Biz Hukuk deyince aklımıza gelen şeyin, özgürlükler ve toplum yapısının teminatı, vatandaşlık haklarının tesisi ve temini olarak da düşünüyoruz ki doğrudur.
Ekonomi, Sosyal ve siyasal yapı ülkenin içyapısını ve dengelerini sağlayan kavramlar olarak düşünmek temel ilkelerin korunması anlamındadır. MANDALİZİM; Bu yapının Temel taşlarını oluştururken, gücünü Hukuktan aldığını nasıl inkâr edemeyeceksek, Ekonomi, siyasal oluşum ve Sosyal yapının buna bağlı olarak aynı gücü Hukukta araması da bu doğrunun kendisidir.
Hukuk siyasallaşırsa dengeler alt üst olur. Toplumda bloklar oluşur! İki uçlu toplum yapısının yanında sebepsiz zenginleşenler, emeksiz sermaye sahipleri dengesiz güç sayesinde toplumun büyük kısmının aşırı fakirleşmesine kadar uzanan önüne geçilmez bir sosyal yapının dağılmasına neden olur!
Hukuk, taraflı bilirkişilerin elinde savrulurken, ülkenin siyasi dengelerinin bozulması bir ülken başına gelecek felaketlerin önüne geçilmez hale gelmesine neden olacaktır!
Düşünmek aklın bir yoludur diyoruz. Hukukta Devlet olmanın temel yapısıdır. Ümmetten-Ulus yapısına, Hilafetten-Demokratik ve Laik rejime, Tebaadan-Yurttaşa, Cemaatten-Toplum yapısına, Seçkin sınıftan-bizzat halkın iradesine geçmek bu ülke için en zoru başarmaktı. Bu ülke Demokrasi ile bu ilkeleri yaratırken, gücünü Hukuktan alıyordu. Demokrasi Hukuk ile çağdaş Türkiye, Demokratik Türkiye yapısını korudu bugüne değin.
Global Dünya yapısında,G8' erin çok yakında Dünyayı bir merkezden yönetecek dediğimiz tamda bu işte! Bu yapıyı koruyanların, kendilerini G8’e daha kolay kabul ettirecekleri bir süreci sağlayacaktır. Bilinen o ki, AB yapısına girinceye kadar Ülkeler birçok fasıllarda imtihan ediliyor, kanunlarını ona göre düzenliyor ve çağdaş yapısını olgunlaştırıyor.
Biz Hilafet ve Osmanlı hülyaları ile yeniçağı yakalamayı düşünüyorsak;
Ekonomi dış kaynaklı yatırımları unutsun.
Sosyolojik yapı yeniden tersine dönecek bu da kargaşa olur. Ne demektir bu? Ben uçağa binmeyi öğrenmişim, beni yeniden At sırtında Cenk’e göndereceksin böyle dünya var mı artık! Hele Rönesans’tan sonra mümkün mü?
Siyasal yapı, yani çok partili sistem yok sayılır, Parlamento kapatılır, Başkanlık dediğimiz sistemin ne getireceği de belli değil! Bekleriz ki 2025’ün yeni Türkiye’si ne olacak ki! Yarınları kime emanet edeceğiz.
Bu Kavramlar Hukuk yapısı ile korunur ve dengelenir. İşte tamda bugün yaşadığımız kargaşa Hukuk yapısının yok sayılmasındandır.
Türkiye sadece hukuk yapısını vesayet altına almakla ve hukukun üstünlüğünü, üstünlerin hukuku durumuna taşımakla kalmamış, kaybettiklerinin yanında, hukukun kendi özgür dinamik yapısını kaybetmesinin asıl kayıplarını, Avrupa’dan ve AB birliğinden uzaklaşarak da yalnızlığa itilmiş, kendisiyle baş başa kalmıştır!
Hukuksuzluk, yabancı sermayenin de ülkeden çekilmesine neden olmuştur. En önemlisi de içte ve dışta güven unsuru sorunu ilk sıraları almıştır!
Adalet ve adaletin kurumları iç güvenlik ve yürütmeye duyduğu zayıflığın yaprak dökümünü en çok da genç kuşakta kendini göstermektedir! Beyin göçünün büyük kısmını genç kuşakta yaşamaktadır!
Soruyoruz sizce Hukuk zayıflarsa başka neler olur?