19 yıldır ülkeyi tek basına yöneten AKP’nin tek parti ve tek adam rejiminin, 2022 bütçesi mecliste görüşülüyor. Bu bütçede halkın olmadığını, emeklinin, emekçilerin, köylü ve esnafların yoksulluk ve karşılaştıkları sorunlara bir çözüm üretilmediğini, daha önce de belirtmiştik. Memleket ve toplum gerçekliğini gören, doğruları ortaya koyan, ekonomi ve siyaset çevrelerinden hiç kimse de, farklı düşünmüyor. Herkes, bu bütçenin, gerek sektörlere ayrılan kaynakları bakımından, gerekse siyasi iktidarın demokratik olmayan zihniyeti ve uygulamalar bakımından, gerçekçi bir bütçe olmadığını, sorunları çözemeyeceğini, borç, rant, zam ve güvenlikçi savaş bütçesi olduğunda birleşiyorlar.
Bütçe, daha görüşmeleri, daha başında, işlevini yitirdi. Çünkü, kurumlara aktarılacağı söylenen kaynaklar daha şimdiden değerini kaybetti. Bu bütçenin, denk bir bütçe olmayacağı, peşinen milyarlarca açık olacağını, iktidar daha bütçe sunumunda söylemişti. AKP-saray bütçesi, her zaman baştan belirtilen açığın, birkaç katı gerçekleştiği bilindiğinden, bu bütçe, sorunları çözmeyecek, ekonomik krizi önlemeyecek, işsizlik artacak, vurgun ve talan devam edecektir. Bütçe açıklarını kapatmak için de, daha çok vergi ve zamlar gelecek, uyduruk sebeplerle cezalar kesilecek. Sonuçta, bu talan düzeninde, yoksullar daha yoksullaşacak, varsıllar daha çoğalacak ve zenginleşecekler. Alavere dalavere yine, emekliler, emekçiler, asgari ücretliler ve işsizler perişanlığa devam edecekler.
Bu duruma nasıl geldik? Bunun temel sebebi, iktidarın Laik cumhuriyete, Demokrasiye ve bağımsız yargıya karşı olan, toplumu yasaklarla susturup, talan düzenini kurmak, memleket ve toplum gerçeklerini görmeyip, dinci zihniyeti gereği, devleti ele geçirip, dini esaslara dayalı bir rejim kurma isteğidir .Bu gün iktidar, ekonomiden siyasete, her alanda, yönetme becerisini yitirmiş ve güvenirliğini kaybetmiştir, Sıkışmıştır. Sıkıştıkça baskıları artırmakta ve daha çok krize sürüklenmektedir. Aldıkları tedbirler dikiş tutmuyor. Çünkü güven kaybı var. Her başarısızlığı, muhalefete, diş güçlere, gezicilere, yıllarca kol kola olduğu fettullahçılara yüklemeleri artık karşılık bulmuyor. Geriye, sadece, demokratik, kurumları, muhalif kesimleri susturmak, hak ve özgürlükleri sınırlamak, kimlikler üzerinden ayrımcı kışkırtmalar yapmak ve sahte emperyalizm karşıtlığını pazarlamak kalıyor. Şimdi bunları yapıyor.
İktidar muktedirlerinin, ekonomik ve siyasi anlamda, hiçbir gerçekliği bulunmayan, hiçbir yerde uygulanmayan ve denendiği yerlerde de başarılı olmayan, katı bir dinci zihniyeti temsil eden, ’faiz sebep, enflasyon sonuçtur’ masalı var. Ekonomi bilimine aykırı bu anlayış yüzünden, yapılan ekonomik tercihler, memleketimizi-halkımızı, günden güne felakete sürüklüyor. Bunlara göre, faizler indirilirse, enflasyon düşermiş. Böyle olmadığını, toplumca yaşayıp görüyoruz. Hatta tersi oluyor. Bu gün, bağımsızlığını yitirmiş, saray iktidarının parasal aracı haline getirilmiş Merkez bankası ve kamu bankaları aracılığı ile, ekonominin kuralları gereğince değil, emirle faizler düşürülüyor. Enflasyon düşüyor mu?. Hayır tam tersine, fiyatlar hızla artıyor. Dolar,Euro (döviz ) füze gibi yükseliyor. Maliyetler ve fiyatlar artıyor. Bin bir türlü mal ve hizmetlere, sağanak gibi zamlar yapılıyor. Halkın sırtına yükler biniyor. Ülkenin borcu milyarlarca, trilyonlarca artıyor. Sadece son haftada, AKP başkanının, MB müdahalesiyle doların artması yüzünden, ülkenin miyarlarca dolar borcunun üzerine,, en az 90 milyar lira eklendi. Ülke iflas notasına geliyor. Hani faiz düşünce enflasyon da düşecekti? Bu gerçekler, AKP başkanının umurunda bile değil. Varsa yoksa, İslam’a göre ‘ faiz haramdır’ zihniyetini memlekete yerleştirmek ve dinci bir rejim kurmaktır.
AKP, iktidarda kaldıkça, borçlar, yoksulluklar ve rejim değişikliği inadı aynen devam edecektir. Bu nedenle, önümüzdeki seçim, sadece bir hükümet değişikliği değil, Cumhuriyet rejimini koruma seçimidir.
Memleketini, laik demokratik cumhuriyetin yaşatılması için hepimize görev düşüyor.