Bir devletin kurumları arasındaki işleyiş farkına çok nadir rastlanır.
Eğitimde nasıl bir başarı sağlayabilir isek sağlıkta da aynı başarı vardır.
Hukukta dünya sıralamasında hangi sırada isek imar ve şehirleşmede de aşağı yukarı aynı seviyede olduğumuz aşikârdır.
Deve hikâyesine benzer kamu hizmetleri. Nerem doğru ki deriz.
Ancak bir sektör var ki sorunları daha çok görmezden gelinmiş ve ötelenmiş; deyim yerinde ise kendi hâline bırakılmış, boşluğunu birçok fırsatçı ve haramiler doldurmuştur.
Gayrimenkul Sektörü
Cezai yaptırımı olmayan, örgütlenmesi eksik, liyakatı yerlerde, “emlakçılık” adı altındaki bu sektör her gün birçok alıcıyı ve satıcıyı olduğu gibi, vergisini ödeyen, namuslu, her türlü belgesi ve kaydı yerinde olan emlakçıları da mağdur etmektedir. Kapıcısından site/apartman yöneticisine, muhtardan bekçisine, bakkaldan berberine, birçok kişi tarafından kayıt dışı olarak alım satıma aracılık edilmekte ve haksız kazanç sağlanmaktadır. Hayat boyu çalışıp didinerek tüm varlığı ile başını sokacağı bir ev almak isteyen emekçi vatandaşı bazen kâbus ve yıkımın eşiğine getirmektedir.
Kayıt dışılık sonucu devletin kasasına girecek vergi sadece işini doğru yapan emlakçı esnaftan haraç gibi alınmaktadır. Meslek örgütü başkanları ve sorumluları koltuğunun derdinde başlarını kuma gömmektedirler. İzmir Emlak Komisyoncuları Odası Başkanı Mesut Güleroğlu'nun bu konudaki çabaları takdire şayandır.
Özellikle turizm şehirlerinde, liyakatı düşük bir çok kayıt dışı çalışan eğitimsiz, fırsatçı ve dolandırıcı emlakçı görünümündeki şahısların aldatıcı ilânlarla alıcılara ulaşarak kapora alıp kayıplara karıştığı haberleriyle karşılaşıyoruz. Yetki belgesiz şahıslar tarafından yapılan alım satıma aracılık hizmetlerinde hukuk dışına çıkılarak alıcı ve satıcıların mağdur edildiklerini duyuyoruz.
Bu problemlerin önüne geçmenin ve gayrimenkul sektörünü hak ettiği saygınlığa kavuşturmanın yolu 14 Ekim 2020 tarihli "Taşınmaz Ticareti Hakkında Yönetmelik" hükümlerinin ve yaptırımların uygulanmasıdır.
Birçok Avrupa ülkesinde saygın bir meslek olan "emlakçılık" kavramına Türk halkı tarafından saydığımız sebeplerden dolayı soğuk yaklaşılmakta ve güven duyulmamaktadır. Satıcılara ve alıcılara Taşınmaz Ticareti Yetki belgeli profesyonel kişi ve kurumlarla yetki sözleşmesi zorunluluğu getirilerek "Gayrimenkul Müşavirliği" gibi bir uzmanlaşmaya gidilmesinin önü açılmalıdır.
Gayrimenkul danışmanlığı hayattaki tek maddi varlığı başını sokacağı bir ev olacak/olan sıradan vatandaşın en güvendiği bir meslek dalı olmalıdır. Barınma en temel ihtiyaçtır. İhtiyaçlar sıralamasında ilk sıralardadır. (Yeme, içme, barınma)
Sektördeki diğer sorunların anlatımı başka bir yazının konusu olacaktır.