Koltuğa oturduktan sonra evrim geçirenlerden bahsedelim biraz. Gazeteciyim, köşe yazarıyım… Seviyemi ve kalitemi bozmayan bir yazı dili kullandığım takdirde ki olması gereken de budur. Yıllarca da mesleki duruşumdan ödün vermedim; vermem de… Eleştiriyi iyi ya da kötü hazmedecek ( iyiyi herkes hazmeder) medeni bir tavırla karşılayacak, duruş sahibi karakterler pek kalmadı artık desek yalan olmaz. Giriş paragrafımın akabinde direkt mevzuya giriş yapacağım. Bu kadar tevazu yeterli diye düşünüyorumJ
Yerel basın, yerel yönetimlerin kılcal damarıdır. Bu özlü sözümün ardından bazı yerel yöneticiler koltuğun rehavetine fazla fazla kapılmış olmalı ki basının ehemmiyetinden bir haberler… Gazeteci kendini ve mesleğini ifade etmekten bitap düşerken, yerel yönetimin BAZI egolu koltuk sahipleri elinden geldiğince algılama özürlü olmaya devam ederken, basın camiasını yok sayacak cüreti gösterebiliyor. Makamın verdiği rahatlık ve dipsiz özgüven makam sahiplerini pişkinleştirmiş maalesef. Gazetecilerin sizden mesleki anlamdaki isteklerini son derece ciddiyetsiz ve ukala bir tavırla karşılık verirseniz ne basın sizi tanır ne de siz basından gram destek görebilirisiniz. Unutmamak gerekir ki yerel basının gücü ülkenin tabanını oluşturur. Basın Türkiye’de 4. Güçtür ve sizler bunu her mecrada savunurken o koltuk çok tatlı gelmiş olacak ki savunduğunuz gücün karşısında durmayı tercih ediyorsunuz.