ÇANAKKALEDE BAĞIMSIZLIK İÇİN GEREKİRSE BİR DAHA DESTAN YAZILIR

banner35

Bir yandan dört bir yanımızı kuşatan işgalci devletler, bir yandan ayağında çarığıyla yarı aç savaşan yurt severler, diğer taraftan masa başında ülkeyi parçalamak için sinsilikleri bir türlü bitmeyen emperyalist kuşatmalar. Hesaplar işgalci devletlerin; Osmanlı’nın son dönemlerinden arta kalan Anadolu topraklarını paylaşmak, koskoca bir tarih geçmişi olan milletimizi esaret altına alıp asimilasyona uğratmaktı.

ÇANAKKALEDE BAĞIMSIZLIK İÇİN GEREKİRSE BİR DAHA DESTAN YAZILIR

Bir yandan dört bir yanımızı kuşatan işgalci devletler, bir yandan ayağında çarığıyla yarı aç savaşan yurt severler, diğer taraftan masa başında ülkeyi parçalamak için sinsilikleri bir türlü bitmeyen emperyalist kuşatmalar. Hesaplar işgalci devletlerin; Osmanlı’nın son dönemlerinden arta kalan  Anadolu topraklarını paylaşmak, koskoca bir tarih geçmişi olan milletimizi esaret altına alıp asimilasyona uğratmaktı.

İşte Çanakkale destanı bu yüzden yazıldı.

Cumhuriyeti için büyük önem taşımaktadır. Dünya tarihine geçen bu savaşta İngiliz, Anzak ve Fransız kuvvetleri Gelibolu Yarımadasını geçemeyerek askerlerini tahliye etmek zorunda kalmıştı. Her siperde ayrı bir destan yazan Türk askerleri, düşman askerine karşı mücadele vererek, emperyalizme karşı dünya literatürüne geçen destansı bir savaş vermişti. İşte, Çanakkale Zaferi anlamı ve önemi…

ÇANAKKALE ZAFERİ ANLAMI VE ÖNEMİ!

Çanakkale Savaşı veya Çanakkale Muharebeleri, I. Dünya Savaşı sırasında 1915–1916 yılları arasında Gelibolu Yarımadası'nda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında yapılan deniz ve kara muharebeleridir. İtilaf Devletleri; Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul'u alarak İstanbul ve Çanakkale boğazlarının kontrolünü ele geçirmek, Rusya'yla güvenli bir erzak tedarik ve askeri ikmal yolu açmak, başkent İstanbul'u zapt etmek suretiyle Almanya'nın müttefiklerinden birini savaş dışı bırakarak İttifak Devletlerini zayıflatmak amaçları ile ilk hedef olarak Çanakkale Boğazı'nı seçmişlerdir. Ancak saldırıları başarısız olmuş ve geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Kara ve deniz savaşı sonucunda iki taraf da çok ağır kayıplar vermiştir.

Osmanlı İmparatorluğu, Almanya'nın Rusya'ya savaş ilan ettiği 1 Ağustos 1914'ün hemen ertesi günü, Almanya ile bir ittifak antlaşması imzalamıştır. Bu antlaşma, imparatorluğun eninde sonunda Almanya'nın ana gücünü oluşturduğu İttifak Devletleri safında fiilen savaşa gireceği anlamına gelmektedir. Enver Paşa, fiilen savaşa girmeyi, seferberliğin tamamlanmamış olması ve Çanakkale Boğazı savunmasının tamamlanmaması gibi gerekçelerle ertelemeye çalışmıştır. Ancak Almanya, bir an önce savaşa fiilen girilmesi için baskılarını sürdürmüştür. Bu baskılar, Akdeniz'de Britanya donanması önünden çekilen Goeben ve Breslau savaş gemilerinin İstanbul'a gelmesiyle bir oldubittiye getirilmişti. Daha sonra Osmanlı Donanması'na bağlı bir grup gemiyle Karadeniz'e açılan bu gemiler Bir yandan dört bir yanımızı kuşatan işgalci devletler, bir yandan ayağında çarığıyla yarı aç savaşan yurt severler, diğer taraftan masa başında ülkeyi parçalamak için sinsilikleri bir türlü bitmeyen emperyalist kuşatmalar. Hesaplar işgalci devletlerin; Osmanlının tüm direncini yitiren küllerinden arta kalan Anadolu topraklarını paylaşmak, koskoca bir tarih geçmişi olan milletimizi esaret altına alıp asimilasyona uğratmaktı.

