Dünya siyaseten kabuk değiştiriyor. Emperyalist döngü, SSCB’nin yıkılışından bu güne geçen çeyrek yüz yılda o kadar zalim leşti ve gelişti ki; bu döngünün hız kazanması için İngiltere’nin demir lady ’si Margaret Thatcher, neoliberalizmin dişlilerini tüm Avrupa’nın üzerinde bileyerek, üçüncü dünya ülkelerini yoksulluğun dibine dibine itmiş, bu günün terörist Orta Doğusunu yaratmada rol model olmuştur. Emperyaliz’min baronları doymak bilmez karınlarına artık insan kanını göndermekten zevk alır duruma gelmiş, günde yüzlerin üstüne çıkan kardeş katliamları Orta Doğu’da alışıla gelmiş olaylar arasında birinci sırayı almıştır.
Bugün bile biyolojik oyunlarla, güçsüzlerin ōldüğü, güçlülerin yarını hazırladığı bir Koronavirüs belasıyla insanlık savaşıyor. Yarın sırada ne var kim bilebilir ki, güçler dengesinin bu kadar insafsız olduğu bir yaşamda!
Üçüncü dünya ülkeleri ve Orta doğu ülkeleri insanı katletmeyi normal ticari işlem gibi görerek, emperyalistlerin ölüm makineleri olma yolunda taşeronluk yarışına girdiğini bu gün hep birlikte görmekteyiz.
Oysa büyüyen ve gelişen, insan kanı üzerinden para kazandıran terör örgütleri Müslüman dünyasının kutsal inançlarını alet etmiş, İslam’ın yüzünün aydınlığını karartmayı da başarmışlardır. Yani emperyalistler bir yandan orta doğu üzerinden inanılmaz paralar kazanırken, diğer yandan da İslam ülkelerini batının çağdaş dünyasında yok etmeyi, onlar adına düşman yaratmayı da hedefleri arasına yerleştirip başarılı olmuşlardır.
İslam hoş görü ve sevgi dinidir diyerek yedi düvele fetva verenler, IŞİD’in ve benzeri İslam’dan beslenen terör örgütlerinin var oluşunda, İslam ülkesi olarak hata yapmadıklarını söyleyebilirler mi? Birçok yapılan yardım ve lojistik destekleri inkâr edemeyenler, emperyalistlerin kanına bu terör örgütleri bomba yerleştirmeye ve kanlarını acımasızca akıtmaya başlayınca, yardımları yapanlar korkudan olsa gerek, lafebeliği yapmaya, saf değiştirmeye başlamakta gecikmedikleri görülmektedir.Tüm televizyonlarda boy göstermeye başlayanlar birden İslam’ı kararlamaya ve kötü tanıtmaya başlayan IŞİD’i İslam düşmanı ve kanlı terör örgütü olarak tanıtmaya ve nefret yağdırmaya başladılar. Sizce çok geç değil mi mağduriyet politikalarına sarılmaları. “Bir kilo et bin ayıbı örtmeye yatacak mı?”
Oysa İslam’ı, emperyalizme alet etmeden, oysa İslam üzerinden sömürüyü gerçekleştirmeyi yol bilip, İslam emperyalizmini kalkan olarak kullanıp kasalarını milyar dolarlarla doldurmayı düşünmeden, İslam’ım birleştirici ve uzlaştırıcı yönünü, hoş görü ve insan sevgisini asıl alan tarafını kullanmayı becerebilselerdi, az azık ile çok sevgiyi yaşatabilselerdi; İslam’ın, emperyalizmin dişlilerini tek tek kırmayı beceremeyecek miydi? Tabi ki insan sevgisi bir olmayı, iri olmayı, diri olmayı yaratacaktı ki, bugünlerde bu sözlere en çık ihtiyaç duyanlar, dilden düşürmeyenler, İslam’a gölge düşürenlere en çok taraf olanlardan başkaları değildir. Görülüyor ki, Zengin’in parasının fazlasını yardıma ihtiyaç duyanlara verilmesini isteyenler, mültecilere sahip çıkılmasını, İslam ülkelerinin yüzüne konuşanlar, sonuçta ölümü ve yedi metre kefeni hatırlamış olacaklardır ki, bugün ruhani yönleriyle ekranlarda boy göstermeyi pek sevmiş görünüyorlar.
Siyaset acımasız ve fütursuz yüzünü her boyutta kullanmaktan çekinmiyor. Öyleki devlet kavramını bile, sokak kabadayılarının, hukuk tanımaz, kendi hukuk düzenlerini devlete karşı kalkan olarak kullanmaktan bile çekinmeyen sözde mafya yapılanmasının prenslerinin yüksekten üfürmelerine karşı bir tavır geliştirmenin ve birşeyler söylememenin gelecekte faturasının devletin duruşuna kesileceğini geçte olsa anlayacağız! İçimize sızan illegal güçlerin bedelini devlet ve millet daha ne kadar çekecek yada yönetenlerin bu kanunsuzlara taraf davranıp, devletin güçler dengesinde tartışılan duruma düşmesine daha ne kadar musade edilecek! Devletin saygınlığı hiç bir güçten daha az değildir.
Ülkede faiz, dōviz, ihale lobisi hergecen gün bu ülkeyi ekonomik güçsüzlüğe götürüyor dedik, merkez bankası siyasi otoritenin emrinde olmamalı dedik ve icra kurulu sonunda birçok şeyin yanlış gittiğini kabul ederek, geriye çark eden sürece girildi! Şimdi saydıklarımızdan ne zaman kurtulunacak, merkez bankası bağımsızlığı ne kadar gerçeği yansıtacak, adaletin millete ve devlete ne kadar gerekli olduğu anlaşılır ve sonuçta siyasi vesayetin kontrolünden çıkarılacak. Yönetenler ve muhalefettekiler birlik, dirilik ve irilik anlayışının öneminin farkında olup, devletin güçler dengesi deki üstünlüğünü birlikte koruyacak?
Çeyrek yüz yıl geçti ve güçler dengesi yine sahnede. Yani İlahi adalet kardeşin kardeşe düşmanlığının ne denli tehlikeli ve dünyanın dengesini bozmada ne denli etkili olduğunu göstermeye başladı.
Rusya kendine geldi, çeyrek yüz yıl gibi kısa bir sürede depremin artçılarından sıyrıldı ve emperyalizme durun bakalım biz daha ölmedik diyerek güçler dengesini yerine oturttururken, emperyalistlerin İslam adına oynadığı oyunlardan vazgeçip kendine gel deme konusunda ders vermekte gecikmediğimiz günleri birilerinin savunmasını bekliyoruz.
Bekleyeceğiz ve göreceğiz ilahi adaletin zalimler üzerinde ki gücünü!