Emekliler bundan böyle fitre kabul edecekler. Sadece emekliler mi? Milyonlarca asgari ücretliye de fitre verilebilir? Yeni Türkiye’de bunu da gördük, bunu da duyduk. Diyanet İşleri fitre alabilecekler listesine emekli ve asgari ücretlileri de ilave etti. Bu ne demek biliyor musunuz? Yardım almadan geçinmek imkansız demek. Ülkemizde sosyal yardımla yaşayan milyonlar vardı. Bu sayı her geçen gün katlanarak artıyor. Sahi neler oluyor canım ülkemde, neden bu kadar ekonomi bozuk. Yıllarca dış güçler söylemi ile idare edildi. “Avrupa bizi kıskanıyor” dendi. Hatta Almanya ve İngiltere gibi gelişmiş, refah içinde yaşayan ülkelerdeki market raflarının bomboş olduğu söylendi, yazıldı, çizildi. Öyle olmadığı anlaşıldı.
Emekli maaşları ortalama 17 bin TL civarında. Asgari ücret 22.104 TL. Türkiye’deki açlık sınırı 22.500 TL civarı. Aylık enflasyonu baz alırsak şuan asgari ücretin alım gücü ocak ayında 1500 TL. azaldı bile. Şubat ayında maaşların alım gücü daha da düşecek. Kira fiyatlarının büyük şehirlerde ortalama 25 bin TL. olduğu bir dönemde özellikle emekliler nasıl yaşayacak. Asgari ücretli kira, faturalar, yol masrafı, çocukların okul masrafını nasıl karşılayacak. En önemlisi de ailesinin karnını nasıl doyuracak?
Sizler de gözlemliyorsunuzdur. Çöpleri karıştıran insanlar çok arttı. Pazar tezgahlarının altlarına atılan meyve ve sebze toplayanları da görüyoruz. Bakın ucuz alışveriş için akşam pazarına gelenleri söylemiyorum. Çürük, ezik olarak atılan ürünlerden söz ediyorum. Hepimiz bir düşünelim. Uzun süredir, anne ve babaları ile pazarda çocuk görebiliyor musunuz? Marketlerde görebiliyor musunuz? Göremezsiniz, çocuktur canı çeker, anne baba alamaz, üzülür. Ya da bir çoğunun yaptığı gibi alamadıkları için, meyvelerin acı olduğunu, hastalık yaptığını söyleyerek, geçiştiriyorlar. Anne baba çocuğuna bir şey alamıyor. En ucuz simit, onun fiyatı da 15-20 TL. Alamıyorlar, simitçilerin de işleri yarı yarıya düştü. Simiti çocukların canı çekmesin diye saklayarak yediğimiz günler yaşıyoruz. Bizi yönetenler hiç mi üzülmüyorlar? Çözüm odaklı bir çalışma yapıldığına da şahit olmuyoruz.
Ramazan ayı yaklaşıyor, herkes kara kara düşünüyor. Nasıl bir sahur hayal ediliyor, nasıl bir iftar hazırlıkları yapılacak? Kent Lokantaları önünde uzun kuyrukları görüyoruz. Evde yenilen yemeğin maliyetinden ucuz. Türkiye’nin her yerinde açılmaya devam ediyor. Ekmeği halk ekmek büfelerinden almazsa vatandaş karnını doyuramaz. Çorba ekmeğe devam. Sokak röportajlarında konuşanları görüyoruz. “İftar, sahur yemekleri hayal oldu” diyorlar. Emekliler ve asgari ücretliler kaderine terk edilmiş. Kimsenin umurunda değil. Yılda iki kez dini bayramda verilen ikramiye ile 2018 yılında bir küçükbaş kurban alınabiliyordu. Bir de torunlara, çocuklara harçlık verecek kadar da para kalırdı. Bugün düzenleme bekliyor emekli. En son 3 bin verilmişti. Bugün 5 bin olur mu? diye bekleşip duruyorlar. Primini yıllarca ödeyip emekli olan büyüklerimize bu reva mı? Emekli olup rahat etme hayaliyle yaşayanlar gözü yaşlı, parklarda bir su ile akşamı yapıp evlerine dönüyorlar. 70 yaşında ek iş yapmak zorunda kalanlar, 80 yaşında inşaatlarda çalışan emekliler bugüne kadar görmediğimiz şeylerdi bunlar.
Önce insanımızın yaşam hakkı ve refahı önemli. Sokağa çıkın bir bakın yüzü gülen var mı acaba? 2008 yılından sonra maaşlar yavaş yavaş eridi. Maaş bağlama oranları düşürüldü. Halen intibak bekleyen emekliler var. Ne olacak bu dar gelirlinin hali? diye soruyoruz. Ekonominin kötü olmasının sebebi emekli mi? Asgari ücretli mi? Sorunu siz yarattınız, siz çözün. Fakat hemen çözün. Dayanacak hal kalmadı, çocukların karnı doysun istiyoruz. Hiçbir çocuk yatağa aç girmesin diyoruz. Bunu da insan olarak istiyoruz. Çok mu şey istiyoruz? Derin yoksulluğun sonucu, çocuklar yeterince beslenemediği için, çocuklarda bodurluk başladı. Son olarak sizlere, yani halkımıza bir şey daha hatırlatayım; Patron sizsiniz ! Kararı verecek de sizsiniz…