İşte Çanakkale destanı bu yüzden yazıldı.27 Ekim 1914 tarihinde Rus limanlarını bombalayınca Rusya, Osmanlı İmparatorluğu'na savaş ilan etmiştir.

Birleşik Krallık Savaş Konseyi sekreteri Albay Hankey Winston Churchill 'in de desteğiyle, 1914 yılı Eylül ayında Çanakkale Boğazı'nın donanmayla geçilerek İstanbul'un işgalini öngören bir planı savaş konseyine sunmuştur. Plan, çeşitli evrelerden geçerek uygulamaya kondu ve Birleşik Krallık ve Fransa gemilerinden oluşan bir donanmanın Boğaz'a geniş çaplı saldırıları 1915 Şubat ayında başlatıldı. Özellikle 19 Şubat 1915 ve 25 Şubat 1915 bombardımanları sonucu Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Çobanlı giriş tabyalarının geri hatta çekilmesi emrini uygulatmıştır. En güçlü saldırı ise 18 Mart 1915 günü uygulamaya konuldu. Ancak Birleşik Donanma ağır kayıplara uğradı ve deniz harekâtından vazgeçmek zorunda kalındı.

Deniz harekatıyla İstanbul'a ulaşılamayacağı anlaşılınca bir kara harekatıyla Çanakkale Boğazı'ndaki Osmanlı sahil topçu bataryalarını ele geçirmek planı gündeme getirilmiştir. Bu plan çerçevesinde hazırlanan Britanya ve Fransa kuvvetleri 25 Nisan 1915 şafağında Gelibolu Yarımadası'nın güneyinde beş noktada karaya çıkarılmıştır. Britanya ve Fransa çıkarma kuvvetleri her ne kadar Seddülbahir ve Arıburnu sahillerinde köprübaşları oluşturmayı başardılarsa da Osmanlı kuvvetlerinin inatçı savunmaları ve zaman zaman giriştikleri karşı taarruzlar sonucunda Gelibolu Yarımadası'nı işgalde başarılı olamadılar. Bunun üzerine sahildeki kuvvetler takviye edilmek için Arıburnu'nun kuzeyinde Suvla Koyu'na 6 Ağustos 1915 tarihinde yeni kuvvetlerle bir üçüncü çıkarma yapılmıştır. Ancak 9 Ağustos'ta Kurmay Albay Mustafa Kemal'in Birinci Anafartalar Muharebesi olarak bilinen karşı taarruzunda İngiliz Komutanlığı ihtiyat tümenini ateş hattına sürerek sahilde tutunmayı ancak başarabilmiştir. Mustafa Kemal ertesi gün Koca Çimentepe – Conk Bayırı hattında yeni bir karşı taarruz gerçekleştirmişti, bu hattaki Anzak birliklerini de geri atmıştır. Britanya ve Anzak kuvvetlerinin İkinci Anafartalar Muharebesi olarak bilinen genel taarruzları ise Osmanlı savunmasını aşamamıştır. Tüm bu gelişmelerin sonrasında İngiliz, Anzak ve Fransız kuvvetleri Gelibolu Yarımadasını 1915 yılı Aralık ayı içinde tahliye etmiştir.

Güncelleme Tarihi: 17 Mart 2021, 22:30

Selva Demirci

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

SIRADAKİ HABER