Devletin bakanı önce çok pahalı dedi, sonra hurda dedi! Hangisi doğru? Çok pahalıysa bugün söylenenler doğruysa ihaleyle verilen şirkete hangi şartname üzerinden para ödeniyor kıyaslanan tabloyu milletimiz bilmek istiyor!
Uçaklar hurda ise kurum başkanı periyodik bakımları yapılıyor diye cevap veriyor! Sivil Havacılık kurumundan uçuş izin belgeleri var! Bu belgeler uçuşa teknik olarak müsait olduğunu gösterir!
2019 yılında yapılan ihaleyle orman yangın söndürme işi bir özel şirkete ihale edildi bu doğru değil mi? Doğruysa bu şirketin sahipleri kimlerdir? İki uçak, kırk helikopter, pilotlarıyla birlikte kiralanan dışarıdan kiralanarak getirilen ekipmanlar ne kadar ve saat ücreti olarak kaça çalışıyorlar? Bu yangın söndürmenin teknik özelliği önce uçaklar ile yangını söndürmek, sonra helikopterler ile soğutma işlemleri yapılıyorsa; helikopterlerin yangın söndürme işlemlerinde asıl ekipman olmadığı ortaya çıkıyor! Özelleştirme hangi amaçla yapılmış o zaman? Devletin cennet vatanının bir karış ormanı zayi olmasın diye mi? Devletin bir kuruşuna vebal gelmesin diye mi? Yoksa birleri her işte olduğu gibi yaşamım oksijen deposu olan sadece bu değil tabii ki ormanlarımız üzerinden birlerinin zenginleşmesi için mi yapılmış? Milletimiz bunları bilmek istiyor!
Açlık, işsizlik ve bunlara rağmen tek moral kaynağımız, tek övünç kaynağımız, tek sağlık kaynağımız ve ülkemizin güzellik tablosu göz göre göre yanlış politikalarla yok edilmeye bırakılıyorsa, bu gidişe bir dur demenin ve yekin yöneticilerin, vatanın tüm menfaatlerini her zaman en önde tutacak yurt sevenlerin, liyakat sahibi birçok işin erbabı ve bilim adamlarının önünü açmanın zamanı değilimdir! Mızrap çuvala sığmıyor, göz göre bu gidişatın nereye gittiği belliyken millet ve memleket menfaatleri bir yanlı tarafa daha fazla teslim edilemez!
Özelleştirilen yangın söndürme işlerinin başında olan şirket yetkilileri 81 noktada çıkan yangınları nasıl ve neden çıktığını açıklamak zor olsa da neden söndürülemediğinin teknik yönden izahını yapmak zorundadır!
Yanan geleceğimizdir! Kesilen nefesimiz ve soluğumuzdur! Bir insan bir ağaç kavramı üzerinden yürürsek, burada katledilen insandır, börtüdür, böcektir, tüm canlılardır! Bu vebalin hesabını ve cevabını hangi vicdan sahipleri verebilecektir!
Yakanlar vicdansızdır, eğer yakmışlarsa! Ama buram buram sabotaj kokan bir tablo var! Çaresiz kalamaz bir devlet bu tablo karşısında! Çaresizlik acizliği ve şaşkınlığı doğurur! Çaresizlikler karşısında milletin yüreği kan ağlıyor! Varsa cebi şişkinlere sesleniyoruz; yeşili olmayan bir tabiat neye benzer! Yakanlar varsa yakanlara sesleniyoruz; vicdanınız var mı sizin, inandığınız varsa o inandığınız bizim inandığımız değil, siz sapkınların kör kuyusudur olsa olsa!
1966 yılında Amerika’nın tanınmış yalan makinası uzmanı Cleve Backster açıkladı; Bitkiler sadece düşünceleri okumakla kalmıyor, çevrelerindeki her şeyi hissettiklerini söyledi! Kaynar suya atılan karideslerin ölümlerini, eline iğne battığında duyulan acıyı da hissediyordu bitkiler! Hatta kilometrelerce uzaklarda olsa bile yaşanan acıyı ve sevinci hissediyorlar, hatta korkudan baygınlık bile geçiriyorlar bitkiler!
Şimdi soruyoruz bu yangınlara neden olan her şeye ve her kimse onlara, canilere, ruhsuzlara ve yaşamın yaşanmamışlıklarını yok etmek amacıyla yakanlara! Siz gerçekten bu bitkiler aleminin elem ve tasasını, ızdıraplarını ve göz yaşlarını, yıllarca birlikte yaşamışlıkların sona gelindiğinde ayrılışın verdiği acıyı HİSSETTİNİZ Mİ! Etmediniz değil mi hissetseydiniz kıyar mıydınız bizimle yaşayan ve bize gelecek vaat eden dostlarımıza (Börtü böceğe, canlılara ve canlı insan kadar dost ormanlarda ki ağaçlara) çünkü siz nesiniz bilemiyoruz!