Ülkemizin gündemi gün geçmiyor ki yer değiştirmesin…. Takip etmekte zorlandığımız ve artık neye kızıp, üzüleceğimizi ya da tam tersi sevineceğimizi şaşırmış bir vaziyetteyiz çoğumuz. Derdimiz geçimken, ekonomik çöküşle savaşırken, algı yönetimi ile hedef şaşırtma yoluna gidiliyor.
Siz çok kıymetli okuyucularıma taptaze bir gündemi ,boylu boyuna eleştirmek için yazıyorum bu makalemi. Dün TBMM’de yaşananlar aslına bakarsanız beni hiç şaşırtmadı. Hayretler içinde kalıp vah vahlanmadım inanın.. Tahrikler, siyasetin koltuk başı kabadayılığı kendini gösterdi her zaman ki gibi. Halkın iradesi neticesiyle mecliste yer alan siyasi temsilcilerin, çözüm bulma noktasında geldikleri yer çok çirkin bir hınç ve kinle yumruk yumruğa gelerek, sahnesini gösterdi gene. Birbirlerinin üstüne atlayarak sorunların çözümlenebileceğini sanan zihniyetlerin, alışkanlık haline getirdiği baskıcı güç gösterisi, gündemin zirvesinde yerini aldı. Milli iradeyi temsilen TBMM çatısı altında toplanan, milletin temsilcileri, ne yazık ki milli iradeyi iki siyasi uca parçalayarak , ayrıştırma amacına erişmiş bulunuyor. Ayrıca asabi temsilcilerin; ülkem cayır cayır yanarken ya da yakılırken; ülke meselelerini terk ettiklerini üzülerek ve kızgınlıkla seyrediyoruz.
“Siyasette her şey mubahtır” düşüncesinin işlendiği sistemde, yapılan eylemlerin ve hadsiz tepkilerin halk adına asla bir fayda sağlamadığı aşikardır. Tabi ki tartışmalar olacaktır; Fikir ayrılıkları gerginliğe sebep verebilir ancak belli dozda demokrasinin gerektirdiği biçimde halka dönüşü olmalıdır. Gidişata bakılırsa “Şiddete karşıyız” slogan sanırım sadece göstermelik bir söylemden ileri gidemiyor.