermişlerdir!

Bildiriyi özetle paylaşıyorum. “Türkiye Cumhuriyeti, Anayasa’nın ‘Cumhuriyet’in nitelikleri’ başlıklı 2. Maddesinde belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.’ hükmünü içermektedir. Cumhuriyet’imizin en temel unsurlarının başında gelen laiklik, dini kurallar ile devletin işleyişini sağlayan yasal düzenleme ve kuralların, yani din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını gerektirir. Laiklik; pozitif bilimin, evrensel hukukun, düşünce özgürlüğünün başlıca teminatıdır. Bu sebeple, tüm kural ve işlemlerin de laiklik ilkesine uygun düzenlenmesi şarttır. Aksi yöndeki tüm düzenlemeler, Anayasa’mıza ve Hukuk Devleti ilkesine aykırılık oluşturacaktır.

14.12.2019 tarihli Resmî Gazete ‘de yayımlanarak yürürlüğe giren ‘Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından Faizsiz Finans Kuruluşlarının Denetimini Yürüten Denetçiler İçin Etik Kurallar’ içeriğinde, şeri hukukun referans alındığı görülmektedir.

Şer’i hukuka dayalı referanslarla Etik Kurallar belirlenmesi, Anayasamızdaki laiklik ilkesine açıkça aykırı olduğu kadar, Cumhuriyet’in ruhuna, varlığına ve değerlerine de aykırıdır.”…Barolar olarak Cumhuriyet’in temel kazanımlarına, lâik ve sosyal hukuk devletine sahip çıkmayı sürdürerek, hukuk devleti ve demokrasiden asla ödün vermeyecek ve Atatürk’ün çizdiği çağdaş uygarlık yolundan asla vazgeçmeyeceğiz. Kamuoyuna saygı ile duyururuz. 17 yılın sonunda; anayasaya aykırı olarak Eğitim dine dayandırıldı, Şer’i hukuk uygulatılmağa çalışıldı, İslami yaşam biçimi dayatıldı kısaca, çağdaş laik demokrasiden vazgeçildi.
İşin özeti bu!

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.