İnsanlar geçinemiyor sözü artık hafif kalıyor. Sizce de öyle değil mi? Televizyon röportajlarında ya da sokakta mikrofon uzatılan vatandaş son zamanlarda ne diyor? Açım, aç… Gerçekten de öyle açlığa terkedilmiş bir toplum, feryat ediyor. Cumhuriyet tarihinin en buhranlı dönemi yaşanıyor. Yetmişli yılları yaşı yetenler hatırlar, ya da büyüklerinden sorabilirler. Devlet olarak 70 cente muhtaç olduğumuz dönemlerde bile alım gücü bu kadar düşük değildi. Bugün hep beraber diplerdeyiz.
Sanayici zorda, esnaf zorda, memur zorda, işçi zorda, beyaz yakalı zorda, mavi yakalı zorda, öğrenci zorda ve emekli adeta yere serilmiş. Eleştiriyoruz, çözeriz iyiye gidiyoruz deniyor. Ne zaman diyoruz? Gelecek yıl deniyor. Gelecek yıl geliyor, bir yıl sonra düzlüğe çıkarız diyorlar. Bir dönemin damat bakanının söylemleri aklımızda, Ocak ayı çok güzel olacak, şubat daha iyi olacak, mart acayip güzel olacak, Nisan mı ? O hepsinden iyi olacak. Uçacağız, kaçacağız. Bir de ne duyalım? Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de aynı sözleri sarf etmiyor mu? Bu yıl sıkıntılı olacak ama gelecek yıl tamam, sıkıntılar bitecek. Peki neye dayanarak, hangi verilere bakarak. 22 yılda ödediğimiz faiz 240 milyar dolar. Kaynağım ekonomist Selçuk Gezer. Neden kaynak belirtiyorum. “Dezenformasyon yapıyor” diyerek sıkıntıya sokulan insanlar var.
Artık herkes biliyor ki, Nas Nas diyerek faizi baskıladılar ve ekonomi çığından çıktı. Yanlıştan dönüldü ama iş işten geçti. Enflasyon uçtu. Döviz uçtu. İktidara geldiklerinde 1.25 olan ABD doları bugün 34.5 TL oldu. Kim bunun sorumlusu. Bir ara dış güçlerdi. Baktılar olmuyor, pek kullanmıyorlar artık. Peki sorumlusu emekli, asgari ücretli, dul ve yetim değilse, bu memleketi kim bu hale getirdi. Elbette kim ya da kimler olduğu belli. Yetkileri elinde bulunduranlar. Kaynakları umarsızca harcayanlar. Cumhuriyet dönemiyle birlikte kurulan hangi fabrikalar satılmadı. Özelleştirmelerin tamamı 80 Milyar dolar. Yazık değil mi bu ülkenin kamusal değerlerine. Özelleştirmelerle ne kadar insan işsiz kaldı biliniyor mu?
Şimdi gelelim bu ay kararlaştırılacak olan asgari ücrete. Asgari ücret gelişmiş ülkelerde çalışan nüfusun çok az bir bölümünü kapsar. Çok vasıfsız olanlar alırlar asgari ücreti. Bizde asgari ücret, oldu ortalama ücret. Çalışanların yüzde atmışa yakını asgari ücret almakta. Refah da değil, fakirlikte eşitleniyoruz sessiz sedasız. 2 gün sonra tespit komisyonu çalışmalara başlayacak. Bu kez de işçileri en fazla sendika üyesine sahip olan Türk-iş konfederasyonu temsil edecek. Bu ayki enflasyon çalışması yapan Türk-İş aylık Gıda artışını 0.6 bulmuş. Büyük çoğunluğun beğenmediği, güvenmediği TUİK verisi ne biliyor musunuz? Aylık gıda artışı 5.1. Bu nasıl izah edilir. İzahı olmayanın mizahı olur ve acı acı gülümsetir. Yine yandı işçiler, emekliler… Başkanı da o işte o, tahmin ettiğiniz kişi Ergün Atalay. Hani Bakan’nın kulağına fısıldayıp, “Ben olmasam imza attıramazdınız” diyen Atalay. Ve bu adam yıllardır Genel başkan. Türk-İş hükümetin sevdiği sendikaların başında geliyordur. Kamuoyuna tartışılıyor havası veriliyor. Fakat istedikleri asgari ücreti söyletiyorlar.. Kim memnun oluyor dersiniz? En çok kazananlar, her zaman kazananlar. 17 bin TL ile çocuklarının karnını doyuramayanlar, kiralarını ödeyemeyenler, çocuklarını okula aç gönderenler hep kaybediyor.
Kira sorunu halen çok büyük sorun ve hatta giderek derinleşiyor. Kiralar büyük şehirlerde ödenemeyecek seviyelere çıktı. Ortalama bir ev 20 bin TL den başlıyor. Nasıl ödenecek. Bu yara nasıl kapanacak? Kira konusunda hükümetten herhangi bir çözüm duyan var mı? Ortalama 20 bin TL alan bir aile kira verecek, karınlarını doyuracak, faturalarını ödeyecek, toplu taşımaya para verecek, çocuklarını okutacak. Bu mucizeyi gerçekleştirecek varsa parmak kaldırsın. Özellikle AKP seçmenine sesleniyorum siz ne yapıyorsunuz? Yardım almadan yaşayabiliyor musunuz? En son sinemaya, tiyatroya, konsere, maça, bir restorana ne zaman gittiniz? Zaten gitmiyorduk demeyin, insanca yaşamak hepimizin, hepinizin hakkı değil mi? 08.12.2024